If that's all traduction Turc
4,475 traduction parallèle
Well, if you look at the common variable across all encounters, you'll find that it's me.
Hepsindeki ortak değişkenin ne olduğunu düşünürsen göreceksin ki işin sırrı bende.
Mr. Stacks would like to take some pictures with you, if that's all right.
Bay Stacks seninle birkaç fotoğraf çekilmek istiyor sorun olmazsa.
He believes that if he destroyed the oil... all us oil-thirsty imperialists will go home... and he and his people can eventually live in peace.
Petrolü imha ederse petrole susamış bütün emperyalistlerin ülkelerine döneceği ve sonuç olarak halkının barış içinde yaşayacağına inanıyor.
If that's Rodeo up there flying for them... he's better than all of us, ain't no shame in that.
Rodeo havada onlar için uçuyorsa hepimizden daha iyi, bunu kabul etmeliyiz.
Not at all, if that's what you want.
Hiç bir şey...
Because if someone sings it from the rooftops, you know that they really mean it, and that's what weddings are all about.
Çünkü biri hislerini herkese duyurmak istiyorsa samimi olduklarını anlarsın. Düğünler de bunu temsilen yapılır.
Now if the king and the queen were smart, they would understand that the monster outside the castle sees all.
Eğer kral ve kraliçe akıllı olsalardı kalenin dışındaki canavarın her şeyi gördüğünü anlayabilirlerdi.
- Mr. Coleman, we all know that Frank's gonna foreclose on you, so this would all be a lot easier if you stopped posturing.
- Bay Coleman Frank'in zaten, elinizdeki her şeyi alacağını biliyoruz. Bu tavrınızdan vaz geçerseniz işler çok daha kolay hallolacaktır.
If they find me, that's all!
Eğer beni bulurlarsa, Herşey biter!
So if we go ahead with this, if we pick him, and find out tomorrow that he has got knee problems, he's got bedwetting problems, or he's got goddamn OCD, we're all gonna be fired.
Eğer böyle devam edersek onu alırsak ve yarın dizinde sorun bulursak, altına işiyorsa ya da saplantı sorunu varsa kovuluruz.
If that's all it is, it's very easy to lose.
Hepsi bu kadarsa kaybetmesi kolaydır.
There's no extra cost and that is, of course, if it's all right with you Elizabeth.
Fazladan bir maliyeti olmayacak. Tabi, eğer Elizabeth için de uygunsa...
All right, so you think you can, I don't know, help me come to grips with this if that's what it is?
Pekâlâ, o zaman bana yardım edebilirsiniz, bilemiyorum eğer dediğiniz gibi bir şeyse, bu konuda bana yardım edebilirsiniz o zaman?
We're all here tonight because of our daughter, Jade, a girl that brings so much light to our life, and as you can tell, if there's one thing we need, it's light.
Kızımız, Jade, sayesinde hepimiz buradayız. O hayatımıza çok fazla ışık getiren bir kız. ve gördüğünüz gibi, ihtiyacımız olan bir şey varsa o da ışık.
If you think that just because you make me all written any competition, move to rumzuvögeln, so...
Eğer düşünüyorsanız beni yapmak sırf herhangi bir rekabet, yazılı Böylece, rumzuvögeln taşımak...
I'm simply asking you if she came her and if so what became of her, that's all.
Size buraya gelip gelmediğini soruyorum, eğer geldiyse ona ne oldu, hepsi bu.
All I'm saying is that if you really like something, you've got to put yourself out there.
Tek söylediğim bir şeyden gerçekten hoşlanıyorsan bunun için birşeyler yapmalısın.
But if they don't have that, I'll have half a poppy-seed muffin, if they can take out all the poppy seeds and heat it up.
Ama eğer ondan yoksa, tüm haşhaşları çıkarıp ısıtabilirlerse yarım haşhaşIı çörek alayım.
But if there's one thing I've learned, it's that all those things can be true about a guy and he can still be completely and utterly out of his mind.
Ama öğrendiğim bir şey varsa o da hakkındaki tüm bunların doğru olması ve onun hala tamamen ve sapına kadar aklını kaçırmış olmasıdır.
And you know Dave, he likes to think that he's all up to date, and if you suddenly tell him something like that,
Dave'i tanırsın, her şeyden haberdar olduğunu zannetmeyi seviyor. Ve ona aniden böyle bir şey söylediğinde, yapacağı- -
You know, it is when you're all alone, with no friends, no family to lean on, that... that you find out if you are the kind of person that one can lean on.
Eğer tamamen yalnızsan sırtını dayayabileceğin bir arkadaşın veya ailen yoksa bir başkasının sana sırtını dayayabileceği bir insan mısın görürsün.
Well, I don't know If all that's true
Haklılar mı bilmiyorum
Well, I don't know if all that's true
Haklılar mı bilmiyorum
And the government's banned all these coco plantations, so they come in, do these raids, and if the farmers don't have money to pay them off, they throw them in prison, and they burn all the crops, and it takes months to recultivate, and during that time, who's paying for it?
Ve hükümet tüm bu koka ekimini yasakladığı için gelip,... baskınlar yapıyorlar, ve çiftçilerin verecek rüşveti yoksa,... onları hapse tıkıyorlar, ve tüm ekinleri yakıyorlar,... sonra tekrar yetiştirmek aylar sürüyor, ve bu süre zarfında, bunun bedelini kim ödüyor?
If I say to you that I can prove that Spam is the best-tasting food that's ever existed because in all of history, no food has ever tasted better, you'd probably look at me strange and say I haven't proven anything.
şimdiye dek yediğim en iyi yemeğin domuz sandiviçi olduğunu kanıtlayabilirim dersem ve tarihte başka hiç bir yemek bu tadı vermemiştir dersem büyük olasılıkla bana çok garip bakardınız. ve dönüp derdiniz bu yemeğin en iyi yemek olduğunu kanıtlamadım.
God is willing to forgive you of your sins, all of them, if you accept his Son and ask him into your life. That's all you have to do is just accept his Son.
Tanrı senin bütün günahlarını bağışlamaya razı eğer oğlunu kabul edip hayatına çağırırsan yapman gereken tek şey bu Tanrının oğlunu hayatına çağır.
And we'll take that briefcase if it's all the same with you.
Ve eğer sana da uyarsa o çantayı da alıyoruz.
As soon as we say yes to one of those fuckers, we're right back there, but if we go now, with all of them fighting over us, that's as good as it gets in this town.
Bu kan emicilerden birine evet dediğimiz anda aynı yere döneceğiz. Ama eğer şimdi hepsi bizim için savaşırken gidersek bu, bu şehrin aldıkları kadar iyi.
Let's pretend like you're the one that's all in, when you know like I know if I was writing, if I was on, we wouldn't even be having this conversation and you wouldn't be opting out of our relationship and flying across country to LA.
Bu ilişkiyi tek isteyen senmişsin gibi yapalım, oysa ikimiz de biliyoruz ki, yazabiliyor olsaydım, yazsaydım, bu konuşmayı yapmayacaktık bile ve sen ilişkimizi bitirip ta LA'ye kadar gitmeyecektin.
That's all very well, but if you don't have the right structure in place, then nothing will change.
Hepsi çok iyi, ama sağlam bir temeliniz yoksa, hiçbir şey değişmeyecek.
If that's true, why would you violate all established protocol by entrusting the man who loves her with the most powerful intelligence weapon on earth?
Hikayenin sonu. Eğer bu doğruysa, neden yeryüzünde ki en güçlü istihbarat silahını hala onu seven bir erkeğe emanet edecek kadar protokolleri ihlal edeceksin ki?
'If you strictly listen to the voice of Jehovah your God... and do what is right in His eyes and indeed give ear to His commandments and keep all His regulations I shall put none of the maladies upon you that I put upon the Egyptians ;
"Tanrınız Yehova'nın sözünü dikkatle dinler gözünde doğru olanı yapar buyruklarına kulak verir bütün kurallarına uyarsanız Mısırlılara verdiğim hastalıkların hiçbirini size vermeyeceğim çünkü size şifa veren Rab benim." dedi.
I'd prefer not to talk about it, if that's all right.
Sorun olmayacaksa bu konuda konuşmamayı tercih ederim.
All I know is that if this is a maze that's the door out of here.
Tek bildiğim şey eğer burası bir labirentse, Çıkmanın yolu da bu.
My paymasters insisted, as I did the very first interview five years ago, but look, if it's a problem, the play and all that?
Beş sene önce ilk röportajı ben yaptığım için katiplerim ısrar etti ama eğer problem olacaksa?
If it's the claim they're after, That's all they're killing over right now, mud.
Peşinde oldukları şey arazimiz, hepsinin uğruna öldürdükleri şey, çamur.
That's not fucking funny. If somebody were to attack us, all we have is a flashlight.
Biri bize saldırsa elimizdeki tek şey fener.
Because if the police catch us with all that stuff, we're fucked.
Polis bizi bu ekipmanlarla yakalarsa sıçtık demektir.
If you find that PAX6 gene, we'll be well on our way to all of that.
Eğer PAX6 genini bulursan, bu zamana kadar doğru yolda ilerlemiş olduğumuzu anlamış olacağız.
We design a program that basically, if you're, like, playing a multiplayer game, people all over the world, it's like you're actually playing it live.
Bir program tasarladık, basitçe anlatmak gerekirse dünya üzerinde birçok insanın canlı olarak oynadığı bir oyun diyebiliriz.
If what I need is on it, that's all I'll take.
Eğer istediğim şey o diskteyse başka hiçbir görüntüyü almayacağım.
- Bird, if Turning Leaf runs at all, there's nothing in that fucking dog kennel that's gonna catch her.
- Turning Leaf koşarsa tazı gelse onu yakalayamaz.
All right, I'm trying to get her to come down, but that was obviously very humiliating, so it would be nice if we could refrain from making jokes.
Aşağı gelmesi için onu sakinleştirmeye çalışıyorum ama kesinlikle bu çok aşağılayıcıydı, bu yüzden, şaka yapmaktan kaçınsak iyi olur.
- If that's all right? - Yeah, it's fine.
Hayır, bir sakıncası yok.
If that's all right with Mr. Colleano, of course.
Bu Bay Colleano için de uygunsa tabi ki.
All I was saying, Mr. Towler, is if he's got the right to read that pamphlet, so do we.
Bay Towler, demek istediğim onun bu broşürü okumaya hakkı var. Bizim de öyle.
So if that's all you've got, I suggest that you apologize to me, to John, and to Agnes on the way out because you'll be leaving now.
Eğer hepsi buysa, benden, John'dan ve çıkarken Agnes'tan özür dilemeni tavsiye ederim. Çünkü şimdi gidiyorsun.
You're all pretty much the same, if I can put it that way
Yani hepiniz hemen hemen aynısınız.
No, no, there's all the scary noises that the train makes and what if I fell?
Hayır, olmaz. Trenin çıkardığı korkutucu sesler var. Hem ya düşersem?
- Listen, so, I had a little accident at work today. - I'm gonna need you to keep the girls tonight... if that's all right? - You okay?
Dinle, bugün işte küçük bir kaza yaşadım.
So if that's all true, don't you worry a little bit that all the stuff you make up could make a fair trial harder?
Yani tüm bunlar doğruysa uydurduğumuz onca şeyin adil bir duruşmayı daha zor hale getirebildiğinden endişe etmiyor musunuz?
if that's all right with you 57
if that's all right 138
if that's the case 340
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17
if that's all right 138
if that's the case 340
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17