If you're going traduction Turc
6,315 traduction parallèle
If you're going after Matias alone, you're gonna get yourself killed.
Eğer Matias'ın peşine tek başına düşersen kendini öldürtürsün.
One thing you can do is, uh, run it through, uh water, running water or if you're going, uh, camping, in a river..
Yapabileceğin şey içinden geçmek suyun, akarsuyun. Ya da bir nehirde kampa gideceksen...
Uh, but, uh - - you know, If we're going to gamble, maybe I need my lucky sweater.
Ama madem kumar oynayacaksin, ugurlu hirkami giyeyim en iyisi.
Okay, well, I was just gonna see if you're going.
Tamam, eğer gideceksen görüşürüz.
I just wanted to say that I know what you're going through right now, and I'm sorry, and it's really hard, especially the first few weeks, and if you need anything at all- -
Sadece sana şu an neler geçirdiğini bildiğimi söylemek istedim ve de özür dilerim. Gerçekten zordur özellikle de ilk birkaç hafta. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa...
If you're not going to share in the work or the worry of this three-alarm fire, go home, sign the divorce papers, get officially out of my life once and for all.
İş bölümü yapmayacaksan ya da bu üç uyarı sonrasında endişe duymayacaksan eve git, boşanma kâğıtlarını imzala tamamen resmi olarak çık hayatımdan.
Mother, if you're going to conduct your life in this fashion, then I should let you know that the world has changed since you were a young woman.
Anne, hayatını bu düzende sürdürmeye devam edeceksen, sana gençliğinden bu yana dünyanın çok değiştiğini söylemem gerekiyor.
He's fucking sexy, but if he hasn't realized it yet, he's going to soon that you're just, like, a sad, pathetic mess.
Çok seksi, ama henüz fark etmediyse, yakında edecek yani senin üzgün, zavallı bir karmaşa olduğunu.
If you're going to wade into international waters, Detective, I suggest you get a bigger boat.
Uluslararası sulara çıkmak istiyorsanız Dedektif, daha büyük bir tekne almalısınız.
And so it doesn't make sense for your bag to go if you're not going.
O yüzden sen gelmiyorken çantanın gelmesinin mantığı yok.
Oh, and if you're going out, get cereal.
Dışarı çıkıyorsan gelirken gevrek al.
Now, if you go to India tomorrow, from the time you get there to the time you leave, you're constantly going to hear a horn.
Eğer Hindistan'a giderseniz, orada her an sadece korna sesi duyacaksınız.
And if the Wi-Fi's messing up, you're not going to fix Wi-Fi the same way you'd fix an old-school Nintendo cartridge.
Ve eğer Wi-Fi arızalıysa eski usuldeki gibi kartuş tamir etmiyorsun.
What then? If we're going up against an actual Clairvoyant, how do you suggest we combat that?
Eğer gerçek bir kâhinle karşılaşacaksak nasıl mücadele etmemizi öneriyorsunuz?
This must be love if you're going to the opera.
- Operaya gideceksen buna aşk denir.
I mean, if you thought it was crazy getting to this point, you're not going to believe what it turns into from here.
Bu ana gelebilmek çılgıncaydı sanıyorsan bundan sonra karşılaşacağın şeylere inanamayacaksın. - Haklısın.
Wilsons, if there's a hell, you're going to it.
Wİlson ailesi, eğer cehennem varsa oraya gideceksiniz.
Well, if you're not going to be with me, I'm going to have to stay with my wife.
Eğer benimle olmayacaksan eşimden ayrılmayacağım.
So if it doesn't, are you saying you're going to leave?
Ya yürümezse, çekip gidiceğini mi söylüyosun?
If you're not ready to talk about what's going on with you, that's fine.
Sorununu anlatmaya hazır değilsen, önemli değil.
'Cause if he fucks up, guess what. You're going to leavenworth with him.
Eğer siki tutarsa, sen de onunla Leavenworth'u boylarsın.
If you're going to work with me,
Eğer benimle çalışacaksan...
Actually, if you are going to be wallowing in your own guilty feelings for the next 20 minutes or so, it's going to work out nicely if you'd just stay out of the library while you're doing it.
Aslında, eğer önümüzdeki 20 dakika boyunca kendi suçluluk hislerinle yuvarlanmaya devam edeceksen, kütüphanenin dışında yaparsan oldukça işe yarayacaktır.
If you're going to go in a corner and do what you have to do, you go do it, you know?
Bir köşeye çekileceksen yapman gerekeni yapacaksan git yap.
- If he fucks up, you're going to Leavenworth with him.
Eğer siki tutarsa sen de onunla Leavenworth'e gideceksin.
You're going to find out if that's true or not.
İşte sizden bunun doğruluğunu araştırmanızı istiyorum.
And if you're going to resume your Valkyrie ways, do it right.
Ve eğer Valkyrie yöntemlerine devam edeceksen düzgünce yap.
If you're looking down, yes, it's going to a white boy.
Bizi izliyorsan evet, beyaz bir çocuğa gidiyor.
Because we're going to a lot of trouble if you can't get her there.
Onu ikna edemezsen başımız büyük derde girer çünkü.
Listen carefully what I'm about to say... If you ever do so much as mention that to me again, we're going straight to Carmela. And I'm sending you back to re-education school myself.
Şimdi beni çok iyi dinle bir daha bu şekilde birşeyler talep edersen seni önce Carmela'ya götürürüm sonra da bizzat yatılı okula götürür oraya bağlarım seni.
But if all you're gonna do is stick your head in the sand, then you're not going to have an associate or a girlfriend to get back to work from.
Ama eğer kafanı bu şekilde kuma gömmeye devam edersen bırakıp işine dönebileceğin bir asistanın ve kız arkadaşın olmayacak.
But if you're staying in, I'm going out.
Ama siz kalıyorsanız o zaman ben çıkıyorum.
You're on sabbatical so if you stay with me, she could find a day job and we'd get it going again.
Maaşlı izindesin. Bu yüzden benimle kalırsan o da tam gün iş arar ve biz de yine devam ederiz.
Oh. Um... when will you know if you're going up?
- Uzaya ne zaman gideceksin?
If you go out for that TV show, you're going to have to burn a lot of bridges.
Eğer bu tv dizisini yapacaksan, bir sürü köprüyü yakmak zorunda kalacaksın.
You give someone your heart to look after, and you tell yourself that you're safe, but... you never know if today or tomorrow is going to be the day that they drop it like a stone.
Birine göz kulak olması için kalbini veriyorsun ve ve kendine bunun güvenli olduğunu söylüyorsun ama ama kalbini yere bir taş gibi atacakları günün bugün mü yada yarın mı olduğunu bilemezsin.
If you're not mad at me, then where are you going with all this flying stuff?
Eğer bana kızgın değilsen tüm bu uçma meselesiyle nereye varacaksın?
You're going to need to know more than that if you're going to run the Berlin field office.
Berlin ofisinin başına geçeceksen ondan daha fazlasını bilmelisin.
- Hey, wait a minute if they charge you with something, they're gonna go through your records, and they are going to realize that you're not a member of the bar.
- Dur bir dakika seni bir şey ile suçlarlarsa sicilini araştırırlar ve baro üyesi olmadığını anlarlar.
Going in may have hurt a little, but coming out - - if it doesn't coming out now, you're in here alone.
İçeri girmesi canını biraz acıtabilir ama dışarı çıkması... Şimdi dışarı çıkmıyorsa, burada yalnız başınasındır.
If we're going to stop this, it has to be you.
Eğer bunu durduracaksak bunu yapan sen olmalısın.
If you have another violent incident, you're going back to prison.
Bir kez daha şiddet içeren bir olaya bulaşırsan hapse dönersin.
- You're going to run? - If he forces me into that machine, those people inside are all in danger.
- Beni o Makine'ye girmeye zorlarsa herkes tehlikeye düşer.
If we're going to attack an office building in broad daylight, don't you think someone's going to see us? Like cops?
Gün ortasında bir ofis binasına saldırırsak bizi görmeyeceklerini mi düşünüyorsunuz?
You're afraid he's going to be arrested if you take him to the hospital.
Eğer hastaneye götürürsen tutuklanacak diye korkuyorsun..
If you're going to capitulate to your weakness, must it be on constant public display?
Eğer zayıflığına teslim olacaksan, illa hep halkın önünde mi olması lazım?
If you're not going to work,
eğere çalışmıcaksan, neden meganla kalmıyorsun
Well, if you're going to live here, you got to get into stuff like this.
- Eğer burada yaşayacaksan, alışman lazım.
If you're going to do it, do it!
Öldürecekseniz, öldürün işte!
And if I don't find her before they smuggle her off the island, they're going to kill her, do you understand?
Ve onu adadan gizlice kaçırılmadan önce bulamazsam onu öldürecekler, anlıyor musun?
If everything goes down like it should, you're not going to get hurt.
Her şey yolunda giderse sana zarar gelmeyecek.
if you're going to kill me 19
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're gonna kill me 28
if you're not busy 22
if you're lying 50
if you're lucky 177
if you're not doing anything 22
if you're not interested 24
if you're not too busy 32
if you're not sure 20
if you're happy 43
if you're bored 27
if you're not busy 22
if you're lying 50
if you're lucky 177
if you're not doing anything 22
if you're not interested 24
if you're not too busy 32
if you're not sure 20
if you're happy 43
if you're bored 27