Impostor traduction Turc
405 traduction parallèle
You are the impostor.
Siz bir sahtekarsınız.
No doubt the fellow is an impostor.
Adam kesin servet avcısının biridir.
That impostor? That toadying ignoramus?
O düzenbaz, dalkavuk cahilden mi?
It's released me from the life of an impostor.
Beni bir sahtekarın hayatını yaşamaktan kurtardı.
But to be a soldier and a coward is to be an impostor... a menace to the men whose lives are in your hands.
Ama bir asker ve korkak olmak, sahtekarlık yaparak... yaşamları size bağlı olan kişilere karşı tehdit oluşturmaktır.
- You mean that a woman of your culture and beauty and money and wealth and money would marry that impostor?
- Evet. - Yani sizin gibi kültürlü bir o kadar güzel ve zengin bir kadın bu sahtekarla mı evlenecek?
I always did think that chap was an impostor.
Her zaman o çatlak herifin hilekar olduğunu düşünmüşümdür.
That man's an impostor.
Bu adam bir sahtekâr!
So clever, that it was they who organised your escape in collaboration with the Godovsky impostor, naturally.
Öyle zekidir ki, doğal olarak Godovsky sahtekarının işbirliğiyle senin kaçışını organize edenler de onlardı.
Our impostor, I'm almost certain, is an amnesia case.
Çok muhtemelen, bizim sahtekar bir amnezi vakası.
Our Dr. Edwardes turns out to be a paranoid impostor.
Bizim Dr. Edwardes, paranoyak bir sahtekarmış meğer.
The search for the impostor has shifted to Manhattan.
Sahtekarı arama çalışmaları, Manhattan'a kaydırıldı.
"Police believe the impostor who escaped from Green Manors " to be the patient who visited the real Dr. Edwardes " in the Cumberland Mountains the day that the noted psychiatrist disappeared.
Polis, Green Manors'tan kaçan sahtekarın, gerçek Dr. Edwardes'ı Cumberland Dağları'nda, kaybolduğu gün ziyaret eden bir hastası olduğunu düşünüyor.
He's an impostor.
Bir sahtekar.
Now I'm certain this fellow's an impostor.
Artık bu adamın bir sahtekar olduğuna eminim.
There you are. The boy's an impostor.
İşte bu kadar, çocuk tam bir sahtekar.
You're trying to tell me the man I saw crowned is an impostor?
Tacı bir sahtekarın taktığını mı söylüyorsun?
I've been an impostor for your sake, I'll not be one for my own.
Senin hatırına bir üçkağıtçı oldum. Kendim için olmayacağım.
In all else I've been an impostor, but not in that.
Her konuda yalan söyleyebilirsin ama bu konuda değil.
Also, an impostor.
ayrıca bir sahtekar.
Impostor!
Sahtekar.
How know you that this is the royal child and not some outrageous impostor?
Onun kraliyet ailesinden mi hilekarlardan mı olup olmadığını nereden biliyorsun?
The impostor.
- Sahtekar olan.
Impostor!
Sahtekar!
- Where'd you find this impostor?
- Bu sahtekari nerede buldunuz?
She thinks he's an impostor or something... someone who only looks like Ira.
Amcasının, Ira'ya benzeyen, onu taklit eden biri olduğunu düşünüyor.
Am I an impostor?
Ben bir sahtekâr mıyım?
Whoever he is, he is an impostor.
O ancak sahtekar olabilir.
Once before I told you I was king and you called me an impostor.
Bir keresinde sana İsrail'in kralı olduğumu söylemiştim ve beni yalancılıkla suçlamıştın.
Impostor!
İkiyüzlü!
- An impostor.
- Sahtekar.
That little girl, Yukiko, is an impostor.
O küçük kız sahtekar.
He tried to use an impostor to deceive Mr. Senzo Kawahara.
Bay Kawahara'yı dolandırmak için çocuğu kullanmış.
You knew Yukiko was an impostor.
Yukiko'nun, böyle bir oyun olduğunu biliyorsunuz.
He's an impostor.
O bir sahtekâr.
I'm an impostor, Eleanor.
Ben bir sahtekârım Eleanor.
That impostor, that Saxon guttersnipe, that mitered hog.
O sahtekarı, o Sakson köprüaltı çocuğunu, taç giymiş o domuzu hala seviyorsun değil mi?
My men are dying because of you, impostor.
Adamlarım senin yüzünden öldü, sahtekar.
The great impostor is not yet out of work.
Büyük sahtekarın işi daha bitmedi.
But then, you're an impostor too.
Ama, sizde bir sahtekarsınız, Bayan Peel.
- He's an impostor.
- O bir sahtekar.
Impostor.
Sahtekar.
- I still think Hinkle's an impostor.
- Ben hala Hinkle'ın numara yaptığını düşünüyorum.
He's an impostor.
Adam bir sahtekar.
We have an impostor aboard.
Gemide bir sahtekar var.
There's an impostor aboard the ship. A man who looks exactly like me and is pretending to be me.
Bana benzeyen ve benim gibi davranan biri.
The impostor may be identified by scratches on his face.
Sahtekar yüzündeki çiziklerden tanınabilir.
Repeat, the impostor may be identified by scratches on his face.
Tekrar ediyorum, sahtekar yüzündeki çiziklerden tanınabilir.
The impostor is not to be injured.
Sahtekar yaralanmamalı. Minimum güç kullanın.
He says the impostor attacked him, called him by name, took his hand phaser.
Sahtekarın saldırdığını söylüyor, ona adıyla hitap etmiş, fazerini almış.
Use minimum force. - Repeat, the impostor
- Kaptan Kirk benim!