If i can't traduction Turc
17,419 traduction parallèle
Maybe Maria will be a little less pissed at me if I can tell her some stuff that she don't know.
Maria'nın bilmediği bir şey söylersem bana siniri geçer belki.
I don't even know if I can trust myself.
Kendime güvenebilir miyim onu bile bilmiyorum.
I wouldn't have been able to cook. - If there's anything else that we can do... oh, crap. - Thanks.
Ben yemek bile yapamazdım.
So, if you wanna bruise me up, I guess I can't do much about it.
Yani beni pataklamak istiyorsan, sanırım pek bir şey yapamam.
You have been for weeks. I can't help you if you won't tell me the truth.
Bana doğruyu söylemezsen sana yardım edemem.
I don't remember, but if you get me to the field house I can take you to him.
Hatırlamıyorum ama beni idman alanına götürürsen seni oraya götürebilirim.
Well, I don't know if I can answer but, fire away.
Çıkar bakalım ağzındaki baklayı.
I don't know if Gloria's dreams can predict the future like mine can, but I do know that if something happened to Jay... I couldn't live with myself.
Gloria'nın rüyaları da benimkiler gibi çıkar mı bilmem ama şunu biliyorum ki, Jay'e bir şey olursa bu acıyla yaşayamam.
So if I'm with you, this plane can't go down.
Demek ki yanında olursam bu uçak düşemez.
I don't know much about deals, but... if I can save my son's life, I will trade anything.
Ben anlaşmalardan pek anlamam ama eğer oğlumun hayatını kurtarabileceksem her şeyi veririm.
- Well, I can't run at all if I don't know who Neolution is.
Neoevrim'in başında kim olduğunu öğrenmedikçe kaçamam da zaten.
I can't start a new gene-therapy trial if I'm already taking other treatments. It'll skew the whole data set.
Zaten bir gen terapisi uygulanırken başka bir terapiye başlayamam.
You can stay there if you don't talk, but I'm gonna need the couch.
Konuşmayacaksan orada kalabilirsin ama kanepeye oturmam lazım.
I think you can only claim discrimination, you know, if your issue isn't your own choice.
Sorun senin seçimlerin yüzünden oluşmadıysa ayrımcılık olur.
I mean, why even have kids if you can't stick by them when shit falls apart, or like...
Yani, işler boka sardığında yanlarında olmayacaksan niye çocuk yaparsın ki?
Now honestly, I don't know what gives you the balls to stand out here anyway, because if that pinche manager wants to call the cops on you, you can't even run.
Açıkçası burada böyle durma cesaretini nereden buluyorsun anlamıyorum çünkü şu sıska yönetici seni polislere ihbar ederse, kaçamazsın bile.
But I'll be ready if it turns out I can't.
Eğer güvenemeyecek olursak da hazır olacağım.
But what if I can't?
Ya başaramazsam?
How can August be a revenant, I mean, if Wyatt didn't kill him?
Wyatt onu öldürmediyse August nasıl hortlak olabilir ki?
If I kill the evil that took him and our sister, then we can dream, and remember, and it won't have to be sad.
Onu ve kardeşimizi alan iblisi öldürürsem onları düşleyip hatırlamamız üzücü olmak zorunda kalmaz.
But damned if I can't turn it up now.
Ama maalesef şu an umudum yok.
- I don't know if I can.
- Çıkarabilir miyim bilmiyorum.
I don't know if you can stop him.
Onu durdurabileceğini sanmıyorum.
I mean, if he can do that, what else can he do that we don't know about?
Bunu yapabiliyorsa, başka bilmediğimiz neler yapabiliyordur kim bilir.
I can't let them get that book, because if they do, they'll use the book to summon a bigger demon.
Kitabı ele geçirmelerine izin veremem çünkü ellerine geçirirlerse, kitabı daha büyük bir şeytan çağırmak için kullanırlar.
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
South Park'a doğru yol alıyorum, bakalım rahatlayabilecek miyim?
No, please, if I can't get online, I won't have a life!
Çevrimiçi olamazsam hayatta kalamam! Tanrım!
I don't know if I can go through with this.
Bununla yaşayabilir miyim, bilmiyorum.
♪ Ample parking day or night ♪ ♪ People spouting, "Howdy, neighbor!" ♪ ♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
d Ample parking day or night d d People spouting, "Howdy, neighbor!" d d Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind d d Mrph rmhmhm rm!
I can't help him if you don't talk to me.
Benimle konuşmazsan ona yardımcı olamam.
What if I can't do that?
Göremezsem peki?
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
I am in a PC pretzel here because if I say they can't protest even though you protested, and the only difference is their protest included physical gestures, then I'm body-shaming!
Ben burda arada kalıyorum, çünkü onlara protesto edemeyeceklerini söylesem siz karşı çıksanız dahi, onların protestosunun sizinkinden tek farkı fiziksel şeyler kullanmaları oldu, sonra benim vücuda saygım olmamış oluyor!
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
South Park'a doğru yol alıyorum, bakalım rahatlayabilecek miyim.
If I can't do a transfusion, it's our best bet.
Ben nakli yapamıyorsanız bizim en iyi bahistir.
Listen, I can't help you if you won't tell me what's going on.
Dinle, bana neler olduğunu söylemezsen sana yardım edemem.
Can I get a selfie and another selfie if the first selfie doesn't look good?
İlkinin güzel çıkmazsa diye iki selfie çekebilir miyiz?
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
♪ South Park'a doğru yol alıyorum, bakalım rahatlayabilecek miyim? ♪
It's not as if I don't want to, it's just that we literally can't do it.
- Yapamayız. Benim isteyip istememem değil, ciddi anlamda yapamayız.
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
South Park'a gidiyorum, gevşeyebilecek miyim acaba?
♪ Heading on up to South Park, gonna see if I can't unwind ♪
# South Park'a gidiyorum, gevşeyebilecek miyim acaba?
But if Flanders gets so annoying that I can't take it anymore, the code word is octopus.
Ama Flanders tahammül edilemeyecek kadar sinir bozucu olursa şifre Ahtapot.
Okay, first thing, I've gotta figure out if it can breathe in there.
Pekala, ilk önce, içeride nefes alıp alamadığını... t... çözmem lazım.
I don't know if I can really do it physically.
Bilmiyorum, fiziksel olarak yapabilsem bile.
What if I can't make it across the water?
Ya suyun karşısına geçemezsem?
I don't know if I can do it.
Yapabilir miyim bilmiyorum.
What if I was born with it and it can't be treated and I can never control it?
Ya onunla doğmuşsam ve tedavi edilemezse... ve de asla kontrol edemezsem?
I can't help you if you don't tell...
Söylemezsen sana yardım edemem...
- Oh. It's like, if you can't even type out a word, I'm not gonna take my clothes off.
Eğer bir kelimeyi bile yazmaya üşeniyorsan ben de üzerimdekileri çıkarmıyorum.
If I don't keep my promise, if I don't do everything I can to save this town, I have to answer to it.
Sözümü tutmazsam, bu kasabayı kurtarmak için elimden geleni yapmazsam bunun hesabını vermem gerekir.
Why did you give me this power if I can't use it to save them?
Onları kurtarmak için kullanamıyorsam bu gücü bana neden verdin?
if i can't have you 26
if it's meant to be 16
if i didn't know better 127
if i were you 923
if it wasn't for you 99
if it is 191
if it's not too much trouble 48
if i knew 98
if i may ask 88
if i can 158
if it's meant to be 16
if i didn't know better 127
if i were you 923
if it wasn't for you 99
if it is 191
if it's not too much trouble 48
if i knew 98
if i may ask 88
if i can 158
if it isn't 54
if it's a girl 43
if i may 812
if i do 197
if it's any consolation 226
if it wasn't 30
if it was 105
if i could 203
if it's the last thing i do 21
if it were up to me 123
if it's a girl 43
if i may 812
if i do 197
if it's any consolation 226
if it wasn't 30
if it was 105
if i could 203
if it's the last thing i do 21
if it were up to me 123