If it's all right with you traduction Turc
258 traduction parallèle
I'm going to look around the house if it's all right with you. Maybe the man got careless.
Gidip, eve bakacağım, eğer sizin için sakıncası yoksa.
Well, if Pete wants you here, it's got to be all right with me.
Şey, gelmeni Pete istemişse, bana laf düşmez.
- That is, if it's all right with you, sir.
- Tabii sizin için de uygunsa efendim.
I can get the rest by tomorrow night, if it's all right with you.
Senin için uygunsa gerisini yarın gece getirebilirim.
If it's all right with them... it's all right with you?
- Onlar onaylarsa, siz de onaylarsınız. - Tabi ki.
No, just going home if it's all right with you.
Hayır, bir itirazınız yoksa eve gidiyordum sadece.
It's okay. Nick said it was all right with him if it's all right with you.
Nick sen sorun etmezsen, kendisi için de sorun olmayacağını söyledi.
If it's all right with me, it ought to be all right with you.
Benim için sorun değilse, senin için de olmamalı.
If I get casually beat up along the way, that's all right with you, isn't it?
Ve bu uğurda tesadüfen dayak yesem de senin için sorun olmaz değil mi?
If you want to forget about the whole thing, it's all right with me.
Bütün meseleyi unutmak istersen benim için sorun değil.
Frank, Mr. McNeal would like to talk to you again if it's all right with you.
Frank, sence de uygunsa, Bay McNeal seninle tekrar konuşmak istiyor.
If it's all right with you, I'll get my gun!
Senin için sorun yoksa silahımı alacağım.
Matter of fact, I'll turn in now if it's all right with you.
Aslına bakarsan senin içinde uygunsa şimdi odama çekileceğim.
All right, if that's the way you want it, I'll ride with you.
Tamam, eğer sen buysan seninle geliyorum.
But I tell you right now, if Caterina wants to come and live here with Marty and me, it's all right with me.
Eğer Caterina gelip Marty ve benimle yaşamak isterse benim için hiç sorun olmaz.
Well, if it's all right with you, we'll work out here.
Şey, senin için sorun yoksa, burada hallederiz.
Well, if you want me to tell you how I feel about it, it's all right with me.
Pekala, nasıl hissettiğimi anlatmamamı istiyorsanız, benim adıma bir sorun yok.
That's all right with me, if that's the way you want it.
Öyle istiyorsan, bana uyar.
If it's all right with you, I'll pay for the meal.
Sakıncası yoksa yemeğin parasını ben ödeyeceğim.
If you want to scrub up Dita's soul, it's all right with me.
Dita'nın ruhunu temizlemek istiyorsan, benim için sorun yok.
Well, if you want to take the trouble, it's all right with me.
Şey, zahmete girmek istiyorsan, benim için sakıncası yok.
I'm... just about finished, if it's all right with you.
Ben... bitirmek üzereyim. Senin için bir sakıncası yoksa.
If it's all right with you, can I have my English book back?
Sakıncası yoksa, İngilizce kitabımı geri alabilir miyim?
That is, if it's all right with you.
Yani, eğer sizin için de uygunsa.
Oh, I'd prefer to say Mass first, if it's all right with you, if there's time.
Eğer sakıncası yoksa, vakit varsa, önce ayin yapmak isterim.
If it's all right with you, Byers can file these briefs later.
Sizce de sakıncası yoksa bu kağıtları Byers daha sonra dosyalayabilir.
'Cause if it's all right with you, I would like to go out, please.
Eğer senin için sorun yoksa, lütfen biraz dışarı çıkmak istiyorum.
If it's all right with you, I'd like... I'd like the best... A terrace, a band, and champagne!
- Gelmemin mahsuru yoksa terası, müzik grubu, şampanyası en güzel olana gidelim.
I'd like to have this one, if it's all right with you, sir.
Bu kovboy şapkasını bununla değiştirmek istiyorum.
If it's all right with you, I'll go.
Senin için mahsuru yoksa, ben giderim.
If it's all right with you.
Senin için mahsuru yoksa.
You're one who should try to persuade him, really. If Riichi agrees, it's all right with me... Really?
Çocuklarımızı büyütmek için çabalarız, ama büyüyünce, sadece kendilerini düşünürler.
And if it's all right with you, I'd like to buy a stone.
Eğer bu sizin için de uygunsa bir mezar taşı almak isterim.
If it's all right with all of you, I'll just do the dealing.
Hepiniz için uygunsa sadece kâğıt dağıtacağım.
If you want to hit him, it's all right with me.
Ona vurmak istersen, bence uygundur.
Colonel, I'd like to stay here overnight if it's all right with you.
Albay, sorun olmazsa bu gece kalenizde kalmak istiyorum.
If it's all right with you, we'll drop'em at the sheriff's office and they can pick'em up on their way out of town.
Sana da uyarsa bunları şerifin bürosuna bırakacağız, böylece onları kasabadan çıkarken alabilirler.
If it's all right with you, I didn't feel like bleeding for him.
Beni mazur gör, ama o adam için kanımın dökülmesini istemedim.
If you'd rather come downtown, it's all right with me.
Merkeze gelip konuşmak isterseniz bana uyar. Her şekilde paramı alıyorum.
I mean if you want to turn this into a gang war, it's all right with us.
Yani bunu çete savaşına çevirmek istiyorsanız, bize uyar.
Not at all, if it's all right with you.
Bence yok, sizce sakıncası yoksa.
Well, if you're in, it's all right with me.
Eğer sen varsan, benim için fark etmez.
Makes out all right with a rifle if he's got lots of time but when it comes to pistols, well, you can forget it.
Eğer daha fazla zamanı olsaydı, tüfekte iyidir.. ... ama iş tabancaya gelince, onu unutabilirsiniz.
I'll deliver the rest at the weekend, if it's all right with you and White Buffalo.
Sizin için ve Beyaz Bizon için sakιncasι yoksa kalanιnι haftasonu teslim edeceğim.
That is, if it's all right with you. - [Man Groaning ] - [ People Chattering]
Ne zaman mama versek kusuyor, öksürüyor ve rengi maviye dönüyor.
If you put lemon with it, it's all right.
Kedicikler için mi? Üzerine biraz limon sıkarsan yerim.
Well, if it's all right with you, sir,
Bu size de uygunsa, Efendim,
It's all right with me if it's all right with you, if it's all right with him.
Senin ve sizin için sorun yoksa benim için problem değil.
If you want to go back to wool blankets and dirty sheets, it's all right with me.
Yünlü battaniyelere ve pis çarşaflara geri dönmek istiyorsan bana göre hava hoş.
Mr. Webb, me and Loretta is fixing to get married if it's all right with you.
Bay Webb, Loretta ve ben sizin için de uygunsa evlenmeyi düşünüyoruz.
It's all right with me if it's OK with you.
Sen kabul ediyorsan, bende kabul ediyorum.