English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / If that's so

If that's so traduction Turc

3,921 traduction parallèle
This is a program that S.H.I.E.L.D. developed to track hostile malware, so if we can't read the file, maybe we can find out where it came from.
Bu SHIELD'in düşmanlarının kötü amaçlı yazılımlarını takip için yaptığı program. Dosyayı açamıyorsak, bir ihtimal geldiği yeri bulabiliriz.
So unless there's been a change in circumstance that warrants... filing the motion out of time... Say, if the county up and moved overnight. Barring that... this trial happens right here in Carlinville.
Bu talebin geçerli süreden sonra iletilmesini gerektirecek bir sey olmadiysa örnegin beldenin bir gecede yer degistirmesi gibi bu olmadigina göre bu yargilama, burada Carlinville'de yapilacak.
What if we made a game so visceral... that it made you feel like you were in real life danger?
Çok gerçekçi bir oyun yapıp sizi hayatın gerçek tehlikeleriyle karşı karşıyaymış gibi hissettirsek?
What if you have an encounter so far beyond your own experience that it's
Peki ya kendi tecrübelerinizin ötesinde İrrasyonel bir şey ile karşılaşsaydınız
Just pray the pilot doesn't die, because if he does, it might just be me... who gives you up to the police, just so that they'll leave us alone.
Dua et de pilot ölmesin. Aksi takdirde ölürse seni polise kendi ellerimle teslim ederim. Böylece bizi de rahat bırakmış olurlar.
Yeah, we're just... we're kind of trying that name out, so if you get any ideas, just shout them out.
İsim bulmaya çalışıyoruz da aklınıza gelirse bağırın.
If that wasn't so weird, it would have been really embarrassing, Ethan.
Yaptığın çok olağan dışı değildi ama çok utanç vericiydi Ethan.
So if you match this address to that server you're gonna find out who's controlling everything.
O yüzden eğer IP adreslerini karşılaştırırsan, tüm bunları kim kontrol ediyor bulabilirsin.
I'm so sorry I said that, that sucks... but if he isn't seeing you, he's seeing someone else.
Söylediklerim için çok ama çok özür dilerim. Eğer seninle görüşmüyorsa, başka birisiyle görüşüyor demektir.
- Mr. Coleman, we all know that Frank's gonna foreclose on you, so this would all be a lot easier if you stopped posturing.
- Bay Coleman Frank'in zaten, elinizdeki her şeyi alacağını biliyoruz. Bu tavrınızdan vaz geçerseniz işler çok daha kolay hallolacaktır.
So if we go ahead with this, if we pick him, and find out tomorrow that he has got knee problems, he's got bedwetting problems, or he's got goddamn OCD, we're all gonna be fired.
Eğer böyle devam edersek onu alırsak ve yarın dizinde sorun bulursak, altına işiyorsa ya da saplantı sorunu varsa kovuluruz.
He's like welp, that's what the fuck I drive so if you want him to be at school in the morning that's how he's gonna get there.
"Madem sabah benim bırakmamı istemiyorsun o zaman gelip kendin bırakırsın kendi gidecek hali yok ya." demiş.
All right, so you think you can, I don't know, help me come to grips with this if that's what it is?
Pekâlâ, o zaman bana yardım edebilirsiniz, bilemiyorum eğer dediğiniz gibi bir şeyse, bu konuda bana yardım edebilirsiniz o zaman?
I feel awful that I hurt my mother by having sex with you, Mrs Bender, so I promised God that I wouldn't fuck you anymore if he spares my mother's life.
Sizinle seks yaparak annemi kırdığım için çok kötü hissediyorum, Bayan Bender bu yüzden, annemin hayatını bağışlarsa sizi sikmeyeceğime Tanrı'ya söz verdim.
We're all here tonight because of our daughter, Jade, a girl that brings so much light to our life, and as you can tell, if there's one thing we need, it's light.
Kızımız, Jade, sayesinde hepimiz buradayız. O hayatımıza çok fazla ışık getiren bir kız. ve gördüğünüz gibi, ihtiyacımız olan bir şey varsa o da ışık.
If you think that just because you make me all written any competition, move to rumzuvögeln, so...
Eğer düşünüyorsanız beni yapmak sırf herhangi bir rekabet, yazılı Böylece, rumzuvögeln taşımak...
I'm simply asking you if she came her and if so what became of her, that's all.
Size buraya gelip gelmediğini soruyorum, eğer geldiyse ona ne oldu, hepsi bu.
Listen, I know everything about this ship... so you just call me if there's anything that you need.
Dinle, ben bu gemi hakkındaki her şeyi bilirim. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara.
If that's so...
- Demek öyle...
So that your pals... could plant Lenore's body... and make it look as if I killed her.
Böylece dostların Lenore'u ben öldürmüşüm gibi evime koyabilirlerdi.
If that's so, then whatever extraterrestrial civilization that might have evolved beyond us, possibly by millions of years, could be dropping in for a little visit.
Bu durumda dünya dışında varlığını sürdürüp bizden fazla gelişmiş bir toplum var ise... Belki de milyonlarca yıldır yaşayan bir topluluktan bahsediyoruz. Dünyamıza küçük bir ziyaret gerçekleştirebilirler.
But don't keep giving me exhibit after exhibit, so-called'fact'after so-called'fact that doesn't add up to A... trade secrets, B... any of your employees actually compromising your trade secrets, or C... any material damages done to your company's overseas interests, because if opposing counsel doesn't or can't, or for whatever reason, they won't...
Ama lütfen bana A - ticaret sırları B-herhangi bir çalışanınızın ticaret sırlarını tehlikeye attığı C-ülke dışındaki şirketlerinizin gelirlerinde oluşmuş zararlar ile ilgili olmayan kanıt ardına kanıt, sözde'gerçek'üstüne'gerçek'vermeye devam etmeyin çünkü eğer karşı taraf gerekeni yapmaz, yapamaz ya da nedeni her neyse yapmayacaksa...
And the government's banned all these coco plantations, so they come in, do these raids, and if the farmers don't have money to pay them off, they throw them in prison, and they burn all the crops, and it takes months to recultivate, and during that time, who's paying for it?
Ve hükümet tüm bu koka ekimini yasakladığı için gelip,... baskınlar yapıyorlar, ve çiftçilerin verecek rüşveti yoksa,... onları hapse tıkıyorlar, ve tüm ekinleri yakıyorlar,... sonra tekrar yetiştirmek aylar sürüyor, ve bu süre zarfında, bunun bedelini kim ödüyor?
Right. So I was just wondering if there's any kind of, you know, university policy or official position on that kind of thing.
O yüzden merak ediyordum da acaba bu durum üniversitenin prensiplerine veya resmi duruşuna aykırı mı?
So, if he's incapable of mistakes, and he made you in his likeness and image, then it follows that he cares about you, right?
o zaman hata yapma yeterliğiği yok Tanrıda ve seni kendi benzerliğinde yarattığına göre o zaman seni kayırır ve ilgilenir öyle mi?
IT'S SO FUNNY, THIS THING NO ONE TELLS YOU ABOUT - ABOUT THE RELATIONSHIP THAT BEGINS WITH THEM AFTER THEY DIE. IF I CAN...
Çok tuhaf, insanlar öldükten sonra onlarla arandan başlayan ilişkilerden hiç kimse bahsetmiyor.
When you're here, you're my responsibility... so if you're supposed to be studying, then you should be doing that... and not posing on the roof.
Biliyorsun, burada olduğunda benim sorumluluğumdasın... Yani eğer çalışman gerekiyorsa, o zaman çalışmalısın... Çatı da poz vermemelisin.
To have you both so close, that was, if he would beg me almost to do something.
Sizi bu kadar yakında bulmak, sanki bana bir şeyler yapmam için bir yalvarış gibiydi.
Is that why we went back to get this recorder, so you can ask me if I was the class clown?
- Bu yüzden mi kayıt cihazı için geldik? - Sınıfın komiği miydim diye sorman için?
So, if you can imagine Marty's behavior as an expression of weakness, pain, you'd see that it's not about you.
Eğer Marty'nin davranışlarını gözünün önüne getirirsen zayıflığının ve acısının ifadesini bunun seninle alakalı olmadığını göreceksin.
Tell the bitch that if she takes one more step towards that champagne I'm gonna stick this so far up that stank twat of hers she's gonna need to get it aborted.
O orospuya söyle, o şampanyaya doğru bir adım daha atarsa Bunu bacaklarının arasına koyar sonuna kadar gönderirim.. Ondan sonra emekliye ayrılmak zorunda kalır.
So, if there's anything that I can do...
Yani, yapabileceğim birşey varsa...
So my guess is if his little brother's girl was involved with some Amish boy, that wouldn't have gone over so well.
Yani tahminimce eğer kardeşinin sevgilisi bir Amiş çocukla olaya dahilse, çok uzun sürmez o iş.
So, if he's carrying the key on his back, does that mean that the key is on his back?
Anahtarı sırtında taşıyorsa anahtar arkasında mı demek oluyor?
If alchemists believed that the number of the Devil was 741 then it makes sense that they would think that Hell was 741 feet - beneath the surface of the Earth, right? - So halfway twixt...
Eğer simyacılar şeytan sayısının 741 olduğuna inanmışlarsa o halde cehennemin dünya yüzeyinden 741 feet aşağıda olması oldukça mantıklı olurdu, değil mi?
Margot's statement said that she would destroy the drones if Heller turned himself in, so she must be keeping her end of the agreement.
Margot bildirisinde, Heller teslim olursa İHA'ları yok edeceğini belirtmişti, dolayısıyla anlaşmanın kendine düşen kısmını yerine getiriyor olmalı.
All right, I'm trying to get her to come down, but that was obviously very humiliating, so it would be nice if we could refrain from making jokes.
Aşağı gelmesi için onu sakinleştirmeye çalışıyorum ama kesinlikle bu çok aşağılayıcıydı, bu yüzden, şaka yapmaktan kaçınsak iyi olur.
And it's bad enough getting six years for that, so I'm fucked if I'm going to get life, Johnjo.
Ve bunun için 6 yıI yatmak zor zaten, eğer müebbet alırsam sikerim, Johnjo.
All I was saying, Mr. Towler, is if he's got the right to read that pamphlet, so do we.
Bay Towler, demek istediğim onun bu broşürü okumaya hakkı var. Bizim de öyle.
So if that's all you've got, I suggest that you apologize to me, to John, and to Agnes on the way out because you'll be leaving now.
Eğer hepsi buysa, benden, John'dan ve çıkarken Agnes'tan özür dilemeni tavsiye ederim. Çünkü şimdi gidiyorsun.
In one of these exercises, I operate as if there's nothing wrong so that Alex can see that there isn't anything wrong.
Benim yönettiğim egzersizlerde yanlış bir şey yoktur bu yüzden Alex de yanlış bir şey olmadığını görüyor zaten.
- Listen, so, I had a little accident at work today. - I'm gonna need you to keep the girls tonight... if that's all right? - You okay?
Dinle, bugün işte küçük bir kaza yaşadım.
So if that's all true, don't you worry a little bit that all the stuff you make up could make a fair trial harder?
Yani tüm bunlar doğruysa uydurduğumuz onca şeyin adil bir duruşmayı daha zor hale getirebildiğinden endişe etmiyor musunuz?
The appeal's gonna be all about the forensics, so you really need to see that if you wanna know what's going on.
Temyiz tamamen adli tıp ile ilgili olacak neler döndüğünü bilmek istiyorsan bunu kesin izlemen gerek.
So it's important that you tell me everything if we are to have a chance to win.
Kazanma şansımız olacaksa bana her şeyi anlatman çok önemli yani.
So if I told you to leave the capital right now and find Sansa, if I told you to find that murderous little bitch and bring me her head, would you do it?
Peki şimdi senden şehirden ayrılıp Sansa'yı bulmanı istesem o eli kanlı küçük orospuyu bulup da kellesini getirmeni istesem yapar mısın?
So choosing a life of love from the people that actually fucking matter and be an artist because you're actually talented... if that's unbearable to you, then you should jump.
İnsanlıktan beri aşk hayatımızı seçiyoruz insanların asıl sikine taktığı bu ve bir sanatçı olacaksın çünkü gerçekten yeneklisin... eğer bu senin için katlanılmazsa, o zaman atlamalısın.
So if we could see the night sky in the ultraviolet light, then almost all the stars would disappear and all that we would see are these spectacular births and deaths.
Gece gökyüzünü ultraviyole ışığı altında görebilecek olsak neredeyse tüm yıldızlar yok olurdu ve sadece bu muhteşem doğumları ve ölümleri görürdük.
Sir Malcolm, I swear to Christ if she's right, if you let all this happen so that you could manipulate her, I'll rip your throat out.
Sör Malcolm, yemin olsun ki Vanessa doğru söylüyorsa bunların hepsini onu kendi çıkarların için kullanmak adına yaptıysan gırtlağını deşeceğim senin.
Maybe if you had more of a life outside of Southfork, then you wouldn't have so much time to worry about things that aren't there.
Southfork'un dışında da hayatın olmuş olabilir orada olmayan şeyler için endişelenmeye fazla vaktin olmamıştır.
So I think that he heard a repeated threat, which, if he didn't do what he did to himself, they would carry out.
Bence tekrar eden bir tehdit duydu ki kendine yaptığını yapmamış olsa, onlar gelip halledeceklerdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]