If you can't do it traduction Turc
775 traduction parallèle
If you don't want to tell me, Bartley Mulholland there can do it for you.
Söylemek istemiyorsan, Bartley Mulholland senin yerine konuşabilir.
Now, let me tell you, Mr. Gibson... I'm not going back to Detroit before I have my vacation and if you don't like it, you can take my job and you know what you can do with it?
Size bir şey söyleyeyim bay Gibson, tatile çıkmadan Detroit'e dönmüyorum beğenmiyorsanız alın onu, ne yapacağınızı biliyorsunuz?
If you can't go when others do I'll regret it, too.
Diğerleri gibi okula gitmezsen çok üzülürüm.
If you don't like it, you know what you can do.
Hoşuna gitmiyorsa, ne yapacağını biliyorsun.
If you can't look after your own wife, what do you expect me to do about it?
Benim elimden ne gelir, karınla baş edemiyorsan?
And if you do play it right, I still can't guarantee anything.
Doğru oynasan bile, gene de hiç bir şey garanti edemem.
Well, what else can I do if you haven't got it?
Madem elinde yok, ne yapabilirim ki?
If you must commit suicide, why can't you do it in Manchester?
Eğer intihar etmek zorundaysan, bunu neden Manchester'da yapmıyorsun?
But if you don't believe you've got one... what can it do to you?
Ama olmadığına inanırsan... sana ne zararı olabilir?
If you do something I don't like I'm gonna jump and when I land it'll hurt.
Hata yaparsanız, öyle bir atlayacağım ki üzerinize, canınız yanacak.
Well if you do it properly I can't hurt you can I?
Düzgün yaparsanız size zarar veremem, öyle değil mi?
Only don't send me away. I can't stand it if you do. I'll kill myself in the Seine.
Yeter ki beni gönderme, böyle yapmana dayanamıyorum, kendimi Seine'e atacağım, ciddiyim atarım!
If you can't do it, I'll do it for you!
Gel buraya! Ver şunu!
We don't often get a chance to cooperate with you people... but if there's anything we can do, just name it.
Sizlerle işbirliği yapma şansımız pek olmuyor... Ama yapabileceğimiz bir şey varsa söyleyin yeter.
If you helped me once, why can't you do it again?
Bir kez bana yardım ettiyseniz, tekrar niçin yapmayasınız?
If you can't afford me on your income, do something about it.
Eğer buna gücün yetmiyorsa buna bir çare bulmalısın.
Even if I can't prove that I did it, why do you think Jenkins did it?
Yaptığımı kanıtlayamasam da, niçin Jenkins'in yaptığını düşünüyorsunuz?
It's up to you and your deputy to handle this situation... and if you can't do it, we've been paying the wrong men long enough.
Bu sorunu çözmek, tamamen senin elinde... eğer çözemiyorsan maaşını hakeden birine veririz.
I'm trying to make do with something that doesn't belong on a submarine... and you can't install a new valve spring if you ain't got it.
Bakın, birincisi, ben bu işi bir denizaltıda asla bulunmayan parçalarla halletmeye çalışıyorum! İkincisi, eğer elinizde supap yayı yoksa değiştiremezsiniz!
I can't do it if you stand around talking.
Orada dikilip konuşursan yapamam.
If you can't take care of your own truck don't look for me to do it.
Kendi eşyalarına bakamıyorsan benden medet umma.
And, if i don't do it by 2 : 00 a.m., you can take what's left of me and scrape it off that mirror with a spoon! I ain't got much time.
Eğer bunu saat 2'ye kadar yapamazsam benden geriye kalanları aynadan kaşıkla kazıyarak çıkarırsın!
If you don't like it, you can do something about it.
Eğer onu beğenmiyorsan, onunla ilgili bir şeyler yapabilirsin.
If you can't tell your commander, I'll do it for you.
Komutanınıza söyleyemiyorsanız, ben sizin için söylerim.
I think I got all the venom out. Taken orally, it can't hurt you, Mr Eckland, but if she were bitten and its entered her bloodstream, there's nothing we can do. I'm afraid she's bought it.
Ağız yoluyla alındığında size bir zararı dokunmaz Bay Eckland ama ısırık yoluyla damarlarına girmişse, kızı kurtarmanın yolu yoktur.
I can't do it if you keep pulling the cover.
Örtüyü çekip durursan kapatamam.
Lady, if you can't get him hot and bothered by yourself, I sure ain't gonna do it for you.
Küçük hanım, tek başına onu ateşleyip kızıştıramıyorsan emin ol yapabileceğim bir şey yok.
Even if you can't do it now -
Şimdi yapamıyor olsan da- -
Do you know, if you pinch your elbow you can't even feel it?
Dirseğini çimdiklediğinde bunu hissedemediğini biliyor muydun?
- They can't hang you if you didn't do it.
Siz yapmadıysanız, sizi asamazlar.
We must find the gold of Juarez, and we can do it if you help us. Riza and his men don't mean anything to us now.
Önce Juarez'in altınlarını bulmalıyız ve yardım edersen başarabiliriz.
No way I won't do it even if you kill me
Asla canıma bile mal olsa, kimseyi öldüremem!
- Even if you do, I can't restore it.
- Bunu yapsan bile, onu onaramam.
If your face ain't right, he'd tell you what you can do with it!
Eğer tipini beğenmezse, ağzına geleni söyler!
I can't do it even if you beat me to death
Beni öldürseniz bile yapamam!
If you can't do what I'm asking you why don't you take the money and go on back south with it?
Sana söylediklerimi yapamayacaksan neden parayı alıp güneye dönmüyorsun?
If you wanna be locked up with him there's no reason the sheriff can't do it for you in Rockville.
Eğer sende onnunla kilitlenmek istiyorsan Şerifin Rockville'de bunu yapamaması için bir neden yok.
Mind, now, look, if you can't do it properly, I'll do it by myself.
Yapamayacaksan bırak ben tek başıma yaparım.
People don't know, they don't know how to live and they don't know what to do and they think that if they can come here they can find out. You know, what it is or how to maintain with it.
İnsanların buraya ne düşünüp neden geldiklerini, ve sonunda ne elde ettiklerini, anlarsın işte,... nasıl hazmedeceklerini düşünebiliyor musun?
If you're quiet, you can do it and she won't even know.
Sessiz olursan, o farkına bile varmadan işi bitirebilirsin.
It probably doesn't have anything to do with anything but just as a precaution when you go out, if you tell me where you're going to go a phone number where I can find you.
Muhtemelen hiçbir ilgisi yok ama sadece bir önlem olarak dışarı çıktığında bana nereye gideceğini,... seni bulabileceğim bir telefon numarasını söyler misin? .
I think it's a waste if you don't show the others what you can do.
Eğer başkaları bilmeyecekse... bir şeye çaba harcamak zaman kaybıdır!
If there's anything I can't stand more than a cheat and a Red, it's a man who dresses the way you do. Get up!
İkisinden de çok sevmediğim bir şey varsa, o da senin gibi giyinen adamlardır.
Well, if you can't do it now, you never will.
Şimdi yapmazsan asla yapamazsın.
( man # 2 ) lt's the same old story - if a boy and a girl want to get together, there isn't any law that says you can't or you're not going to do it.
Hikayeyi bilirsiniz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.
If you can't do it one way, let's do it another. Huh?
O şekilde yapamıyorsan, bu şekilde yapalım.
If you two can't help it, go and do it outside this house.
Eğer ikinizin elinden bu gelmiyorsa, gidin ve bunu dışarıda yapın.
If you don't think you can do it, just let me know.
Eğer yapamayacağınızı düşünüyorsanız bana haber verin.
- Try it again if you can! - Don't push me to do it! Ah, my waist!
Bırak be cimriliği, hadi Şaban'ım benim, ver bir sigara.
If you don't wish to send it back, what else can I do?
Eğer değiştirmek istemiyorsanız, başka ne yapabilirim?
My dad says it can't possibly cover what he's going to do to you if he ever sees you again.
Babam seni tekrar görürse, sana yapacaklarını sigortanın kapsamadığını söylüyor.