If that's all right with you traduction Turc
187 traduction parallèle
- That is, if it's all right with you, sir.
- Tabii sizin için de uygunsa efendim.
If I get casually beat up along the way, that's all right with you, isn't it?
Ve bu uğurda tesadüfen dayak yesem de senin için sorun olmaz değil mi?
All right, if that's the way you want it, I'll ride with you.
Tamam, eğer sen buysan seninle geliyorum.
Oh, that's all right with me if you take her shots.
Oh, kalan atışları yapman benim için farketmez.
That's all right with me, if that's the way you want it.
Öyle istiyorsan, bana uyar.
That is, if it's all right with you.
Yani, eğer sizin için de uygunsa.
I suggest we split everything right down the middle, if that's all right with you.
Sizin için sakıncası yoksa herşeyi ikiye bölmeyi öneriyorum.
I'd like to take him to my office at the university... if that's all right with you.
Kendisini üniversitedeki ofisime götürmek isterim elbette sizce bir mahsuru yoksa.
- If that's all right with the both of you?
- İkiniz için de uygunsa.
If that's all right with you.
Sizin için de uygunsa.
That's all right with me, but if you want to keep your manhood, quit trying to beat three aces with a pair of fours.
Bana uyar ama erkekliğini kaybetmek istemiyorsan,... üç ası, bir çift dörtlüyle geçmeye çalışmaktan vazgeç.
If you'd like to go with them, that's all right with me, I understand.
Onlarla gitmek istersen, benim için sorun olmaz, anlayışlı davranırım.
That is, if it's all right with you. - [Man Groaning ] - [ People Chattering]
Ne zaman mama versek kusuyor, öksürüyor ve rengi maviye dönüyor.
If that's all right with you, huh?
Eğer bir itirazınız yoksa, ha?
I'd very much like to be allowed to compare... this key with the keys of your rooms, if that's all right with you.
Senin için uygunsa... bu anahtarları ve senin anahtarları, karşılaştırmak isterdim.
( STAMMERING ) If that's all right with you, sir.
Sizce de uygunsa efendim.
We're going to put the blankets on the horses, if that's all right with you.
Senin için sakıncası yoksa atlara battaniye örteceğiz.
If that's all right with you?
Senin için sakıncası yoksa tabi.
If that's all right with you.
Eğer sizin bir itirazınız yoksa.
- If that's all right with you.
- Senin için uygunsa.
That's Real Sweet, Ferdy, But If It's All Right With You, We Can Stay A Little While Longer.
Çok hoş bir teklif Ferdy ama sana da uyarsa biraz daha kalabiliriz.
She named him Martin, if that's all right with you.
O ona Martin ismini vermeyi düşünüyor, tabi eğer senin için problem olmazsa.
But I Didn't Get Shot, If That's All Right With You.
Ama senin için sorun değilse, vurulmadım.
Then we'll just make it one quickie little verse, if that's all right with you.
O zaman kısa bir dörtlük okuyalım, tabi sizin için bir mahsuru yoksa.
I'd like to help you out with the campaign, Da... if that's all right with you.
Kampanya için sana yardim etmek istiyorum, BaBa, eger Bir itirazin yoksa,
I want you to know that if you're in love, it's all right with me.
Bilmeni isterim ki, aşıksan, benim için hava hoş.
If you're all right with'Gotcha'as tomorrow's headline... that's what it's going to be.
Yarınki manşetin "Yakaladık!" olması içine siniyorsa... öyle olacak.
I'm gonna keep a low profile tonight. If that's all right with you?
Eğer sana da uyarsa bu akşam pek ortalarda olmayacağım.
I thought we could start with you in the basement, if that's all right.
Eğer sorun olmazda seninle bodrumda başlayabiliriz.
I want to talk to Dax if that's all right with you.
Şayet iyiysen Dax'la konuşmak istiyorum.
So... if it's all right with you, I will see to it that he is sent back to Deep Space 9.
Bu yüzden senin için de sakıncası yoksa onu Deep Space 9'a geri göndereceğim.
I wanna make sure you're safe, if that's all right with you.
Senin için bir sorun teşkil etmezse, güvende olduğundan emin olmak isterim.
That is, if it's all right with you.
Siz nederseniz o olur.
I thought that we'd, um, start with pronunciation, if that's all right with you.
Düşündüm ki biz telaffuz ile başlamalıyız, eğer senin için de uygunsa.
I mean, if... if that's all right with you.
Tabii son karar sizin olacak.
- Thanks, if that's all right with you.
Teşekkürler. Senin için sakıncası yoksa...
- I would love to start up again, if that's all right with you.
- Sizin için sorun değilse tekrar sevmek istiyorum.
Bruce, can we see Toni now, if that's all right with you?
Bruce, senin için sorun değilse şimdi Tony'yi görebilir miyiz?
As long as I have one ass instead of two, I'll wear what I like if that's all right with you?
İki değil bir kıçım olduğu sürece, istediğimi giyerim. Sizin için sakıncası yoksa?
All right, look. If that's how you feel, then go with God. I don't know.
Madem dinlemeyeceksin o zaman neden beni arıyorsun?
We'll talk more on our trip to the stars, if that's all right with you
Senin içinde sorun yoksa, yıldızlara olan seyahatimizde konuşacak zamanımız olacak.
But... let's talk about my problems for 30 seconds, if that's perfectly all right with you.
Senin için sakıncası yoksa 30 saniye kadar
I mean, if that's all right with you.
Tabii sence mahzuru yoksa.
In all seriousness,..... if that's all right with you, Colonel,..... how effective can a single fighter be against a fleet of Goa'uld warships?
Ciddi bir şekilde, eğer sizin için bir sorun yoksa, Albay, tek bir savaşçı bir Goa'uld savaş gemisi filosuna karşı ne kadar etkili olabilir?
If you'd like to be my boyfriend, that's all right with me.
Arie eğer erkek arkadaşım olmak istiyorsan olabilirsin.
I'd rather stay here and fight with you and Arie, if that's all right.
Sorun değilse burada kalıp sen ve Arie'yle savaşmayı tercih ederim.
I'll keep this one if that's all right with you.
Senin için bir sakıncası yoksa bunu alacağım.
I guess if you can find that one person who's willing to put up with all your crap... and doesn't want to change you or dress you... or make you eat French food, then marriage can be all right.
Senin bütün saçmalıklarına katlanabilecek seni değiştirmek istemeyecek sana Fransız yemeği yedirtmeyecek birini bulursan evlilik güzel bir şey olabilir.
Well, I just wanted to tell you your father will be fine if that's all right with you
Babanın iyi olduğunu söylemek için aradım. - Orada her şey yolunda mı?
If it's all right with you, I'd like to make that up to her.
Sence bir sakıncası yoksa bunu gidermek istiyorum.
- That is, if it's all right with you.
- Tabii eğer senin için sakıncası yoksa.