English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / If you want to know the truth

If you want to know the truth traduction Turc

105 traduction parallèle
If you want to know the truth, look me in the eyes.
Gerçeği bilmek istiyorsan gözlerimin içine bak.
If you want to know the truth, Ma, I didn't quit.
Gerçeği bilmek isterse, anne, ben terk etmedim.
If you want to know the truth, I am happy.
Gerçeği bilmek istiyorsan... Mutluyum.
If you want to know the truth, it was an experiment.
Gerçeği merak ediyorsan, bu bir deneydi.
We weren't quite ready for you, if you want to know the truth.
Doğrusunu söylemek gerekirse senin için pek hazırlanamadık.
If you want to know the truth, I've always envied Ottavio!
Eğer gerçeği bilmek istersen, Ottavio'ya daima gıpta ettim!
Well, if you want to know the truth... we had no choice but to come to Mortville.
Bak, gerçeği duymak istersen... Bizim Ölüşehir'e gelmekten başka şansımız kalmamıştı.
Most of my stuff hasn't been that great, if you want to know the truth.
Gerçeği bilmek istersen, harika işler yaptığımı söyleyemem.
It's pointless me breathing in and out if you want to know the truth.
Aslına bakarsan Benim hayatta olmam bile anlamsız.
PROBABLY FROM EXERCISING TOO MUCH, IF YOU WANT TO KNOW THE TRUTH.
Doğrusunu isterseniz, herhalde çok spor yapmaktan oluyor.
If you want to know the truth, I was... I loved you.
Gerçek şu ki seni seviyordum.
If you want to know the truth... he stole her from Samuel before the war.
İşin gerçeği, onu Samuel'den savaştan önce çalmıştı.
If you want to know the truth, man, I'd give anything to have Christine back.
Gerçeği bilmek istersen, Christine'in geri dönmesi için her şeyi verirdim.
You're sad, you're weak, and you're... you're shorter, if you want to know the truth.
Zavallı, zayıf birisin... doğrusunu istersen, daha alçaksın.
" If you want to know the truth, please read it.
" Gerçeği bilmek istiyorsan, oku lütfen.
- if you want to know the truth.
- Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsan.
Don't you think? Okay, listen, you know, if you want to know the truth, my mother has this connection with the kid and that card.
Doğruyu bilmek ister misin, annemin çocuklarla arası iyi ve ona o kartı vermek istiyor.
If you want to know the truth, I can't even believe this, but we go to a group.
Doğrusunu istersen ben bile inanamıyorum ama grup terapisine gidiyoruz.
I think you haven't been altogether straightforward with us. If you want to know the truth.
Bize karşı tam anlamıyla dürüst olmadığını düşünüyorum aslına bakarsan.
If you want to know the truth.
Eğer gerçeği bilmek istiyorsan.
It was a rush, if you want to know the truth.
Doğrusunu istersen, heyecanlıydı.
" If you want to know the truth, come to the new mall construction site at sundown.
" Eğer gerçeği bilmek istiyorsan, gün batımında yeni alışveriş merkezi inşaatına gel.
I'm really pissed off at you about all this, if you want to know the truth.
Gerçeği bilmek istersen bütün bu olan bitenlerden zaten kafam bozuk.
If you want to know the truth, you've gotta flip through the pages.
Gerçeği bilmek istiyorsanız, sayfaları çevirmeniz gerek.
And if you want to know the truth, uh... I am jealous.
Doğrusunu duymak istersen, seni kıskandım.
I was crying, if you want to know the truth, and Niobe commiserated with me.
Gerçeği bilmek istiyorsanız, ağlıyordum. Ve Niobe beni teselli ediyordu.
The lying gives me a headache, if you want to know the truth.
Gerçeği bilmek istiyorsan, yalan bana sıkıntı verir.
And if you want to know the truth, frankly, I'd blame her.
Doğrusu şu ki, hepsi onun suçu.
And if you want to know the truth, I wanted to keep a part of him too, just a little bit.
Ama gerçeği söylemek gerekirse bir parçasını da saklamak istedim, sadece ufak bir parçasını.
And if you want to know the truth, if it was Ariel or Bridgette or Marie, I would have done the exact same thing.
Sana gerçeği söyleyeyim, Ariel, Bridgette ya da Marie olsaydı ben de aynı şeyi yapardım.
She looks right through me, if you want to know the truth.
Tam bana bakar, eğer gerçeği istiyorsa
I'm still upset about the whole bagel thing this morning, if you want to know the truth.
- Benden... - AsıIı dursun. Hayır!
It's very difficult. If you want to know the truth.
Çok zor, doğruyu söylemem gerekirse.
if you want to know the truth.
Eğer gerçeği bilmek istiyorsan, başarılı olma ihtimalimiz çok az.
She went crazy, if you want to know the damn truth of it.
Aslına bakarsan, kadın kafayı yedi.
If you want to know the honest truth, it's Stephen Carter I feel sorry for.
Dürüst olmak gerekirse ben asıl Stephen Carter'a üzülüyorum.
I just want to know the truth. Anthony, if you want to do what's right for the squad...
Gerçeği bilmek istiyorum.
Well, Hyacinth Macaws... if you want to know the absolute truth.
Pekâlâ, sümbül papağanları eğer gerçeği bilmek istiyorsan.
If you want to know the honest truth, Doc, you never completely get over a woman you really cared about.
En dürüst doğruyu bilmek isterseniz, Doktor, bir daha asla, onu sevdiğiniz gibi başka bir kadını sevemeyecek olmanızdır.
You know, if you're telling the truth... you want this machine to work.
Eğer, sen doğruyu söylüyorsan bu makinenin çalışmasını istersin.
If you must know the truth, I didn't want to lose a good assistant.
Gerçeği bilmek istiyorsan, harika bir asistanı kaybetmek istemedim.
Remember when I asked you if you'd want to know the truth no matter what?
Hatırlıyor musunuz, ne olursa olsun, gerçeği öğrenmek isteyip istemediğinizi, sormuştum?
Before I go to this idiotic Crash Festival, I want to know everything. And if you don't tell me the truth right now... I'm gonna go to Valenti myself and tell him everything I know.
Bu salak festivale gitmeden önce herşeyi bilmek istiyorum ve eğer bana şimdi doğruyu söylemezsen Valenti'ye gidip bildiğim herşeyi anlatırım.
Well, if you really want to know the truth,
Peki, eğer gerçekten bilmek istiyorsan,
To tell you the truth, kid, I don't know if I want to go anymore.
Gerçeği söylemek gerekirse ufaklık Artık gitmek istediğimden emin değilim.
I want the truth, And if i don't like what i hear, You're going to know it fast.
Gerçeği istiyorum ve duyduklarım hoşuma gitmezse hemen anlamanı sağlayacağım.
Do you want to know if I'm telling the truth?
Analattıklarımın gerçek olduğun bilmek istermisin?
Look, if you really want to know what I've done, I'll tell you, but you better be ready for the truth.
Bak, ne yaptıgımı gerçekten bilmek istiyorsan sana anlatırım, ama gerçege hazır olsan iyi olur.
You want to know if I've had an affair with someone closer to my integer, and I have to tell you the truth or my husband will die.
Rakamıma yakın biriyle ilişkim olup olmadığını bilmek istiyorsun. Sana gerçeği söylemeliyim, yoksa kocam ölecek.
If you want me to know the truth, I'm ready to hear it.
Gerçeği öğrenmemi istiyorsan duymaya hazırım.
We know that. But as the voice of the author, it's very important to decide if you want to be credible, a reliable narrator, somebody that the reader can trust or not, you know, as a truth teller.
Ama yazarın sesi olarak, doğrucu, inanılır, güvenilir bir anlatıcı, okuyucunun güvenip... güvenemeyeceği bir yazar olduğuna... karar vermek çok önemli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]