In self traduction Turc
2,753 traduction parallèle
And yes, he will also train you in self-defense.
Ve evet, sana kendini savunmayı öğretecek.
Killing animals in self-defence, I get it.
Ya insanlar?
self-maximizing choice and the only thing that they are interested in self-maximizing is money or commodities.
... kendini en yükseğe çıkaracak tercihler yapmaktır. Bu tercihler için ilgilenilecek tek şey ise,... para ya da ürün olmalıdır.
Susannah, you acted in self-defence.
Kendini savunmuşsun.
I prefer wallowing in self-pity to being crushed by a corrupt and criminal justice system.
Izdırap içinde yuvarlanmayı bozuk ve kanun karşıtı bir adalet sistemi tarafından ezilmeye tercih ediyorum.
Until you shot him in self-defense.
Sen de onu nefsi müdafaa gerekçesiyle vurdun.
You need to pull yourself together and stop wallowing in self-pity.
Kendine gel ve kendine acimayi birak.
Let me rephrase. You have to decide if you're gonna buck up, get out of bed, and do your job, or if you're gonna wallow in self-pity.
Zamanını biraz hareketlenip işini yaparak mı yoksa kendine acıyarak mı geçireceğine karar vermen lazım.
I'm waiting for ballistics to confirm her story that she killed Jaden in self-defense.
Jaden'ı, kendini savunmak için öldürdüğünü kanıtlamak için balistik raporu bekliyorum.
You've been racking up bar tabs, keeping the strippers of Honolulu in self-tanner and tattoos.
Bar adisyonlarının tozunu attırıp Honolulu striptizcilerin bronzlaştırıcı krem ve dövmelerinin sponsoru oluyormuşsun.
To be a successful racer, you have to have a strong sense of self-preservation and an overweening confidence in your own ability.
Başarılı bir yarışçı olmak için, güçlü bir kendini savunma sezisine sahip olmak ve yeteneğine sonsuz bir güven duymak şarttır.
So, the Doctor, in the future, knowing he's going to die, recruits his younger self and all of us to... to what, exactly?
O zaman gelecekteki Doktor, öleceğini biliyordu peki, kendi gençliğini ve bizi ne yapmak için çağırdı?
You know Dave's got no self-control.
Dave'in kendini kontrol edemediğini biliyorsun.
I could neveplease stay in publyour control freak self.
Lütfen içindeki manyağa hakim ol.
I learned to use them in class self-defense. They work.
Ben alayım, nasıl kullanılır biliyorum
I'm back in my pretty self.
Kendi güzel halime döndüm.
In the'70s and'80s, these conditions were relatively self-limiting by the lack of media.
70'li ve 80'li yıllarda medya azlığından kişiyle sınırlı kalıyordu.
In fact, I can't believe the guy got published coining a term that self-evident.
Aslında o adamın, yayınladığı şeyde uydurduğu şeylere inanamıyorum bile.
Because when Ben and I had... sexual intercourse and he then promptly decided he did not want to have an adult relationship with me, it serious damaged my self-image and left me with residual self-esteem issues which manifest themselves in my daily life.
Çünkü Ben ve ben cinsel ilişkide bulunduktan sonra Ben, benimle yetişkinlere özgü bir ilişki içerisinde bulunmak istemediğine karar verdi. Bu da benim kendime güvenimi sarstı ve günlük hayatımda sürekli karşıma çıkan sorunlara yol açtı.
People would call you a self-absorbed, washed-up'roid freak with a hole in his swing the size of Chicago.
İnsanlar sana kendini sömüren kolunda Chicago büyüklüğünde bir delik olan hap manyağı dediklerinde.
Do I look self-employed in this uniform?
Bu üniformanın içinde serbest meslek sahibi gibi mi duruyorum?
So you'll come to dinner with us tomorrow, be your amazing self, and just shove it in that dumb hooch's face.
Yani yarın bizimle yemeğe geleceksin, kendin olacaksın, ben de tüm bunları aptal karının gözüne sokacağım.
It doesn't, except in the exchange to self-maximize.
Kendini en yükseğe çıkarma münasebeti haricinde yok ki.
The fact is, politics is a business - no different than any other in a market system and they care about their self-interest before anything else.
Aslında, politika pazar sistemi içinde diğerlerinden farklı olmayan ticari bir iştir ve her şeyden önce kendi çıkarlarını gözetirler.
Her lack of empathy and delusions of grandeur result in an inflated sense of self-importance.
Onun empati eksikliği, üstün görme sonucu aldanmaları ve şişirilmiş kibirli duyguları var.
In a stunningly self-congratulatory moment, he diagnosed himself as having a super-brain.
Şaşırtıcı bir şekilde kendini över gibi süper bir beyne sahip olmakla kendini tanımladı.
The doctrine of right to self-help allows corrective measures to be taken by private citizens in order to redress gross injustices.
Kişisel yardım hakkı ilkesi, her vatandaşın yaşadığı adaletsizliğe çare olarak önlem almasını saklı tutar.
But Hope was so close to a breakthrough in emotional conditioning where she'd be comfortable with self-soothing.
Ama Umut kendi kendini dinginleştirmeye giden yolda büyük bir atılım yapmak üzereydi.
In my past, I saw my future self refuse to help you.
Geçmişimde, gelecek benliğimin, sana yardım etmeyi reddettiğini gördüm.
How much far you are from your self in fact you are close to your self, that much.
Kendinden ne kadar uzaksan aslında kendine o kadar yakınsın.
It'll be a noble self-sacrifice, and quite in the Roman tradition.
Bu, kutsal bir özveri olacak ve Roma geleneğinde çoktur.
Why does the loss of her result in the loss of your confidence and self-control?
Onu kaybetmek neden kendinize güveninizi ve kontrolünüzü kaybetmenize neden oldu?
If my self-educated guess is correct, the diagram should be in the next room.
Eğer bilgilerimde yanılmıyorsam, plan yandaki odada olmalı.
So she took me to this trendy clothing store and tried to get me to buy some ridiculous clothes that no self-respecting man over the age of 20 would be caught dead in.
Ve beni trend bi kıyafet mağazasına götürüp saçma kıyafetler aldırmayı denedi. Onlar kendine saygısı olmayan 20 + yaş içindi
And when the self-doubt crept in, I knew I was in trouble.
Ve ne zaman kendimden kusku duymaya basladim, anladim ki basim belada.
It's found in pretty much every self-help book- -
Neredeyse her kişisel gelişim kitabında var,
Stewey, I was reading my book and it says that we are stuck in what is called a self-destructive cycle.
Stewey, okuduğum kitapta diyordu ki ; içinde olduğumuz bu durum "kendini yok eden döngü" olarak adlandırılıyor.
Remember when I told you about being stuck in a self-destructive cycle?
Kendini yok etme döngüsüne sıkışmakla ilgili anlattıklarımı hatırlıyor musun?
We found you vain, self-centered, and completely uninterested in the person you were talking to.
Sizi, kibirli kendini düşünen, ve konuştuğu kişiyi tamamen umursamayan biri olarak bulduk.
Get your perverted self in that sanctuary.
O azgın egonu al da yürü hadi sahneye.
And you? - I dont like sitting in the former mental hospital by my self
- Eski tımarhanede tek başıma oturmayı sevmiyorum.
like i'm in the water my self all the time, like i'm sinking say that then
Sanki suyun içinde olan hep benmişim ve batıyormuşum gibi hissediyorum. Öyle de o zaman.
Jed, you're the only one who can help her you want me to put my self in risk for someone like that?
Jed, ona sadece sen yardım edebilirsin. Öyle biri için kendimi riske atmamı mı istiyorsun? Doğru şeyi yapmasını sağlayabiliriz.
if he's freed, and i see him on the street i think i would kill him my self i want him to stay in prison forever
Serbest bırakılırsa ve onu dışarıda görürsem sanırım onu kendim öldürürüm.
At every step of the way, it was in their rational self-interest to not resist.
Yolun her adımında, direnmemek onların akılcı kişisel çıkarlarıydı.
You can't beat a bit of low self-esteem in the sack.
Yatakta özgüven eksikliği hissedersin biraz.
The great thing about the Rolls-Royce is, it has self-levelling rear suspension, so when the boot is shut you won't know from the way it's riding that there is a body in there.
Rolls-Royce'un en iyi yanı da kendini ayarlayan arka süspansiyonu olması. Kapağı kapatınca dışarıdan içinde ceset olduğu anlaşılmaz.
This is used to self-defense of friends in Tokyo to do the insurance investigators easy to run into some dangerous things the time has been carry out
Tedbir amaçlı taşıyorum. Tokyo'da sigorta araştırmacısı olarak çalışıyorsan neyle karşılaşacağın hiç belli olmaz. Bu yüzden ne zaman dışarı çıksam yanıma alırım.
In the lower courts, we produced unchallenged experts who testified that segregation destroys the self-respect of negro children and stamps them with a badge of inferiority.
Alt mahkemelerde, ayrımcılığın siyah çocuklarda kendine saygıyı yok ettiğini ve aşağılık duygusuna kapılmalarına sebep olduğunu konusunda uzman kişiler aracılığıyla teyit etmiş bulunmaktayız.
I've lost two things in the last few years- - one of them is my self-respect, the other is my modesty.
Son birkaç yılda 2 şeyimi kaybettim : Kendime olan saygımı ve iffetimi.
In there is everything you need to make a self-igniting Molotov cocktail.
Orada, kendiliğinden tutuşan bir Molotof kokteyli yapmak için her şey mevcut.
self 1323
selfie 24
selfish 202
selfridge 69
selfishly 18
selfless 16
in seattle 24
in secret 54
in september 42
in second place 30
selfie 24
selfish 202
selfridge 69
selfishly 18
selfless 16
in seattle 24
in secret 54
in september 42
in second place 30