Incestuous traduction Turc
112 traduction parallèle
O most wicked speed, to post with such dexterity to incestuous sheets.
Ne kıyasıya bir acele bu. Ne azgın bir atılış bu haram döşeğine.
Ay, that incestuous, that adulterate beast, with traitorous gifts won to his shameful lust the will of my most seeming-virtuous Queen.
Evet, o haram arzulara susamış hayvan, şeytanca hediyelerle, iğrenç emellerle çeldi yüreğini o melek görünüşlü kraliçemin.
Up, sword, and know thou a more dark intent, when he is drunk asleep, or in his rage, or in the incestuous pleasure of his bed, at gaming, swearing, or about some act that has no relish of salvation in it.
Dur kılıcım, daha günahkar bir zamanını bekle. Sarhoş olup sızdığı ya da öfkeden kudurduğu bir anı, haram döşeklerinde zevke daldığı, küfrettiği, kumar oynadığı, su götürmez bir günahı işlediği zamanı bekle.
You, descendant of inbred generations of incestuous mental defectives... -... how dare you call anyone barbarian. - Barbarian!
Zihin özürlü ensest ilişkilerle süregelen kuşakların soyundan olan siz, ne cesaretle bana barbar dersiniz.
He with his treats of suicide, boasts of hereditary taint, incestuous love!
Numaradan intihar girişimleri, doğuştan gelen zayıflıklarıyla övünmeler,.. ... ensest bir aşk!
I had a child by her sister Mary. That, too, is incestuous.
Kız kardeşi Marry'den olma bir çocuğum var.
- It would be incestuous.
- Ensest gibi olurdu! - Kaçamak cevap!
I'm reminded tonight of the... of the farmer who had incestuous relations with both his daughters simultaneously...
Bu akşam aklıma bir fıkra geldi. İki kızıyla aynı anda..... ensest ilişki kuran bir çiftçiyle ilgili bir fıkra.
I became haggard, driven... had shamelessly incestuous dreams about my father.
Öfkelendim, isyan ettim. Babamın hasta olduğunu düşünmeye başlamıştım.
And it's all incestuous and fratricidal.
Ensest ve kardeş katiliyiz.
It's incestuous.
Enseste girer.
What mother? What's incestuous?
Ne annesi?
The union would be incestuous.
Ensest bir evlilik olur.
The union will be incestuous and the gods abominate incest.
Ensest evlilik olur, tanrılar bundan nefret eder.
An incestuous couple.
- Ensest bir çift.
She believes that her father has incestuous desires.
Babasının enseste dayalı arzuları olduğuna inanıyor.
We are an incestuous race.
Ensest bir ırkız.
Hamlet was tormented by his mother's incestuous relationship with his uncle.
Hamlet, annesinin dayısıyla yaşadığı ensest ilişkiden dolayı acı çekiyordu.
"incestuous relationship"! Mason's gonna flip when she reads this.
"Ensest ilişki!" Mason bunu okuyunca çıldıracak.
"incestuous." You're a really smart guy, you know that?
"Ensest." Çok zekisin, biliyor muydun?
There was probably some sick, incestuous relationship going on and It was driving her crazy.
Muhtemelen aralarında ensest bir ilişki vardı ve bu onu delirtiyordu.
Usurped by his uncle and shattered by his mother's incestuous marriage... He loses his reason.
Amcası tarafından gaspedilmiş ve annesinin ensest evliliğiyle yıkılmış aklını kaybeder.
Incestuous...
tacizci...
Ay, that incestuous, that adulterate beast... with witchcraft of his wit, with traitorous gifts... won to his shameful lust... the will of my most seeming-virtuous queen.
Ay, Akrabası ile sevişen o ahlaksız canavar... Zekasını karımı büyülemek için kullanan Şehvetten gözleri dönmüş bu utanmaz...
When he is drunk asleep, or in his rage... or in the incestuous pleasure of his bed... then trip him, that his heels may kick at heaven... and that his soul may be as damned and black as hell, whereto it goes.
O zaman takmalı çelmeyi ki, topukları göğe vursun... Ruhu gideceği cehennem gibi lanetlensin ve kararsın.
Here, thou incestuous, murderous, damned Dane... drink of this potion.
Albunu ahlaksız katil lanetli danimarkalı... İç bakalım bu zehri.
Your husband, you told us carried on an incestuous relationship with one of his children.
Bayan Morgan, eşinizin, bize, çocuklarından biriyle, ensest ilişki kurduğunu söylediniz.
O most wicked speed to post with such dexterity to incestuous sheets.
Ne kıyasıya bir acele bu! Ne azgın bir atılış bu haram döşeğine.
Ay, that incestuous, that adulterate beast with witchcraft of his wit, with traitorous gifts -
Evet, o haram arzulara susamış hayvan sihirbaz oyunlarıyla, şeytanca hediyeleriyle...
When he is drunk asleep or in his rage or in the incestuous pleasure of his bed at game, a-swearing, or about some act that has no relish of salvation in't then trip him, that his heels may kick at heaven and that his soul may be as damned and black as hell whereto it goes.
Sarhoş olup sızdığı ya da öfkeden kudurduğu bir anı haram döşeklerinde zevke daldığı küfür ettiği, kumar oynadığı su götürmez bir günahı işlediği zamanı bekle vur o zaman yere, çamura düşsün kafası! Kapkara, lanetli ruhu cehennemin dibini boylasın.
Here, thou incestuous, murd'rous, damned Dane drink off this potion.
Al bakalım, senin haram döşeklerinin, kanlı katillerin, cehennemlik kralı....... iç bakalım.
If Joey and I got together, it'd be.... It'd be a little incestuous.
Birlikte olsak... bu ensest gibi olurdu.
And Molière, an incestuous libertine, who married his own daughter.
ve Molière, kendi kızıyla evlenen ensest yapan bir ahlaksız.
You, me, Dawson, Pacey, it's a real incestuous little group.
Sen, ben, Dawson, Pacey. Tam bir ensest grubu gibi.
Hey. Ben... this might sound like an incestuous question but you went out with Julie. Where should I take her?
Hey, Ben... bu soru biraz yersiz gelebilir ama Julie'yle çıkmıştın.
So you and your gay incestuous lover killed him.
Yani, senin homo ensest sevgilin onu öldürdü.
You're an incestuous sicko!
İtiraf et, sen sadece kardeşini becermeye çalışan hasta birisin!
That a bastard child sprung from an incestuous bed should triumph over our tireless devotion.
Ensest bir ilişkiden meydana gelmiş piç bir çocuğun bizim sonsuz bağlılığımızı yenmesini.
Here, thou incestuous, murderous damned dane.
Seni gidi fitne-fücur, mel'un katil, mel'un kral!
But we do also speculate... that he's the product of an incestuous home.
Ama ensest bir ilişkiden... doğduğunu da düşünüyoruz.
It's very incestuous.
Çok ensest bir şey.
A. We like to think of ourselves as one big family. One big, incestuous, dysfunctional family, just like home.
Kendimizi büyük bir aile gibi görürüz, bağlı ve birbirinden hiç kopmayan.
You incestuous mother fuckers!
Sizi iğrenç ensest hıyarlar!
04, 00 : 07 : 56 : 04, and keep the child produced by this incestuous union.
Anlatıyorum işte, bana sadece beş dakika ver. " Noah Cross çok güçlüdür. Eski dürüst ortağını öldürüp olaydan paçayı sıyırabilecek biridir.
Trollops who pose for dirty pictures, various incestuous overtones and old, unexplained men.
Pis resimler için poz veren bir fahişe... değişik bir sürü akraba ilişkileri imaları ve yaşlı, neidüğü belirsiz bir adam.
Might get a little incestuous.
Akraba zinasına dönüşebilir olay!
Nothing incestuous as far as we know.
Akraba evliliği bildiğimiz kadarıyla.
There by a most incestuous birth Strange woods spring from the teeming earth
Ensest ilişkiden doğanlar çoğunlukta Bereketli dünyadan garip ağaçlar çıkmakta
Sleeping with you now would just seem incestuous.
Seninle yatmam kardeşimle yatmak gibi bir şey olur.
It can be seen that among young Australian aborigines the foremost object of sexual desire... is incestuous by nature, as represented by the mother or the sister...
Öyle görünüyor ki genç Avustralyalı Aborjinler arasında seks arzusunun en başta gelen objesi anne ya da kız kardeş tarafından temsil edilen ensesttir.
Well, now that we've got your love life straightened out I think it might be time to take a step back and untangle this incestuous web I like to call the "Julie-Caleb union." Let's think about this.
Theresa ile ayrıldık. Madem aşk hayatın yoluna girdi artık bir adım geri gelip "Julie Caleb İttifakı" adını verdiğim şu "ensest ağı" bir dağıtalım derim.