If you don't mind my saying so traduction Turc
81 traduction parallèle
Don't you want this? No, and if you don't mind my saying so, neither do you.
O bir hediyeydi, çerçeve yaptırdım.
- All day you've been acting... - If you don't mind my saying so... mind your own business.
Rudolph Valentio'dan gelen bir aşk mektubu.
If you don't mind my saying so, Miss Judith it's better if you take charge of the ribbons and leave the handling of the horses to me.
Eğer kusuruma bakmazsanız Bayan Judith... siz kurdelelerle uğraşıp... atlarla ilgilenmeyi bana bıraksanız daha iyi olmaz mı?
If you don't mind my saying so, you ought to get a new baker.
Kusura bakma ama, Yeni bir fırıncı almalısınız.
You're a character, if you don't mind my saying so.
Bunu söylememe kizmayin, bir alemsiniz.
If you don't mind my saying so.
Böyle söylediğim için bağışlayın.
Mr Bradley, if you don't mind my saying so, I think you're a ringer.
Bay Bradley, söylememde bir sakınca görmezseniz, siz tıpatıpsınız.
Well, if you don't mind my saying so... I'm very sorry for you too, Mr. Amberly.
peki, izin verirseniz... sizin için de üzgünüm, Mr.Amberly.
I'm surprised at you, Father, if you don't mind my saying so.
Kusuruma bakmayın, ama beni şaşırttınız peder.
If you don't mind my saying so, Albert, he's got it all over you.
Kusura bakma ama Albert, sen bu adama rakip olamazsın.
If you don't mind my saying so, that was a pretty stupid thing to do.
Sözümden alınmazsanız, yapılacak aptalca bir şeydi.
If you don't mind my saying, so, sir, you look ever so tired.
Kusura bakmayın ama beyefendi, çok yorgun görünüyorsunuz.
Miss Brown, if you don't mind my saying so, will make a lovely bride.
Bunu söylememi maruz görün, bayan Brown çok hoş bir gelin olacak.
Doesn't that seem a little odd, if you don't mind my saying so?
Umarım bu şekilde konuştuğum... için beni tuhaf karşılamazsın.
Look, it... if you don't mind my saying so...
Sakıncası yoksa size bir şey sormak istiyorum.
Listen, if you don't mind my saying so, you seem a little erratic.
Dinle, biraz düzensiz görünüyorsun.
And about the steam bath, kid... there's one little improvement you can make, if you don't mind my saying so.
Ayrıca buhar banyosuna gelirsek orada güzel bir ilerleme katedebilirsin diye düşünüyorum.
If you don't mind my saying so, sir.
Sözüme aldırmazsanız efendim.
And also of the Chancellor, if you don't mind my saying so.
Belirtmemde bir sakınca yoksa, aynı zamanda şansölyenin de fikri.
If you don't mind my saying so, doctor, why are you so interested in coming back?
Söylememde sakınca yoksa doktor, niye ofise gelmeye bu kadar heveslisiniz?
If you don't mind my saying so, anybody who's susceptible to gout shouldn't be...
Damla hastalığı olanlar kullanmamalı...
And if you don't mind my saying so, sir, she's quite beautiful.
Ve söylememin bir mahsuru yoksa, o oldukça güzel biri.
We're in this plot together, if you don't mind my saying so.
Kusura bakmazsınız bu planın ikimizin olduğunu söylemek isterim.
If you don't mind my saying so, you see, you have a very loud thumb.
Kusura bakmazsanız baş parmağınızın çok ses çıkardığını söylemek isterim.
But if you don't mind my saying so,
Fakat söylememin sakıncası yoksa,
If you don't mind my saying so... I think you're too thin.
Lütfen kusura bakmayın ama bence fazla zayıfsınız.
If you don't mind my saying so, Cullen, I think there's a little too much cash on the floor these days.
Sakıncası yoksa Cullen, kişisel düşüncem bu günlerde, katta çok fazla nakit var.
If you don't mind my saying so, you're a star.
İzninle söyleyeyim, sen bir yıldızsın.
If you don't mind my saying so, your Lordship, The Lord Fauntleroy has won the hearts of the whole village with what he's done.
Söylememe izin verirseniz lordum, Küçük Lort Fountleroy... Bu yaptığıyla bütün köyün hayranlığını kazandı
If you don't mind my saying so...
Öğüt vermeme izin verirseniz...
If you don't mind my saying so there seems little point in leaving the hospital and then coming to sit here like Niobe prior to being turned into stone.
Söylememde sakınca yoksa hastaneden ayrılmanın, sonra da buraya gelip birazdan taşa dönüşecek Niobe gibi oturmanın pek anlamı yok.
You disappoint me, if you don't mind my saying so.
Kusura bakmayın ama, beni hüsrana uğrattınız.
If you don't mind my saying so, that was real dumb.
Söylememe kızmazsın umarım çünkü bu çok salakçaydı.
If you don't mind my saying so, Mrs. Hurst... that fruit punch stain dried real nicely.
İzninizle bir şey söyleyebilir miyim Bayan Hurst? Meyve kokteyli lekesi kuruyunca çok hoş oldu.
If you don't mind my saying so, Mr. Van Rees, these years in the military had made a fine figure of a man out of you.
Söylediklerimi yanlış anlamayın bay Van Rees ama askeriye size yaramış.
If you don't mind my saying so, you're losing some of your elasticity.
Kusura bakmayın ama esnekliğinizi kaybediyorsunuz.
If you don't mind my saying so, I think you have great legs.
Eğer söylememin sakıncası yoksa, mükemmel bacakların olduğunu düşünüyorum.
If you don't mind my saying so.
Benzetmemde sakınca yoktur umarım.
In my view, Mr. Cooper's delusional, if you don't mind my saying so.
Görüşüme göre, Bay Cooper hayal gördü.
- Miss Peters crawling... ... if you don't mind my saying so, it sounds a little like shock.
- Peters, bu şoka benziyor.
Captain, if you don't mind my saying so,..... you're treating her the way you hate to see people treat Teal'c.
Yüzbaşı, benim konuşmamı önemsemiyorsanız,..... ona karşı davranışların, insanların Teal'c'e karşı senin nefret ettiğin davranışlarıyla aynı.
If you don't mind my saying so, Emperor Mollari your attitude towards us is quite improved over the last time.
Bunu söylediğim için kusuruma bakma, İmparator Mollari ama bize karşı davranışın son görüşmemizden beri değişmiş.
If you don't mind my saying so, it suited you.
Eğer sakıncası yoksa, sana çok yakıştığını söylemek isterim.
If you don't mind my saying so, ma'am... they were the best years of my life.
Kusuruma bakmazsanız, hanımefendi, o yıllar hayatımın en iyi yıllarıydı.
But Sir, I got less than 80 men in my company. And if you don't mind me saying so, those Germans don't seem too pleased with you being here.
Ama efendim, yanımda 80'den az asker var ve bunu söylemek istemezdim ama Almanlar burada olmanızdan hoşlanmışa benzemiyor.
And if you don't mind my saying so, a very beautiful house, too.
Ve söylememde sakınca yoksa, çok güzel bir eviniz var.
It was obvious, if you don't mind my saying so.
Söylememin sizin için sakıncası yoksa zaten apaçık ortadaydı.
If you don't mind my saying so.
Böyle söylememin senin için bir mahsuru yoksa tabii.
If you don't mind my saying so, you look gorgeous.
Benim sözlerime önem veriyorsan, bence harika görünüyorsun.
Not a very substantial midday meal, if you don't mind my saying so.
Eğer söyleyeceklerime aldırmazsanız, kayda değere bir gün ortası yemeği değil.
If you don't mind my saying so.
Sözüme aldırmazsan.