Impartial traduction Turc
323 traduction parallèle
No, I just wanted to be absolutely impartial.
Hayır, tamamen tarafsız davranmak istedim.
Fanny : I don't consider him an impartial judge.
Tarafsız bir karara varacağını sanmıyorum.
I'm impartial.
Ben adilim.
But there were sufficient circumstances... of an unusual character involved... making it highly important... that all the facts be scrutinized with the utmost care... and in a most impartial manner.
Ancak son derece önemli gerçeklerin özenle, en tarafsız bir şekilde ve dikkatle incelenmesi için sıradışı bir karakter dahil yeterli koşullar vardı.
You swear to truthfully answer all questions... put to you to challenge your competence... as an impartial juror in this proceeding... between New York and Doris Attinger, so help you God?
Doris Attinger'e karşı açılan amme davasında... tarafsız bir jüri üyesi olarak... size sorulacak tüm sorulara... doğru cevap vermeye Tanrı huzurunda yemin eder misiniz?
You swear to truthfully answer all questions... put to you to challenge your competence... as an impartial juror in this proceeding... between New York and Doris Attinger, so help you God?
Doris Attinger'a karşı açılan amme davasında... tarafsız bir jüri üyesi olarak... size sorulacak tüm sorulara... doğru cevap vermeye Tanrı huzurunda yemin eder misiniz?
Don't tell me that judge is impartial.
Bana hakimin taraf tuttuğunu söyleme.
I'm completely impartial.
Ben tamamen tarafsızım.
I'd like to clearly state, Billy, that I'm extremely and utterly impartial... in your dispute with the navy.
Şunu açıkça belirtmek isterim, Billy, Donanmayla olan anlaşmazlığında... tamamen tarafsızım.
I'm impartial.
Ben tarafsızım.
Among the witnesses you have heard Chief Inspector Hearne, who has given his testimony in a fair and impartial manner, as he always does.
Tanıklar arasında Polis Müfettişi Hearne'ün ifadesini dinlediniz. Ki kendisi bu gibi vakıalarda olduğu gibi ifadesini adil ve tarafsız olarak vermiştir.
Is Mr Drummond saying that this expression of an honest emotion will influence the court's impartial administration of the law?
Bay Drummond bu içten coşkunun dışa vurulmasının kanunun uygulanmasında mahkemenin tarafsızlığını etkileyeceğini mi söylemek istiyor?
I further propose that a new expedition consisting of Professor Summerlee and myself together with two impartial and acceptable members of this audience proceed at once to the Amazon to investigate my claim of the existence of a lost world.
Dahasını teklif ediyorum... profesör Summerlee ve kendiminde içinde bulunduğu... ve bu izleyicilerin arasından iki yansız ve kabul edilebilir... kişiyle derhal Amazon'a giderek... iddia ettiğim kayıp bir dünyanın varlığını araştırmak için yeni bir gezi.
- If it wasn't for him, your impartial chief of police would still have the wrong man behind bars.
- Kim olduğu umrumda değil! O olmasaydı sizin adil polis şefiniz, hâlâ içeride yanlış adamı tutuyor olacaktı.
In the name of the people of France, this court after due and impartial deliberation of this case, finds the accused guilty of the crime of which he has been charged, and in accordance with the prescriptions of the law, condemns Arthur Messualt to death by guillotine in full view of the public.
Fransa halkı adına, bu mahkeme davayı tarafsız ve haklı olarak değerlendirdikten sonra sanık işlediği suçtan dolayı suçlu bulunmuştur ve emredilen yasalar gereğince Arthur Messualt'u halkın gözü önünde giyotinle idama mahkûm etmiştir.
'This is an impartial committee.'
Bu komite tarafsızdır.
The Queen says no court in England can be impartial.
Kraliçe İngiltere'deki mahkemenin tarafsız olmadığını söylüyor.
An impartial emotionless machine A paragon of reason.
Tarafsız, duygusuz bir makine bir mantık abidesi.
I'm writing President Hayes a letter asking for an impartial investigation...
Başkan Hayes'ten tarafsιz bir soruşturma talep edeceğim...
Your Honor showed it to her... and led her to say she's no longer impartial.
Sayın Yargıç mektubu ona gösterdi ve artık tarafsız olmadığını söylemesine sebep oldu.
- Come on, the "impartial" decides, not us, I don't really give a shit, you know
- Buna "Tarafsız" karar verir, biz değil. Massa'yı arayın!
Their coverage will be impartial
Çekimler tarafsız yapılacaktır.
But you would cooperate with an impartial investigation, right?
Ama tarafsız bir soruşturmada işbirliği yaparsın, değil mi?
e based on a impartial analysis, on the part of the proper Japanese. The information indicate that they would have fought until the o end.
Bence tarafsız gözle bakıldığında özellikle Japonlar tarafından fanatik bir şekilde savaşacaklarına dair daha fazla kanıt ortaya çıkıyor.
You're supposed to be impartial.
Tarafsız olman gerekir.
It's just that you are not impartial towards me.
Hiç belli etmiyorsun ama.
I'll leave that to your impartial judgment.
Bunu senin tarafsız kararına bırakıyorum.
This way we'll be impartial, not knowing whose bottom we are viewing
Bu tarafsız olmalı, kimin kıçına baktığımız bilinmeden.
I'm Zhao Zhengyi, the impartial person.
Ben adil kişi (!
We're going to receive a fair trial from an impartial jury!
Tarafsız bir jüri tarafından adil olarak yargılanacağız!
Justice must always be impartial.
Adalet, her zaman tarafsız olmalıdır.
The Boer leaders must see in this court-martial... the demonstration of our impartial justice.
Güney Afrikalı liderler bu askeri mahkemede tarafsız adaletimizin bir yansımasını görmeliler.
Okay. Why don't you ask an impartial observer?
Evet, tabii, bir de tarafsız gözlemciye soralım.
That must make it very hard for you to remain impartial.
Bu, tarafsız kalmanı çok zorlaştırıyor olmalı.
"How can, uh... how can I be... impartial without being cold?"
"Duygusuz olmadan tarafsız olabilecek miyim?"
In matters of death, SPECTRE is strictly impartial.
Herhangi bir ölüm olursa, SPECTRE bu olaya kesinlikle kayıtsız kalacaktır.
- We couldn't have a more impartial one.
- Daha tarafsız bir hakem bulamazdık.
NO, SHE'S THE IMPARTIAL JUDGE.
Hayır yapmaz. O tarafsız hakim.
I'll be asking some questions about your backgrounds which may reflect on your ability to sit as fair and impartial jurors.
Adil ve tarafsız birjüri üyesi olup olamayacağınızı anlamak için... sizlere sorular soracağım.
I remind you of your solemn oath to remain impartial, - to weigh the evidence, and independently to render a verdict of your conscience.
Tarafsız olmak için yemin ettiğinizi, sadece delilleri değerlendirip... etki altında kalmadan... vicdanınıza göre kararınızı vermeniz gerektiğini sizlere yine hatırlatırım.
Any reasonably impartial judge is bound to let me off.
Makul ve yansız bir yargılama serbest bırakılmamı sağlayacaktır.
And you conclude that I am impartial?
Bu nedenle de benim tarafsız olduğuma mı hükmettin?
How can I expect a fair and impartial decision?
Adil ve tarafsız bir karar verilmesini nasıl umabilirim?
"Uninterested". Disinterested means impartial.
"İlgilenmiyorum" İlgisizliğin katılımı olamaz.
Having listened carefully to the speakers of both sides... and wishing to be totally impartial...
Her iki tarafın konuşmacılarını dikkatlice dinleyip yansız davrandığımda ekibimin fikrinin savunulacak bir tarafı olmadığını görüyorum.
Sometimes, it's very helpful to talk to... an impartial, understanding adult.
Bazen, tarafsız ve anlayışlı bir yetişkinle... konuşmak çok faydalıdır.
We need an impartial evaluation.
Katılıyorum. Tarafsız değerlendirmeye ihtiyacımız var.
We have to appear to be impartial.
Tarafsız görünmeliyiz.
Likewise, our fair and impartial jury.
Adil ve tarafsız jürimiz de aynı şekilde.
I'm neutral and impartial.
Doğal ve adil.
You bet I'm not impartial! It's been many years now, that along my street I hear footsteps.
Yemin et belli etmediğime.