If you don't mind me saying traduction Turc
161 traduction parallèle
If you don't mind my saying so, Miss Judith it's better if you take charge of the ribbons and leave the handling of the horses to me.
Eğer kusuruma bakmazsanız Bayan Judith... siz kurdelelerle uğraşıp... atlarla ilgilenmeyi bana bıraksanız daha iyi olmaz mı?
Too promptly, if you don't mind me saying.
Hem de çok hızlı.
Claudio, if you don't mind me saying so, you are a fool.
Claudin, sözüme gücenmezsen, sen bir aptalsın.
You're very pretty, if you don't mind me saying.
Çok hoş bir kızsın, eğer söylememde sakınca yoksa.
If you don't mind me saying that...
Ne diyebilirim ki?
mrs. ratbag, if you don't mind me saying so you are badly in need of an expensive course of psychiatric treatment.
Bayan Ratbag, kusura bakmayın ama size pahalı bir psikiyatrik tedavi lâzım.
- If you don't mind me saying so.
- Söylememde bir sakıncası yoksa.
I find it downright cruel, if you don't mind me saying so, ma'am. I agree.
Bunu çok büyük haksızlık olarak görüyorum
It was a big mistake, Brian, if you don't mind me saying.
Bu büyük bir hataydı, Brian, eğer söylememde bir sakınca yoksa.
You disappoint me, if you don't mind my saying so.
Kusura bakmayın ama, beni hüsrana uğrattınız.
Uh, if you don't mind me saying so, Jer, uh... some of these guys on the street seem a little crazy.
Kusuruma bakma, sokaktaki bu tiplerin bazıları kaçık görünüyor.
If you don't mind me saying, your uncle Francis is a strange man.
Söylememin bir sakıncası yoksa, amcanız Francis garip bir adam.
If you don't mind me saying, you look dressed to kill tonight.
Affına sığınarak söylüyorum, elbisen herkesi baştan çıkarıyor.
And you were always a lousy dancer if you don't mind me saying so.
Söylememde sakınca yoksa her zaman berbat bir dansçıydın.
If you don't mind me saying so he sounds like a real asshole.
Lafımı bağışlayın ama kocanız tam bir baş belası gibi görünüyor.
If you don't mind me saying so, Joseph.
- Söylememde bir sakınca yok ya Joseph?
If you don't mind me saying so.
Sözlerim sizi rahatsız etmiyorsa.
But if you don't mind me saying, mean as a snake.
Ama sanırım sen bir yılan kadar sinsiydin.
Sounds like a bunch of bullshit to me, if you don't mind me saying.
Bir demet saçmalıktan başka bir şey değil benim için, Böyle dediğim için kızmayın ama
If you don't mind me saying, you're driving too fast for your own good.
Söylememi mazur görmezsen, Çok hızlı gidiyorsun gibi geldi bana.
If you don't mind me saying so, the apes... are supposed to be a fascinating sight, especially that white ape.
Bana sorarsanız maymunlar büyüleyici yaratıklar özellikle beyaz olanları.
If you don't mind me saying so - even if you do - I don't think I've ever heard such a total load of poppycock.
Bunu söylediğim için kusuruma bakmayın ama böyle saçma sapan bir şey duyduğumu hiç hatırlamıyorum.
If you don't mind me saying,
Sakıncası yoksa bir şey söyleyebilir miyim?
If you don't mind me saying, Martin, I don't like it.
Eğer sakıncası yoksa, Martin, bundan hiç hoşlanmadım.
I'm sure you've heard this before, Mr DiscoII, if you don't mind me saying that You don't look at all like in your photograph
Eminim bu size çok söylenmiştir, Bay Driscoll ama yorum yapma imkanım varsa, hiç resimlerdeki gibi görünmüyorsunuz.
If you don't mind me saying, Marty, you're a saint for putting up with that man.
Kusura bakma Marty ama bu adamla geçinebildiğine göre sen bir azizsin.
But Sir, I got less than 80 men in my company. And if you don't mind me saying so, those Germans don't seem too pleased with you being here.
Ama efendim, yanımda 80'den az asker var ve bunu söylemek istemezdim ama Almanlar burada olmanızdan hoşlanmışa benzemiyor.
What you've done, I think it's brilliant, and, erm if you don't mind me saying, what a table!
Yaptığınız iş harika, ve söylememde sakınca yoksa.. ... masa da öyle.
An excellent idea to show them that, Professor Snape but if you don't mind me saying, it was pretty obvious what you were about to do.
Öğrencilere göstermek için mükemmel bir fikir, Profesör Snape ama yapmaya çalıştığınız hamleyi önceden tahmin etmek kolaydı.
Sir, if you don't mind me saying so, this is one hell of a risk.
Söylememde sakınca var mı bilmem ama bence büyük bir risk alıyorsun.
If you... if you don't mind me saying.
Yanlış anlamıyorsunuz ya?
If you don't mind me saying, our audience for some of these groups is getting younger.
Eğer söylememe kızmazsanız dinleyici kitlenizin gittikçe gençleştiğini söyleyebiliriz.
If you don't mind me saying you look like um...
Kusura bakma ama, şey gibi görünüyorsun um...
Thanks, Adam, for that astute insight, but if you don't mind me saying so I think C.J.'s problems here are really subordinate to members of this audience who have actually paid money to listen to your vastly underqualified advice.
- Zekice yorumun için sağ ol Adam. C.J.'in sorunlarının buraya gelip son derece yetersiz tavsiyelerini dinlemek için iyi para veren seyircilerimizinkinin yanında ikincil derecede olduğunu söylememin sakıncası yok herhalde.
That is a tasty haircut you got there, if you don't mind me saying.
Bilmem söylememde bir sakınca var mı?
Although, if you don't mind me saying so that jeering when you came on the screen, a bit much, you know.
Ama kusura bakmazsanız siz perdede görününce kopan yaygara, biraz fazlaydı.
I just think, and if you don't mind me saying so that you could go a little bigger with your comedy.
Eğer alınmazsan, bence biraz daha... kaba olmalısın.
I'm sure you've heard this before, Mr. Driscoll, if you don't mind me saying, but you don't look at all like your photograph.
Bunu daha önce de duyduğunuza eminim, Bay Driscoll söylediğim için bana darılmayın ama fotoğraflarınıza hiç benzemiyorsunuz.
Not like that showboat of a father of yours, if you don't mind me saying.
O gösteriş budalası baban gibi değilsin, söylemimin kusura bakma.
But we connected on a level that... it's just that we have some things in common, and, if you don't mind me saying, i don't think that natalie belongs here.
Ama biz öyle bir bağlandık ki... ortak noktalarımız var, ve eğer bağışlarsanız, bence Natalie buraya ait değil.
And if you don't mind me saying, you could use a little transforming right about now.
Ve eğer söylememe aldırış etmezsen, tam şuanda biraz dönüşüm kullanabilirsin.
If you don't mind me saying so, Mr Davis is a fool.
Eğer söylememe aldırış etmezseniz Bay Davis'in bir ahmak olduğunu söyleyeceğim.
And if you don't mind me saying, it looks like you keep your sexy very, very right.
Bana sorarsan,.. ... seksiliğini çok iyi muhafaza ediyor görünüyorsun.
If you don't mind me saying, Cal, you make a cute little baby.
Söylemeden duramayacağım, Cal, çok tatlı bir bebek oldun.
But when I'm at the bee, and they tell me to spell some little fish from Australia or some weird bacteria on the moon, we're gonna wish we'd done a little bit more rote memorizing and not so much essay reading... if you don't mind me saying.
Ama yarışmada bana Avustralya'dan küçük bir balığın adını, ya da Ay'da bulunan bir bakterinin adını kodlamamı istediklerinde söylediklerime kulak asmış olup bol bol makale okumak yerine birazcık daha ezber yapmış olmayı dileyeceğiz.
Sir, if you don't mind me saying, I think perhaps we have an opportunity here.
Efendim, söylememe izin verirseniz... Sanırım elimize bir fırsat geçti.
If you don't mind me saying, you have the loveliest skin.
Sakıncası yoksa bir şey diyeceğim, cildin çok güzel.
The "ho, ho, ho" could do with some more work, if you don't mind me saying so.
Söylememde mahsur görmezseniz şu sizin'Ho, ho, ho'biraz daha çalışma istiyor sanki.
If you don't mind me saying so, she is turning into a stone cold fox.
.. bu kız tam sinsi bir tilki gibi.
If you don't mind me saying you do not sound like you hail from Kansas.
Kansas'dan geliyormuş gibi bir haliniz yok desem, bana kızar mısınız?
It's very good for a frog, Bar, if you don't mind me saying.
Bu bence çok iyi bir şey Bar.