If you're happy traduction Turc
659 traduction parallèle
Can't have a happy married life if you're always suspicious.
Sürekli şüphe içinde olursan mutlu bir evlilik yürütemezsin.
Barbara, you can't have a happy married life if you're always suspicious.
Barbara, sürekli şüphe içinde olursan mutlu bir evlilik sürdüremezsin.
Linda, if you're not happy here why don't you go away?
Linda, burada mutlu değilsen neden çekip gitmiyorsun?
I was happy with you, and if I know you're free, I'll be happy, even if you're far away.
Seninle çok mutluydum ve özgür olduğunu bilirsem, ne kadar uzakta da olsan, daha mutlu olacağım.
If you say we're happy, let's leave it at that.
Mutlu olduğumuzu söylüyorsan, bırakalım öyle olsun.
Well, if he's happy, and what's more important, you're happy....
Eğer o mutluysa ve tabii daha önemlisi siz de mutluysanız...
If you're here for news of the enemy camp, I'd like to say that I'm happy.
Merhaba Dinah. Eğer düşman kampından haber almaya geldiysen, halimden memnunum.
Besides, if you're not happy, you don't have to stay.
Zaten halinden mutsuzsan, burada kalmak zorunda değilsin.
Now, my dear friend, if you're worried about a paltry 92.82, my good friend here, Professor Pettigrew, will be only too happy to vouch for my financial stability.
Şimdi sevgili dostum, 92.82 dolar için endişeleniyorsan iyi dostum Profesör Pettigrew,.. ... maddi durumuma kefil olacaktır. Değil mi profesör?
If you're happy, then show it.
Eğer mutluysan, göster o zaman.
You're never happy if you're not arguing with someone, are you?
Biriyle uğraşmadan mutlu olamıyorsunuz değil mi?
But if you're too busy to dance with me now, I'd be happy to wait until you're free.
Fakat benimle dans etmek için şimdi zamanın yoksa zamanın olana kadar beklemekten mutluluk duyarım.
I could understand it if you were a trigger happy punk, but you're not.
Eli tetiğe kolay giden bir serseri olsan anlardım, ama değilsin.
Here you're as happy as if the world were yours.
İşte buradasın, bütün dünya seninmiş gibi mutlusun.
If you had a husband, he would be happy to know you're pregnant.
Bir kocan olsaydı, gebe olduğunu düşünür sevinirdi.
I mean, if you're happy, I'm happy.
Sen mutluysan, ben de mutluyum.
And what if I prove to you that you're not happy?
Peki ya mutlu olmadığını kanıtlarsam?
If you're stuck for something to say try happy birthday.
Doğum günümü kutlayabilirsin.
If you're happy, so am I.
Sen mutluysan ben de öyleyim o zaman.
If you're looking for a place to stay, we'd be happy to oblige.
Eğer kalacak yer arıyorsanız, biz sizi ağırlamaktan mutluluk duyarız.
I don't know if I'm sad or happy that you're alive.
Yaşadığın için sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum.
I still want to be happy... if you're willing.
Hala mutlu olmak istiyorum... eğer sende istiyorsan.
If you're lucky, as I hope, you'll return with the happy news that we're expecting.
Eğer umduğum gibi şanslıysanız, beklediğimiz güzel haberlerle dönersiniz.
If you are fortunate, as I wish, you'll return with the happy news that we're expecting.
Eğer umduğum gibi şanslıysanız, beklediğimiz güzel haberlerle dönersiniz.
Now, if you're interested in someone a little more suave and sophisticated, I'll be happy to...
Ama daha kültürlü biriyle ilgilenirseniz... ben seve seve...
If you're not happy with this spot, then your just being plain picky.
Eğer buradan mutlu değilsen, bu sadece huysuzluğundan.
And, baby, if you're happy, I'm happy...'cause that's what I'm living for- - you, me, and now, little Noodles.
Ve, bebek, sen mutluysan, ben de mutluyum... çünkü bunun için yaşıyorum- - sen, ben, ve şimdi, ufak sersem.
If you're happy, I'm happy.
Sen mutluysan, ben de mutluyum.
If you wanna save your brother's life and make us all happy... you're gonna have to split yourself into four.
Kardeşini korumak ve bizi mutlu etmek istiyorsan... 4 saniye içinde onu kaldırmalısın.
Mr. Turner, I wonder if you're entirely happy here.
Mr. Turner, burada tamamıyla mutlu musunuz, merak ediyorum.
But if you're happy this way...
Ama eğer bu şekilde mutluysun...
If you want Mr. Gabler to leave this house alive you must convince him you're healthy and happy.
Bay Gabler'ın bu evden hayatta ayrılmasını istiyorsan onu sağlıklı ve mutlu olduğuna inandırmalısın.
If you're happy enough with the couch, you can stay for as long as you please.
Eğer koltukta rahat edersen istediğin kadar kalabilirsin.
Then, if you're happy, I'm happy.
Öyleyse siz mutluysanız, ben de mutluyum.
By Friday, if you're not happy, I'll put you on the bus myself.
Cumaya kadar eğer mutlu değilsen seni kendi ellerimle otobüse koyarım.
Look, Toddy, if you're not happy with the arrangement- -
Bak Toddy, anlaşmamızdan memnun değilsen...
If you're happy to wait...
Canınız beklemek istiyorsa yazın.
If you're not happy for me... I'm gonna get so mad if you're not happy.
Benim için sevinmediysen, çok kızarım sevinmediysen.
That is immaterial... for the purposes of our discussion here... but if it makes you happy... let's say we're making tape recorders.
Bu, burada tartıştığımız konu için önemsiz ama sizi mutlu edecekse, diyelim ki ses kaydedici.
Vera's happy, even if you're not, Diana.
Vera mutlu, sen mutlu olmasan da Diana.
Or if you're just a level headed, happy, normal person, you can turn the radio off.
Aklı başında, mutlu, normal bir insansanız radyoyu kapatmanızı öneririm.
We'd be happy to come back tomorrow and talk about it, you know, if you're...
- Biz yarın tekrar gelir, bu konu hakkında konuşuruz..
If you're not feeling up to it, I'd be happy...
Eğer kendini yeteri kadar iyi hissetmiyorsan...
I'd be happy to join you in a taste, if you're planning to have one.
Tatmayı düşünüyorsanız size katılmaktan mutluluk duyarım.
But the one thing I do know is, they're not happy if you don't spend the night.
Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır.
If you're not happy, why don't you spread it around?
madem mutlu değilsin, neden parayı etrafa saçıyorsun?
If you're not happy with the judgement you can appeal
Eğer söylenenleri beğenmediysen, temyize gidebilirsin.
Mother, if you're happy, then I'm happy for you.
Anne, Eğer sen mutluysan, o zaman senin için bende mutluyum.
What you're saying is that if you could clone three of him, you'd all be happy.
Kısaca elinizde bir adamın üç örneği olursa, mutlu olacaksınız.
I really think they're happy if you just make an effort.
Bence sadece sarf ettiğimiz efor bile onları mutlu ediyor.
If you're happy being a teacher, then that makes me happy.
Öğretmenlik seni mutlu edecekse, beni de mutlu eder.
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're interested 214
if you're lying to me 20
if you're gonna kill me 28
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're interested 214
if you're lying to me 20
if you're gonna kill me 28