English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / In italian

In italian traduction Turc

1,034 traduction parallèle
- Yes Sir! - In Italian, possibly.
Mümkünse İtalyanca olsun.
Careful, in Italian, he understands everything.
Dikkatli ol, İtalyanca konuş. Her şeyi anlayacak.
[Shouting In Italian] Arrestate-lo.
- Tutuklayın.
In Italian hospitals nuns take care of the patients.
İtalyan hastanelerinde hastalarla rahibeler ilgilenir.
How do you say "strange" in Italian?
"garip" İtalyancada nasıl söylenir?
[SPEAKS IN ITALIAN] - How about mare?
- Peki ya mare?
[SPEAKS IN ITALIAN] This place is full of such places.
Burası öyle yerlerle dolu.
[SPEAKS IN ITALIAN] Welcome to Soriano.
Soriano'ya hoş geldiniz.
Il Duce in Italian means the Leader, the Fuehrer )... So, as to self-promotion.
Duce, Führer demek
Well, they were dressed in Italian uniforms, see?
- İtalyan üniforması giyiyorlardı.
They serve it four times a day in Italian prisons.
İtalyan hapislerinde günde dört kez makarna yenir.
That would be the finest moment in Italian history.
İtalyan tarihindeki en güzel an olacak.
In Italian :
( İtalyanca )
Do you know, Carlo, that today you are the only Italian nobleman in the Scala?
Biliyor musun, Carlo? ... Bugün Scala Operasındaki tek İtalyan asilzadesi sensin!
An Italian actress needs a stuntman to take a bubble bath for her in her next picture.
Bir İtalyan aktristine bir dublör gerekiyor gelecek filminde onun yerine bir köpüklü banyo yapması için.
And your Italian gentleman had a hand in it.
Sizin İtalyan beyefendinin de bunda marifeti var.
The Italian in the infantry, the Roman in the orderly office.
İtalyanlar piyade eri, Romalılar hizmet eri.
From tomorrow you will have a seat in the Palermo Parliament, representing the most Italian party that ever existed.
Yarından itibaren daha çok İtalyan partilerinin, temsil edildiği Palermo Meclisi'nde bir koltuğun olacak.
The Judge has asked me to inform this court... that since one of the principals in this case... is a foreign national who does not speak or understand the Italian language...
Yargıç, mahkemeye şunu bildirmemi istedi... Bu davadaki taraflardan biri... İtalyanca bilmeyen yabancı uyruklu biri olduğu için... mahkeme beni resmi tercüman olarak tutmuştur.
I will now speak in English, so that my client, a lawyer from America... who wishes to study the methods of Italian jurisprudence... may receive an education.
Şimdi İngilizce konuşacağım, böylece, İtalyan hukuk yöntemlerini... incelemeyi arzu eden müvekkilim, ki kendisi Amerikalı bir avukattır... bu konuda bilgilenebilir.
[Arguing In Italian] English!
İngilizce!
He took me to dinner - an Italian restaurant in one of those basements in New York.
O... o beni yemeğe götürdü. New York'da o eski bodrum katında İtalyan restoranlarından biriydi.
Maybe it's in honor of when Trieste became Italian.
Belki de Trieste'nin İtalyan oluşunun şerefinedir.
Shall we accept the definition given by the venerable Tomaseo in his monumental dictionary of the Italian language :
Saygıdeğer Tomaseo'nun anıtsal İtalyanca sözlüğündeki... tanımlamayı kabul edecek olursak :
In the name of the Italian people...
İtalyan halkı adına...
In the name of the Italian people, the Court of Assize of Viterbo finds :
İtalyan Milleti adına Viterbo Ağır Ceza Mahkemesi'nce gereği düşünüldü :
She's in a ballet company now an Italian company, very good.
Şimdi bir İtalyan bale firmasında. Çok iyi durumda.
The Italian troups of General Gambara making the junction with the army of General Morales,... entered into Tordesillas.
İtalyan Genaral Gambara General Morales'in askerleriyle birleşerek,... Tordesilla'ya girdi.
I work on my Italian, usually in a café.
İtalyancam üzerinde çalışıyorum, genellikle de bir kafede.
Italian cinema is in trouble.
İtalyan sinemasının başı belada.
Seldom in the history of Italian jurisprudence... has a trial created such intense excitement.
İtalyan hukuku tarihinde çok az dava, bu kadar heyecan uyandırmıştır.
We could get an Italian boat in Nice.
Nice'te bir İtalyan botu alabiliriz.
I live at Jungmann's Square, in a house with a newsagent's shop and an Italian ice cream shop opposite.
Ben Jungmann Meydanı'nda, karşısında Roma dondurmacısı altında gazete bayiisi olan bir evde yaşıyorum.
His name was Cesare and he worked in the Italian consulate at Fiume.
İsmi Cesare idi ve Fiume'deki İtalyan Konsolosluğunda çalışıyordu.
You should do like the women in those Italian films.
İtalyan filmlerindeki kadınlar gibi yapmalısın.
[SPEAKS IN ITALIAN] Not bad news, I trust.
Kötü haber değildir umarım.
In computer seven and eight we combined Miss Caroline Meredith, who is American, hunter no. 14332, with Mr. Marcello Poletti, who is Italian, victim no. 148 79.
Bilgisayar 7 ve 8 olarak Amerika'dan 14332 numaralı avcı Bayan Caroline Meredith ile İtalya'dan 14879 numaralı kurban Bay Marcello Poletti'yi eşleştirdik.
He's typical Italian, he likes to stay in the sun, like a cat.
Tipik İtalyan erkeği işte, kediler gibi güneşte durmayı severler.
It is probably Victor Immanuel, the Italian king. Mussolini despised him for being short, and in general disliked and envied.
Mussolini onu küçük boyundan dolayı oldukça aşağılıyor ama aynı zamanda kıskanıyor, nefret ediyor.
I have family in the Italian part of town. They make good spaghetti.
Şehrin İtalyanlar'a ait kısmında ailem var.İyi spagetti yaparlar.
Charlie Baker said there's no Federico Fabrizi in the Italian Director's Guild.
Charlie Baker, İtalyan Yönetmenler Birliği'nde Federico Fabrizi diye biri olmadığını söyledi.
I wanna see you in a fastback Mustang, Italian silk suits a decent apartment, a go-go baby all the way.
Seni Mustang'lerin içinde, İtalyan takım elbiseleriyle, şık bir apartman dairesinde ve güzel kadınlarla görmek istiyorum.
A silver Italian cup I bought in Leicester, for 100 shillings.
Leicester'da 100 şiline aldığım İtalyan gümüşünden bir kupa.
- In Italian uniforms?
- Evet.
You've just been shot at close range by the greatest marksman in the Italian army!
Az önce İtalyan ordusunun en keskin nişancısı tarafından yakın mesafeden vuruldun.
And the flowers kept on falling on his bare legs on his chest covered in blood, on his blond head and the little Lombardian soldier sleeping there in the grass, wrapped in the Italian flag happy to have given his life for his homeland.
Ve çiçekler düşmeye devam etti onun çıplak ayakları üzerine kan içindeki göğsüne, sarışın kafasına ve küçük Lombardia'lı asker orada uyuyor İtalyan bayrağına sarılmış, çimenler içinde yaşamını vatanı için vermekten memnun.
They're the Italian actors in the coproduction.
Yapımda çalışan İtalyan aktörlermiş.
To get this money, the Hagars have invited a group of millionaires to spend the weekend on the estate in Montaigne on the French / Italian border.
Hagar, bu parayı almak için bir grup milyoneri Fransa-İtalya sınırındaki Montaigne'de haftasonlarını geçirmeye davet etti.
He was an instrument-maker in Vienna, educated in the Italian school.
İtalyan okulunda eğitim görmüş bir enstrüman yapımcısıydı Viyana'da.
An Italian count who died in a Maserati with one of his mistresses.
Maserati'sinde metresiyle ölen bir İtalyan kontuyla.
And in Palermo, sir, ten thousand gallons of the finest Italian olive oil.
Ve Palermo'da, 37500 litre en iyisinden İtalyan zeytinyağı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]