Incarceration traduction Turc
301 traduction parallèle
But not the number nor the length of your periods of incarceration.
Ama hapse girme sayınızı ve sürelerini bilmiyor.
There isn't anything comic about a pair of panties which figure in the violent death of one man and the possible incarceration of another.
Bir adamın vahşice öldürülmesine neden olmuş... bir diğerinin de bir ihtimal hapse atılmasına neden olacak... bir donun komik bir tarafı yok.
He escaped incarceration... 2002.
2002'de... göz altından kaçmış.
He's now talking about the same things about his rehabilitation from his incarceration up to a given point.
Rehabilitasyonu hakkında şimdi yine aynı şeyleri söylüyor, mahkumluğundan bulunduğu noktaya.
His long incarceration has emptied his strength and he wishes to rest.
Uzun süre zindanda kalması sonucunda gücünü yitirdi ve... ... dinlenmek istiyor.
What's incarceration?
Zindanda kalmak da ne demek?
A man who prescribes eternal incarceration for a woman... Simply because she was seduced, Made pregnant and delivered of a child ;
Bir kadın sadece aldatılmış, hamile kalmış ve çocuk doğurmuş olmasına rağmen sonsuza kadar hapsetmiş ve kurbanlarını antik ritüellere göre doğrayan bir adam.
He's spent over 21 years in incarceration and has become a different person.
Hapiste 21 yıldan fazla geçirdi ve artık farklı biri oldu.
I don't know how you come down on the incarceration question, whether it's for rehabilitation or revenge, but I was beginning to think revenge is the only argument makes any sense.
Hapsetme sorununa nasıl yaklaşırsınız bilmem rehabilitasyon olarak mı yoksa intikam olarak mı? Ben, intikamın anlamlı tek görüş olduğunu düşünmeye başlıyordum.
When did you get out from your incarceration?
- Hapisten ne zaman çıktın sen?
Screw up, and you'll be sent back to prison for the remainder of your incarceration.
Ama işi batırırsanız, hapse geri döner ve ömrünüzün sonuna kadar orada kalırsınız.
In the three years since my client's incarceration...
Müvekkilimin üç yıllık hükümlülüğü süresince...
In the three years... since Michael Bosworth's incarceration... he's completed the Johns Hopkins creative writing workshop.
Michael Bosworth'un hükümlülük süresinin üç yılı içerisinde John Hopkins'in yaratıcı yazarlık eğitimini bitirdi.
Cryogenic incarceration saves an estimated $ 1.5 billion per year, while solving the problem of prison overcrowding and cruel conditions.
Kriyojenik hapisler, cezaevlerinin zor şartlarını ve aşırı dolmasını çözerken,... tahmini olarak yılda $ 1.5 milyar kazanç sağlıyor.
Things like incarceration, cavity search, death by electrocution.
Mesela "hapishane", "vücut araması", "elektrikli sandalye",
I urge you to use those six days to get your personal affairs in order in anticipation of incarceration.
Sizden bu 6 günü kişisel işlerinizi düzenlemek için kullanmanızı istiyorum içeri girmeden önce kendinizi hazırlayın.
In anticipation of incarceration.
İçeri girmeden önce kendinizi hazırlayın.
"In anticipation of incarceration."
"İçeri girmeden önce kendinizi hazırlayın."
Anyway, they arranged for me... to get an early release from my unfortunate incarceration... and I began to perform a variety of services.
Neyse, sonuç olarak benim o berbat yerden erken çıkmama yardım ettiler. Değişik bölümlerde görev yapmaya başladım.
Your Honor, Mr. Brigante is understandably excited having been vindicated after five years of incarceration.
Sayın hakim, Bay Brigante'nin heyecanını mazur görün. Ne de olsa beş yıl içeride kaldıktan sonra beraat etti.
I think after five years of unjust incarceration it is reasonable to request Mr. Brigante be indulged his right to speak.
Beş yılını haksız yere hapiste geçirdikten sonra... Bay Brigante'ye konuşma hakkının verilmesini talep etmek makuldür.
If I did not fear incarceration, I would terminate your life functions by applying pressure to your blunt skull to cause its collapse!
Beni bir yere kapatacaklarından korkuyor olmasam, yassı kafana basınç uygulayarak yaşamsal işlevlerine son verirdim!
The post-shameful - incarceration era.
- Ah. "Şimdi." "The post shameful incarceration era"
The post shameful incarceration era.
"The post shameful incarceration era"
Any incarceration could pose a serious health risk.
Tutuklu kalmaları sağlıklarını ciddi ölçüde tehlikeye atabilir.
Incarceration hasn't worked as a deterrent.
Hapis cezaları beklendiği gibi işe yaramadı.
In the era of the gangster it was opened more for the publicity value than the incarceration.
Gangsterlerin muhitinde hapsetmekten çok kamu değerleri için açılmıştı.
"For three years now, they've learned the bloody lesson that It leads to Incarceration and death."
" Üç yıldır, tutuklamalara ve ölümlere yol açan kanlı derslerini öğrendiler.
I've taken the opportunity provided by my incarceration to meditate... to think.
Ben de hapiste olduğum bu zamanı meditasyon yaparak, düşünerek değerlendiriyorum.
And you have been doing this since my incarceration?
Bunu mahkûm edildiğimden beri mi yapıyorsun?
We punish our offenders by giving them memories of incarceration modeled to fit each offender's personality.
Biz suçlularımızın akıllarına her bir suçlunun kişiliğine uyacak hapishane anıları yerleştirerek cezalandırırız.
Can you show this hearing that you suffer in any manner other than that caused by the conditions of your incarceration?
Hapsedilmenin koşullarından kurtulabilmek için, başka bir şeyler gösterebilir misin?
Beginning with the incarceration of Mickey Cohen... ... Capt. Smith has been assuming control of organized crime in Los Angeles.
Cohen hapise girince Dudley Smith kentteki organize suçun başına geçti.
Our incarceration in this humiliating prison of the body is thus a nullity which is not to disturb the flight of our thoughts.
İnsan vücudu denen bu hapishane bu boşluk bizim özgürlüğümüzü yok edemez.
Before his incarceration, Green worked as a skycap.
Hapse girmeden önce, Green havaalanında taşımacılık yapıyormuş.
Judging from the decay, this woman died nine or ten years ago... predating Green's incarceration.
Çürümeye göre tahmin edersek, bu kadın 9 ya da 10 sene önce ölmüş. Green'in kapatılmasının öncesinde.
Which is all I own after half a life of incarceration.
Ömrümün yarısı hapiste geçti ve elimdeki tek şey bu.
I want you to analyze and interpret all the events... surrounding Derek's incarceration.
Derek'in hapse dusmesine yol acan tum olaylari... incelemeni ve yorumlamani istiyorum.
Incarceration does seem to run in your family.
Sorunlu olmak ailenize özgü birsey.
- Naw, I'm the one who risked incarceration, I get to keep it.
- Yakalanma riskine karşı onu şimdilik saklamalıyım.
During Mr. Turbit's 12-year incarceration at Avenal, did he ever attack a fellow inmate sexually?
Bay Turbit, Avenal'daki 12 yıllık cezası sırasında başka bir mahkûma cinsel saldırıda bulundu mu?
I don't think I could survive this incarceration without them.
Bu esareti sen olmadan atlatamazdım.
Strong defense, alibis, creative alternatives to incarceration.
İyi savunma, mazeretler. Hapsedilmeye karşı yaratıcı seçenekler.
No matter what I do, I have no life beyond court martial, incarceration, execution.
Ben ne yaparsam yapayım askeri mahkemenin, hapsin, idamın ötesinde geleceğim yok.
Weapons of any kind will result in incarceration.
Her tip silah sizi hapse gönderecektir.
Pa'u Zhaan achieved much during her incarceration.
Pa'u Zhaan hapsi süresince çok şey elde etti.
Paroled September'96 cos he was hospitalised for forcible sexual injury during incarceration.
Çünkü hapse götürülürken zorla cinsel yaralanmadan hastaneye yatırılmış.
I heard about your incarceration.
Hapsedildiğini duydum.
Now, three years ago, after seven years of incarceration, you changed your story and confessed to the murder of your son in a fit of insanity, a psychotic break.
- Evet. Ama yedi yıl hapis yattıktan sonra, yani üç yıl önce, ifadenizi değiştirip bir cinnet anında oğlunuzu öldürdüğünüzü itiraf ettiniz.
Judges gave over 1 5,000 man-years of incarceration time based on my cases.
Benim soruşturmalarım sonucunda yargıçlar toplam 15.000 yıl hapis cezası verdi.
After my incarceration, i sold them quite legally to a monsieur godfrey.
Kapatılmamdan sonra, evi yasal olarak Bay Godfrey isminde birine sattım.