Imprint traduction Turc
436 traduction parallèle
Everything that ever walked or crawled on the face of the earth... swum the depths of the ocean... soared through the sky has left its imprint here.
Dünya yüzünde yürüyen ya da emekleyen okyanusların derinliklerinden yüzüp gelen gökyüzünde uçup gölgesi buraya düşen her şey burada.
We need an imprint of the lock.
Kilidin bir kalıbını bulmalıyız.
The imprint of the lock.
Kilidin kalıbı.
You see the imprint?
İzi görüyor musunuz?
It has patterned itself after every dictator who has ever planted the ripping imprint of a boot on the pages of history since the beginning of time.
Zamanın başlangıcından bu yana tüm diktatörlerin tarihin sayfalarına bastıkları damgadan modellenmiş bir olgu.
The imprint... of what they'd scribbled on the page above.
Bir kağıdın üstüne karaladıkları... yazının bir görüntüsü.
Here's the imprint of the living room key.
Oturma odasının anahtarının kopyası.
So. This imprint is the only thing that will be registered electronically by this equipment.
Şimdi, tek yapmamız gereken, bu mührü cihazımız tarafından elektronik olarak kayıt altına almak.
This imprint here.
- Burda bir iz var.
From the size of that imprint, the depth of it I'd say it was... Weighed maybe 100, 150 pounds.
Bu boyda, bu derinlikte 100-150 kilo olduğunu söyleyebilirim.
And down there, the imprint of the ladder in the flower bed... and the size 28 boots, or whatever the hell it was he was wearing.
İçeri girmek için kestiği cam parçasını görebiliyorsunuz. Hemen aşağıda, çiçek tarhında merdivenin 28 numara ayakkabılarının ya da her ne zıkkım giyiyorsa izleri var.
But its imprint has not faded in the library of this brain.
Ama izleri silinmedi ve beyin arşivimde kaldı.
We will leave an imprint of color and intrigue here.
"Buraya rengin ahengini bırakacağız. Herkese oyun oynayacağız."
We will leave an imprint here.
Buradan iz bırakarak ayrılacağız. "
I'd wake up in the morning and have its imprint in my palm.
Sabah uyandığımda avucumda izi çıkmış olurdu.
On your wrist is the imprint where a watch used to be. I didn't steal it.
Bileğinizin üzerindeki şey bir kol saat olmak için kullanılan damga.
And finally, on your wrist is the imprint where a watch used to be.
Ve son olarak, bileğinizin üzerindeki şey bir kol saati olmak için kullanılan damga.
I only left my imprint on the soul that helped me.
Ben sadece bana yardımcı
The Korean is the most perfect creature... ever to sanctify the earth with the imprint of his foot.
Korece en mükemmel dildir ve.. Dünyayı kutsallaştırmak onun güzelliğiyle mümkün olabilir.
Blond hair, strong, size 12 shoe imprint.
Sarışın, kuvvetli, 44 numara ayakkabı izi.
Your conscious, of course, I've managed to obtain a clear imprint of his foot.
Şüphesiz, bu konuya,... senin fikirlerinle açıklık getirmeyi başarmış olacağım.
The bigger the man, the deeper his imprint.
İnsan ne kadar büyük olursa bıraktığı iz de o kadar derin olur.
- Imprint on their psyche. - I've done that.
- Ruhlarına kazımak gerek.
Data would have left a trace imprint?
Data aşağı ışınlanırken bir kopya damgası bırakmış mı?
Well, he believes what he says and there is no trace imprint for Dr. Quaice.
Söylediği şeye inanıyor gözüküyordu. Ayrıca Dr. Quaice kimlik izini de bulamadık.
[Sighs ] NOW, DOES IT FEEL THE IMPRINT WHEN IT GETS STAMPED, MAYBE, [ Sniffs] THEN TURNS THE IMPRINT INTO...
Belki damgalandığı zaman baskıyı hissediyordur...
Through the information network this computer is linked with Hardac can imprint himself on every computer on Earth.
Bilgi ağı aracılığıyla bu bilgisayara bağlanınca Hardac dünyadaki tüm bilgisayarlara hükmedebilecek.
Until I reach final bonding, when I imprint upon myself the requirements of one man. To serve as his perfect partner in life.
Son noktaya ulaşana kadar kendimi erkeğimin ihtiyaçlarına göre adamalıyım ki hayatına mükemmel bir eş olarak hizmet edebileyim.
My ability to imprint on a mate lasts a matter of hours after the completion of the Finiis'ral.
Finiis'ral safhasından sonra, eşimde etki bırakabilme yeteneğimin gitmesi sadece saatler meselesi.
What I have sensed is more like an imprint.
Hissettiğim daha çok bir damga gibi.
The laser will imprint your registration number on your brain tissue.
Parmak izi, ses izi ve retina değiştirilebilir.
They imprint on the first creature they come in contact with. That's it.
Temas ettikleri ilk canlıyla aralarında bir bağ oluşuyor.
And look at that massive hand imprint.
Şu koca el izine baksana.
We found a way to imprint information in your neurosynaptic patterns.
Zihnine nörosinaptik örnekleri işlemenin bir yolunu bulduk.
Whoa! He'll have an imprint of a puck in his palm... after that one! Glove save by Seggi.
Seggi topu kurtarıyor!
She may not have her footprints in cement but she definitely left her imprint on the world.
Betonda ayak izleri olmayabilir... ama dünyaya izlerini bıraktığı kesin.
Dad, the imprint of the W and the O are still there.
Baba, Kadın'ın K si ve A'sının hala izi duruyor camda.
Their imprint is always there.
Onların baskısı hep vardır.
You know, I still have the imprint of the Dodge logo on my back.
Biliyor musun, hala arkamda Dodge logosunun izi var.
The imprint's been made.
Etkilendim bir kere.
On my cheek but it left its imprint on my heart.
Suratıma vurmuştu ama kırılan kalbimdi.
Perhaps as sleep returns Katharine to her time before, in times of joy, and in this way we might discover... the imprint of the steps to madness.
Belki Katharine uykuda o zamanlarına dönerse, neşeli zamanlarına, ve bu yolla deliliğin... basamaklarını keşfedebiliriz.
No, sir. Just an imprint of his credit card.
Hayır efendim, sadece kredi kartı detayları.
Please provide a dermal imprint for FCA records.
Lütfen FCA kayıtlarını onayla.
Place your imprint on the legal waivers and deposit your admission fee in the box by the door.
Lütfen yasal feragatnamenizi onaylayıp kapının yanındaki kutuya giriş ücretini atın.
Then imprint this and take off those clothes.
Öyleyse bunu onaylayıp elbiseni çıkar.
But if you don't imprint this confession, you'll be sold into servitude and I'll be forced to make restitution.
Fakat bir başka gerçekte bu itirafa onay vermezsen,... sen sözleşmeli köle olarak satılırsın ben de zararı karşılamak zorunda kalırım.
For our family's reputation, for your sons'financial future, please imprint the confession.
Ailemizin itibarı için, çocuklarının mali geleceği için,... lütfen itirafı onayla.
It would mean a lot to Quark if you imprint that confession.
Moogie, o itirafı onaylaman Quark için gerçekten çok önemli.
If I imprint that confession, I'll be admitting that what I did was wrong.
Anlamıyor musun? İtirafı onaylarsam yaptığımın yanlış olduğunu kabul etmiş olurum.
- You'll imprint the confession?
İtirafnameyi onaylayacak mısın?