Impair traduction Turc
60 traduction parallèle
He sustained various lacerations a concussion, and severe back trauma which will, I'm advised, impair for the rest of his life his ability to walk.
Ciddi yaraları var beyin sarsıntısı, ve hayatının geri kalanında yürüme kabiliyetini bozacak olan ciddi sırt travması.
A noise like that could impair the kids'hearing.
Öyle bir gürültü çocukların kulaklarını zedeleyebilir.
The shock and the horror of what just happened... will surely impair their judgment.
Olanların korkusu ve şoku yargılarını bozar.
Are you taking any drugs... that might impair your judgement in entering this plea?
Bu savunmayı verirken kararınızı etkileyecek bir uyuşturucu aldınız mı?
Diseases seriously impair the proper functioning of human beings.
Hastalıklar insanların düzgün çalışmasına ciddi biçimde zarar verir.
Alcohol may impair performance in critical situations.
kritik durumlarda gerçekleştirilmesi gereken performansı etkiler.
And did you find her to be suffering from any illness that would impair her normal functioning?
Onda, normal fonksiyonlarını aksaklığa uğratacak herhangi bir rahatsızlık tespit ettiniz mi?
That can impair your judgement.
Karar gücünü etkilemiş olabilir.
Sudden movements, will impair your equilibrium.
Başına aldığın sert darbeler denge merkezini sarsabilir.
Don't let having only one eye impair your vision.
Tek gözünüzün olmaması görüşünüzü bozmamalı.
Carbon dioxide can produce hallucinations, impair judgment.
Karbondioksit halüsinasyon görmeye yol açar ve karar vermeyi zorlaştırır.
That could impair his speech.
Konuşma zorluğu yapar.
Impair your faculties induce all sorts of hallucinations.
Yeteneklerini zayıflatır, her türlü halüsinasyona sebep olur.
It will impair their motor skills!
Bu onları sersemletir!
You impair inflexible Billy Want to takeing my injury amount
sen ve örümcek billie, asamı aldınız.
A broken heart does not impair hearing!
Kalbi kırık biri sağır değildir!
He claims to have and understanding of how alcohol can impair your judgment, and, most of all, he seems like a fair man.
Alkolün yargılan nasıl etkilediğini de gayet iyi biliyor. En önemlisi de adil birine benziyor.
It will impair your night vision.
Gece görüşünüzü bozar.
A degenerative process that's already started to impair your cognitive functions.
Algılarına hasar veren, yıpratıcı bir süreç başlamış.
Carbon monoxide gas would elevate the heart rate and cause coughing and impair neurological functions.
Karbon monoksit kalp hızını yükseltir, öksürüğe neden olur. Ayrıca nörolojik fonksiyonları da bozabilir.
And, what, you're afraid it's gonna impair his vision?
Görmesini zayıflatacağını mı düşünüyorsunuz yani?
What your father is saying, Patrick, is that should you win, this revelation. would impair your ability to govern.
Babanın söylemek istediği şey, Patrick, kendini ifşa etmen idare gücünü azaltacağıdır.
'It doesn't impair eyesight,'and yet people with boss-eye are routinely discriminated against.
Şaşılığın görme üzerinde hiçbir olumsuz etkisi olmamasına rağmen şaşı gözlü insanlar ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar.
Listen, we reserve the right to make this decision, but that said, would running these photos in any way impair the investigation?
Dinle, bu kararı vermek hakkına sahibiz ama yine de soralım, bu fotoğrafları yayınlamamız soruşturmaya bir zarar verir mi?
This can impair my judgment.
Bu yargılarımı etkileyebilir.
To impair you.
Seni zayıflatmak için.
Okay, was she on any meds that might impair her speech, make her paranoid?
- Ona vesvese verecek... -... bir ilaç kullanıyor muydu?
Not drinking or drugs, because you fear that they will impair your abilities.
İçki ve uyuşturucu da değil çünkü bunların kabiliyetini bozacağından korkuyorsun.
Dr. Pratt, isn't it true that psychiatric medications greatly impair - a person's driving ability?
Dr. Pratt, psikiyatrik ilaçların bir insanın sürüş yeteneğini büyük ölçüde etkilediği doğru mu?
My job is to help people like stewart to overcome the psychological hurdles that impair their desire to lead what we consider to be normal, everyday lives.
Benim işim, günlük hayatta normal insan gibi yaşama arzularına zarar veren psikolojik sorunlarının üstesinden gelmesi için Stewart gibi insanlara yardım etmektir.
- that would slow him down, impair his judgment.
Yavaşlatır, muhakemesine zarar verir. Bak, ben antidepresan kullanıyorum.
Can impair memory, if you...
Hafızayı bozabilir, eğer siz...
- And the muscle relaxants will impair Your judgment and reflexes so no hard labor at all.
Kas gevşetici ilaç muhakeme yeteneğini ve reflekslerini zayıflatacaktır o yüzden çalışmayı düşünme.
- We informed his Lordship that his lack of humility would only impair his prospects of liberty.
- Kont'u, tevazu yoksunluğunun, sadece kendi özgürlük beklentisine zarar vereceği konusunda bilgilendirdik.
A laminar fracture of the sixth cervical vertebra would certainly impair her ability to bludgeon.
6. omurda oluşan çatlak onun ağır bir cisimle vurmasını tamamen imkânsız kılar.
Impair mobility ; or speech.
Yürürken aksamak mı konuşma bozukluğu mu?
I think my emotions will impair my ability to do this mission well.
Duygularımın bu görevi yapmamın önünde engel oluşturacağını düşünüyorum.
"in a sexual relationship with a client should consider " whether this might place his interests in conflict with those " " of the client, or might otherwise impair the solicitor's ability "
Bir avukatın müvekkili ile cinsel ilişkisinin olması... müvekkili ile arasındaki herhangi bir çıkar çatışması durumunda kendi çıkarlarını gözetmiyor olabileceği sorusunu akla getirecektir yahut avukatın ilişkisi sebebiyle müvekkilinin çıkarlarını gereğinden fazla... düşünecek olması mesleği açısından zararlı olabilir. "
"A solicitor who becomes involved in a sexual relationship " with a client should consider whether this places his interests " " in conflict with those of his client or might otherwise impair "
Bir avukatın müvekkili ile cinsel ilişkisinin olması... müvekkili ile arasındaki herhangi bir çıkar çatışması durumunda... kendi çıkarlarını gözetmiyor olabileceği sorusunu akla getirecektir yahut avukatın ilişkisi sebebiyle müvekkilinin çıkarlarını gereğinden fazla. fazla düşünecek olması mesleği açısından zararlı olabilir. "
I told the police that my clients were traumatized by the assault on Karim Ryaz and were denied professional counseling, which could impair them irreparably.
Polise, müvekkillerimin Karin Ryaz'ın saldırısıyla travma geçirdiklerini ve terapi uzmanını reddettiklerini, ki bunun onarılamaz bir zarar vereceğini söyledim.
I'll just over-serve her enough to impair her decision - making ability.
Gidip ona fazladan servis yapayım ki karar verme yargısını zayıflatayım.
I know that is what you think, but narcotics impair your judgment.
Böyle düşündüğünü biliyorum ama uyuşturucu maddeler muhakeme gücüne zarar verir.
Are the two of you so shortsighted that you would allow your distaste of me to impair your ability to run this firm?
İkinizin bu şirketi yönetme kabiliyetimi hor görmenize izin vereceğimi düşünecek kadar basiretsiz misiniz?
7, rouge, impair. ( red odds )
Kırmızı 7.
Now you wouldn't want your association with Mr Madden to... impair your future?
Siz de Bay Madden'la olan yakınlığınızın geleceğinizi kötü etkilemesini istemezsiniz.
It was just enough to impair Petty Officer Adams'motor skills.
Astsubay Adams'ın kas becerisini bozmaya yetecek miktarda vardı.
An injury like this would impair motor skills at the worst.
Bunun gibi yaralar araç sürme yeteneğini etkiler.
That will impair the flavour.
Hayır, lezzeti bozar o biraz.
Ms. Patel, in your opinion, can the amount of alcohol that results in a.06 BAC still be enough to impair someone's judgment...
Bayan Patel, size göre, 0,06 olan alkol miktarı bir kimsenin muhakeme gücünü kaybetmesi için yeterli midir?
Mental Health Week, I, too, was skeptical, but stress can impair the immune system.
Akıl Sağlığı Haftası'nı başlattığında, ben de şüpheliydim, ama stres bağışıklı sistemini zayıflatabilir.
The challenge we face, therefore, those of us who rightly refuse to accept the biological status of our species, is how the debilities and handicaps that impair our existence might be corrected for our heirs.
Karşı karşıya olduğumuz sorun, bu nedenle, türlerimizin biyolojik durumunu kabul etmeyi reddedenler yüzünden zayıflıkların ve engellerin varlığımızı nasıl bozduğunun görülmesi ve gelecek nesillerimiz için düzeltilmesidir.