If that's possible traduction Turc
517 traduction parallèle
If that woman also lost her parents early... then could it be possible that they met in an orphanage when they were young.
O kadının da kimsesi yoksa yetimhanede tanışmış olabilirler.
I would very much like to see the body of that dimitrios, if it's possible.
- Buyurun. Mümkünse şu Dimitrios'un cesedini görmek isterim.
But it's possible that I may be able to help you if you are prepared to help me.
Kısmen. Fakat bana yardıma hazırsan, sana yardım edebilmem mümkün.
My dear, if I lose this case, it's possible that you'll get your wish.
Şey, canım, Eğer bu davayı kaybedersem... dileğinin yerine gelmesi kuvvetle muhtemel.
But, if we keep on conducting nuclear tests, it's possible that another Godzilla might appear... somewhere in the world, again.
Fakat, nükleer denemelere devam edersek dünyada her hangi bir yerde başka bir Godzilla'nın tekrar ortaya çıkması mümkün.
If they got any kind of a fix on us, which I doubt... it's just possible that they might locate us here.
Sanmıyorum ama yerimizi tesbit etmişseler burada bizi bulabilirler.
She'll lend you an air of respectability if that's possible.
Sana eğer mümkünse saygıdeğer bir hava verecek.
But it's our job to protect the prisoner as much as possible and if we thought a visit was disturbing to him, we'd be forced to cut that visit short.
Fakat mahkûmu olabildiğince korumak bizim görevimiz ve eğer bir ziyaretin onu rahatsız edeceğini düşünecek olursak bu ziyaretin kısa olmasını sağlamak zorunda kalırız.
But, for example, if I have a man be loved. It's also possible that I can't marry him, due to some situation.
Neyse, diyelim ki ona âşık oldum, öyle olsa bile onunla evlenmemem için bazı nedenler olabilir.
That'd be great, if it's possible.
Mümkünse çok iyi olur.
The three crowns have been lost for many years but I feel, sire, that if we organized a proper expedition it would be quite possible to find them.
Bu üç taç, yıllardır kayıpmış. Ben diyorum ki, majesteleri, uzun bir sefer ayarlayabilirsek onları bulmamız mümkün olabilir.
If that's at all possible...
Tabii mümkünatı varsa.
Two days after the attack, the military authorities, to stop the possible spreading of disease, seal off two square miles of the damaged area that had been Rochester and arm the surviving police, determined to prevent by force if necessary
Saldırıdan iki gün sonra... askeri yetkililer, salgın hastalıkları önlemek amacıyla... darbe almış olan Rochester'da 3 km karelik bir alanı kordon altına aldı. Hayatta kalan polisler, cesetlerin yakma işleminden önce... akrabaları tarafından taşınmasını... gerekirse güç kullanarak engellemek için silahlandırıldı.
Well, he looks like he has a few extra muscles, if that's possible.
Sanki fazladan başka kasları da varmış gibi durdu.
Dr Zubrovnik swore to his wife before his death that if it were possible for him to come back from the grave, he would.
Dr. Zubrovnik ölmeden önce karısına yemin etmiş. Eğer ahiretten dönmek mümkünse mutlaka dönecekmiş.
Well, just remember we're trying to avoid that expense, if possible.
Unutma o masraftan kaçmaya çalışıyoruz mümkünse.
If you are so well-informed, how's it possible that you don't know which bank they plan to rob?
Bu kadar ayrıntılı bilgi aldıysanız hangi bankayı soyacaklarını neden bilmiyorsunuz?
It occurred to him that if it's possible to identify one's previous incarnations, it might also be possible to determine one's future ones, in which case Mr Stratton could leave his money to himself.
İnsanın önceki hayatlarını belirlemek mümkünse sonraki hayatlarını da belirlemenin mümkün olabileceğini, böylece Bay Stratton'ın mirasını kendine bırakabileceğini düşünmüş.
Well, that's always possible if something happens to Amusa.
Yani, tabii Amusa'ya bir şey olursa, her zaman böyle bir seçenek de var.
E the main idea it was that alone it would be possible if we created a nation with team spirit, with solidarity, and all making the same effort, instead of fighting due the small differences of opinion, to the external politics and the social politics, and there for ahead.
Fikirlerinin temelinde ise, bu durumdan çıkışın tek yolunun iç ve dış politikada farklı görüş ve hizipleşmeler yerine birlik ve dayanışma ruhu içinde hareket ederek taşın altına hep beraber elimizi koymak yatıyordu.
If he had never done that, he might've been... I don't think it could've happened, but it's possible.
Gitmeseydi... bu işi başaramazdı.
What we'd like to do is see the plans of your proposed balloon if that's at all possible.
Teklif ettiğiniz balonun projelerini görmek isteriz eğer mümkünse.
Get dressed and wash your body if that's possible.
Mümkünse şayet, üzerini giy ve vücudunu yıka.
So this is just speculation on my part... but it is possible that if someone did this to him... they would have changed his clothes... to make it look like an accident.
Tabancaya doğru hamle yaptım fakat bacağım, altımda çöküverdi ve Deschler tabancaya hamle yaptı. Beni öldüreceğini biliyordum. İşte o sırada ben cebimden tabancamı çıkardım ve Deschler tabancasını ateşlemek için kaldırırken, ben onu vurdum.
If you'll look more closely on the balcony, you'll see that it's not humanly possible for anyone to climb up.
Balkona daha yakından bakacak olursan, göreceksin ki, herhangi bir kimse oraya tırmanamaz.
Forgetting that your mother's here - if that's ever possible!
Aramızda kalsın. Annenin burada olduğunu unutuyorsun, sanki mümkünmüş gibi!
- If it's Hababam it's possible. - If they do that I'll do this!
Ben kül yutmam.
I'd even do my confessions if that's possible!
Eğer mümkünse ben bile itiraflarda bulunmak istiyorum!
Apollo, that's possible, but what if they're not?
Apollo, bu mümkün ama ya öyle değilse?
If that's possible.
Eğer mümkünse tabi.
If that kind of time travel were possible then every imaginable sequence of alternative history might in some sense really exist.
Bu tür bir zaman yolculuğu mümkün olsaydı hayal edilebilecek tüm tarih akış alternatifleri bir anlamda muhtemel olurdu.
Not here, if that's possible.
Aman mümkünse buraya kusmamaya çalışın, olmaz mı?
I don't know if it's even possible to build a tool that'll cut it like that.
Bunu böyle kesecek bir alet yapmak mümkün mü bilmiyorum.
So, I've been wondering if it's possible that he was adopted?
Ben de onun evlatlık olup olmadığını bilmek istedim.
Even if I sing that song there's no possible way we could win with such a thing!
O şarkıyı söylesem bile böyle bir şeyle kazanmamıza imkan yok!
We know even less about him than when you were last here, if you think that's possible.
Onunla ilgili, sizin son geldiğiniz zamana göre daha az şey biliyoruz,... tabii bunu bildiğimizi düşünüyorsanız.
If you think that's possible.
Tabii sizce bu mümkünse.
I would like a drink of that if it's possible.
Mümkünse ondan biraz içmek isterim.
I think it's admirable that you made a connection... but the purpose of this meeting is to determine what is best for Raymond... whether or not he's capable of functioning in the community... and what, in fact, he wants, if that's possible to determine.
Bence onunla bir bağ kurmanız takdire şâyan bir durum ancak bu toplantının sebebi, Raymond için neyin en iyi olduğuna toplum içinde yaşayabilip yaşayamayacağına, mümkün olduğunca kendi arzularını da göz önünde bulundurarak karar vermektir.
You like money even less than you like fun, if that's possible.
Eğer eline geçerse eğlenceden çok parayı seviyorsun.
Now we'd like to have a few words with your mr. Simpson, if that's possible.
Mümkünse, sizin Bay Simpson'la konuşmak istiyoruz.
Those deadbeats are even broker than you are, if that's possible.
O beleşçiler senden bile daha beş parasızlar, bu nasıl oluyorsa.
But it's also possible that what Faraday meant was that there's no point in bringing a baby into the world, if all it's going to do was work to go on living, to go on living, and work to go on living, again.
Fakat bundan başka Faraday'in demek istediği dünyaya bebek getirmenin bir anlamı olmadığı olabilir. Eğer tüm yapacağı ; yaşamak, yaşamaya çalışmak ise, ve eğer yaşamın tüm anlamı buysa, o halde burada olmamızın sebebi nedir?
Now, if you are holding on to some temporal equivalent of that directive, then isn't it possible that you have an occasion here to make an exception, to help me choose, because it's the right thing to do?
Şimdi, eğer o direktifin bir çeşit geçici denkliğine sığınıyorsan, öyleyse buradaki durumu göz önüne alıp, bir istisna yaparak, bana seçmemde yardımcı olabilir misin? Çünkü bu, yapılması en doğru olan şey değil mi?
Yes, and I was hoping, perhaps, to get a 13-week extension, if that's possible.
Evet, ve ben umuyordum ki, belki de, 13 haftalık uzatma, eğer mümkünse.
If that's possible, of course.
Mümkün olabilirse, seve seve.
If that's possible.
Eğer bu mümkünse.
That's not possible if he just fell on the knife.
Eğer bıçağın üstüne düştüyse bu mümkün değil.
I don't think that's possible. Well, if you really mean it, I'll go.
Bence bu mümkün değil.
We don't know if that's possible.
Bunun mümkün olup olmayacağını bilmiyoruz.
If that's possible.
Eğer mümkün olursa.
if that's the case 340
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17
if that's how you feel 38
if that's so 32
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17
if that's how you feel 38
if that's so 32