Imminent traduction Turc
992 traduction parallèle
For perhaps they know that carnage is imminent.
Belki de yakında kan döküleceğini biliyorlardı.
The noblemen who defend Scotland's honour waiting for his imminent downfall
İskoçya'nın onurunu savunan asilzadeler an meselesi olan çöküşünü beklemektedir.
I can only assume that your departure is imminent.
Sanırım gidişin an meselesi.
Your breakdown is imminent.
Çöküşün yakındır.
And these does she apply for warnings and portents and evils imminent, and on her knee hath begged that I will stay at home today.
Bunları uğursuz belirtiler sayıp başıma gelecek var sanıyor. Diz çöküp yalvardı evde kalmam için bugün.
The ship was in imminent danger of foundering.
Çünkü gemi batma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
The Italian government has allied itself to Prussia and the war of liberation is imminent.
İtalya hükümeti kendisini Prusya'ya bağladı ve istiklal savaşının çıkması an meselesi.
I'm disinclined to do this if recovery of the jewelry is imminent. - Is it?
Bu mücevherlerin bulunmaması durumu için geçerli, bulunacak mı?
"In time of imminent crisis and danger." That's the way the general puts it.
"Buhran ve tehlike yaklaşırken." General böyle söylüyor.
Michel Poiccard : arrest imminent.
MICHEL POICCARD : TUTUKLANMAK ÜZERE.
By what right do you dare preach of imminent death of meek resignation to the inevitable?
Sen ne cüretle yakın bir ölümün vaazını verirsin? - Kaçınılmaza uysalca boyun eğmek mi?
She is sure that she is loved and feels a proposal is imminent.
Sevildiğinden emin ve yakında teklif edeceğini hissediyor.
D-Day is imminent.
Çıkartma gününün eli kulağında.
"Marriage in imminent danger of life."
Hem de hayati bir tehlike.
They know the invasion is imminent, but not the place of it.
İstilanın yakın olduğunu biliyorlar, ama yerini değil.
They are the prisoners that reported the imminent revolt.
- Harika fikir! Bunlar yakın zamandaki isyanı bildiren tutsaklar.
'Lmpact imminent.'
- Uyarı çarpışma ihtimali
Other arrests imminent. "
Öteki tutuklamaların da eli kulağında. "
Their use is imminent.
Yakında kullanmasını bekliyoruz.
Planet breakup is imminent, captain.
Gezegendeki bozulma kaçınılmaz, Kaptan.
Russian space shot imminent.
Ruslar uzaya atış yapmak üzere.
Codeword is imminent.
Şifre yollanmak üzere.
Codeword is not - I say again, not - imminent.
Şifre yollanmıyor, tekrarlıyorum şifre yollanmıyor.
Contact imminent.
Temas kaçınılmaz.
Contact imminent.
Yakın temas.
When suddenly faced by the unknown or imminent danger, a human will invariably experience a split second of indecision.
Bilinmeyen veya yakın bir tehlikeyle karşılaştığı zaman insan bir saniyelik bir kararsızlık geçirecektir.
Secondly, the danger is apparently real and imminent.
Sonra, tehlikenin gerçek olduğu ve ciddiyeti anlaşıldı.
The time has come to seal the union of the imminent triumph of the immortal race.
Ölümsüz ırkın pek yakın zaferinin birleşimini mühürleme zamanı geldi.
WAR HYSTERIA IN U.S. CAPITAL A DECISION AGAINST CUBA SEEMS IMMINENT
ABD BAŞKENTİNDE SAVAŞ TELAŞI
It's imminent.
Eli kulağında.
Explosion is imminent.
Patlama, kaçınılmaz.
If it did decide that an attack was imminent colossus would then act immediately for it controls its own weapons and can select and deliver whatever it considers appropriate.
Colossus bir saldırının an meselesi olduğuna karar vermişse derhal harekete geçip silahların kontolünü alacak ve en uygun olduğuna karar verdiği silahı seçip karşılık verecektir.
Sir, as hostilities seem imminent I recommend you telephone Admiral Kimmel in Hawaii.
Efendim, düşman yakın gibi gözüktüğünden Hawaii'deki Amiral Kimmel'e telefon açmayı öneriyorum.
A total Red defeat was imminent.
Kızılların tümden yenilgisi yakındır.
By the imminent arrival of the monsoon storms. Patrice takes up the story.
Durum muson fırtınalarının gelmesiyle daha zorlaştı.
We've also developed a tomato Which can eject itself when an accident is imminent.
Kaza tehlikesinde kendini dışarı fırlatan domates geliştirdik.
In the following day, in 7 of September, when it was emitted an alert one of invasion, imminent invasion, the day was surprising calm.
Ertesi gün 7 eylülde, saldırı alarmı verildi : "Hava saldırısı tehlikesi" O gün her yer oldukça sessizdi.
The victories of Hitler on Holland and France in May of 1940 e the supposedly imminent one defeated Great-Britain, the generals had left sedentos Japanese for more.
Fakat Hitler'in Hollanda ve Fransa zaferleri ve İngiltere'nin vaki görünen mağlubiyeti ağızlarını sulandırmaya yetti.
Although to decipher the codes and to know that the war was imminent the Americans did not know where the Japanese would go to attack.
Amerikalılar Japon şifrelerini kırmış, savaşın yakın olduğundan haberdardı. Ancak henüz nereye saldıracaklarını çözememişlerdi.
A military stop particularly impressive, as that reaffirming the confidence of the Russian people, face to all the rumors of an imminent invasion.
Yapılan resmi geçit töreni saldırı söylentileriyle çalkalanan..... Rus kamuoyuna güven aşılamıştı.
Goebbels called correspondents of war Berlin to announce, the imminent fall of Moscow.
Goebbels, Moskova'nın yakında düşeceği haberini vermek üzere Amerikan savaş muhabirlerini Berlin'e çağırdı.
It was determined, as it said, that all were in form for the imminent battle.
Kendisinin de ifade ettiği gibi herkesin yaklaşan savaşa karşı tam anlamıyla hazır olması amacındaydı.
In the following day, 25 of April, Stimson explained the Truman that its vision of the foreign politics, she was dominated for the perspective imminent of an atomic power, e the agreements that could to make with Russia in exchange for the allotment of atomic secrets.
Ertesi gün, 25 Nisan'da, Stimson Truman'a dış politika hakkındaki bakış açısında eli kulağında olduğu görülen nükleer gücün ve Rusların razı olabileceği şartlara karşılık nükleer sırların paylaşımı düşüncesinin egemen olduğunu açıkladı.
A public announcement now that a major earthquake is imminent.
Büyük bir depremin hemen olacağı ile ilgili şimdi yapılacak bir kamu duyurusu.
Quai numéro 5. Départ imminent... du Nord-Express à destination de Moscou via Berlin.
Berlin üzerinden Moskova'ya devam edecek olan Kuzey Ekspresi, 5 no'lu perondan hareket etmek üzeredir.
I want you to give your blessings to our imminent betrothal.
Oysa ben senin hareket etmeni istemiştim nişanımızın öncesinde.
The catastrophe is imminent!
Felaket an meselesi!
A nuclear confrontation seemed imminent.
Nükleer bir karşılaşma kaçınılmazdı.
Notify all ships in the fleet to expect imminent attack from unknown number of Cylons.
Filodaki tüm gemileri belirsiz sayıda olası Cylon saldırısı için uyarın.
It's quite possible that violence is imminent.
Irza geçme hadiseleri her an olabilir efendim.
"Arrest imminent".
Yakında tutuklanacaklar... Bu iyi bari!