If you don't eat traduction Turc
469 traduction parallèle
You won't grow up to be a big strong boy like grandpa here if you don't eat your din-din, Fred.
Mamanı yemezsen, bu dede gibi büyüyüp kocaman güçlü bir çocuk olmazsın Fred.
Especially if you don't eat something.
Hele de bir şeyler yemezsen.
If you don't wanna eat, you're coming along anyway for the exercise.
Bir şey yemeyecekseniz bile eğitim için geleceksiniz.
And if you don't bring me back something to eat, I'll die.
Ayrıca, bana yiyecek bir şeyler getirmezsen, gebereceğim.
You can't get your strength back if you don't eat something.
Eğer birşey yemezsen, gücünü geri, kazanamazsın.
Joe, I'm not going to eat If you don't eat.
Joe, sen yemezsen ben de yemeyeceğim.
Anyway, how do you expect to win a race if you don't eat?
Neyse, yemeden nasıl yarış kazanmayı bekliyorsun?
You'll be ill again, if you don't eat.
Yemezsen yine hasta olursun.
If you don't eat, Carmella will lose her milk from sadness.
- Evet Eğer, yemezseniz Carmela üzüntüden sütünü kaybedecek.
You won't get better if you don't eat
Bir şey yemezsen, iyileşemezsin.
Not because I want something to eat but because if I don't, you won't go to sleep.
Bir şey yemek istediğimden değil, hayır çünkü gitmezsem sen uyuyamayacaksın.
You eat when you need to, if not, you don't.
İhtiyacınız olduğunda yemek yersiniz, bulamazsanız, yemezsiniz.
I'll eat it if you don't want to.
- Öyleyse seninkini de ben yerim. - Hayır, yiyemezsin.
If you don't go, they'll eat that as well.
Yemezsen, onu da yiyecekler.
If you don't pull the net, you don't eat the fish.
Ağ çekmezsen, balık yiyemezsin.
If you guys don't eat better, you'll get skinny as green onions.
Siz kızlar iyi beslenmezseniz Cin Ali'ye döneceksiniz.
- No. We're going to eat here, if you don't mind.
Bir sakıncası yoksa, burada yiyeceğiz.
If you don't work, you won't eat.
Çalışmayacaksan, yemek de yiyemezsin.
If you don't eat food, then we're going to feed you... With tube.
Eğer yemeğini yemezsen, seni beslememiz gerekecek... Tüple.
If you can't stand it, don't eat it.
Beğenmiyorsan, yeme.
If the police don't find us, those two maniacs will eat us raw. You think?
Eğer polis bizi kurtarmazsa bu iki herif bizi canlı canlı gömer!
We can go to my place and eat, if you don't mind.
Sakıncası yoksa benim evime gidip bir şeyler yiyebiliriz.
If you don't eat, you'll get sick.
Eğer yemezsen hastalanırsın.
Now, if you don't mind, I'll eat my beefsteak.
Şimdi eğer mahsuru yoksa, bifteğimi yiyeceğim.
If you don't eat and sleep, you have to expect accidents like that.
Yemez ve uyumazsan böyle kazaların olacağını tahmin etmen gerekir.
If you don't work, how will we eat?
Çalışmazsan, nasıl yemek buluruz ha?
Renzino, if you don't eat, you won't grow big and strong.
Renzino, yemezsen büyüyüp güçlü biri olamazsın. Evet hiç yemedin.
Not only you'll have nothing to eat if you don't come but also I'll not tell you... last night's story
Gelmezseniz yemekten mahrum kalmakla beraber dün gece başladığım hikayenin... sonunuda öğrenemeyeceksiniz
Eat like a dog if you don't want to starve.
Açlıktan ölmek istemiyorsan, köpek gibi yiyeceksin.
You'll get sick if you don't eat.
Yemezsen hastalanırsın.
If you don't eat... you won't die.
Eğer yemezsen..... ölür gidersin.
And don't think I'm watching you eat it if I can't!
Ve ben yemiyorsam seni de yerken seyretmeyeceğim!
Don't eat it if you don't want to.
İstemiyorsan yeme.
If you don't work, you don't eat around here.
Çalismazsaniz, burada size yemek yok.
If he won't eat for you, I don't know what I can do.
Eğer size tepki vermiyorsa, ben ne yapabilirim bilmiyorum.
If he won't eat for you, I don't know what I can do.
Eğer sizin için yemeyecekse, ne yapabileceğimi bilmiyorum.
I don't know how you feel about this shrimp, but if you'll eat it, you'll never have to prove your courage in any other way.
Bu karides hakkinda ne dusunuyorsunuz bilmem, ama eger yerseniz, baska bir sekilde cesaretinizi kanitlamaniza gerek kalmayacak.
If you don't eat, you're gonna sure lose your strength.
Yemezsen gücünü kaybedersin.
You don't care if she has to eat dog food.
Köpek maması yemek zorunda kalması da.
# You better move your feet if you don't wanna eat # A meal that's called Fist City
Ayaklarını oynatsan iyi olur, Fist City denen eti yemek istemiyorsan tabii.
Obviously if you don't have enough to eat or something, that becomes a major problem, the issues become very clear-cut.
Yani, yeterince yiyeceğin yoksa, en büyük sorunun bu olur. Sorunlar çok belirgindir.
If you don't eat now, I'll have to reheat it.
Şimdi yemezsen, yeniden ısıtmam gerekecek.
- What? Hey. Why don't you see if you can eat through these iron bars.
Bakalım bu demir parmaklıkları yiyebilecek misin, bir denesene.
"If you don't have the money, why drink and eat?"
Paranız yoksa neden sipariş verdiniz?
You'll be missing some teeth in a minute if you don't eat breakfast.
Derhal kahvaltı etmezsen birkaç dişin eksilebilir.
If you don't give some to me, then I'll eat from your belly!
Eğer bana biraz yemek vermezsen, ben de senin karnından yerim!
If you don't give some to me, then I'll eat it from your tummy!
Eğer bana biraz yemek vermezsen, ben de senin karnından yerim!
If you don't eat your meat, you can't have any pudding!
Etini bitirmezsen, muhallebi de yok!
How can you have any pudding if you don't eat your meat?
Etini bitirmezsen, nasıl muhallebi yiyebilirsin ki!
Don't moan, if you want to eat dinner.
Yemek yemek istiyorsanız sızlanmayı kesin.
Freedom is useless if you don't have the courage to look us in the eye to eat, drink and sleep with us!
Özgürlük faydasızdır eğer gözlerimizin içine bakmaya yemeye, içmeye ve... bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa!
if you want 1750
if you're happy and you know it 31
if you don't mind me asking 146
if you don't mind 1583
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you don't 701
if you like 1152
if you're happy and you know it 31
if you don't mind me asking 146
if you don't mind 1583
if you 535
if you want to talk to me 22
if you can't beat' em 19
if you're hungry 89
if you don't 701
if you like 1152