Incommunicado traduction Turc
49 traduction parallèle
Major Baker, arrest this man and hold him incommunicado for a week.
Binbaşı Baker, bu adamı tutuklayıp bir hafta kimseyle görüştürmeyin.
Rode in the back of an Army sedan under guard. Now held incommunicado.
Orduya ait bir aracın arkasında korumalar eşliğinde geri götürülmüş.
Incommunicado, you might add. So that he doesn't tell what he knows.
Tecrit edilip, kimseyle görüştürülmüyor da diyebilirsin.
Incommunicado!
İletişim yok!
I'm convinced we're being held incommunicado.
Mahsustan iletişimin kapatıldığına ikna oldum.
Then she's virtually incommunicado.
O zaman resmen gözetim altında!
But if she's held incommunicado, who knows what they might persuade her to say?
Umalım ki, önce biz buluruz onu. Bu odayı severdim.
Listen, Kitty, until otherwise instructed Mr. Webber'll be incommunicado.
Dinle Kitty, ikinci bir emre kadar Webber iletişim dışı olacak.
They'll be incommunicado for a week. Why do you want me to call Dad?
- Bütün hafta ordalar.Neden babamı aramamı istiyorsun?
We are incommunicado.
İletişimsiz olacağız.
- Incommunicado.
- Kimseyle görüşmeden.
Troops in the street, the triumvirate held incommunicado.
Birlikler sokaklarda, yöneticiler hücre hapsinde.
She's incommunicado.
- Ona ulaşılamıyor.
She's incommunicado.
Ulaşılamıyordu.
But as of right now, he is incommunicado.
Ama şu anda, o iletişim kuramayacak durumda.
- So you're telling me that he can't go anywhere and he's incommunicado? - Right.
Yani onun hem bir yere gidemediğini hem de kimseyle haberleşemediğini mi söylüyorsun?
Incommunicado.
İletişimsizlik.
So you've been incommunicado lately.
Son günlerde kimseyle görüşmüyorsun.
INTERNATIONAL RED CROSS, SWITZERLAND, 1936 My son Luis Carlos Prestes... is still in jail, and incommunicado.
ULUSLARARASI KIZIL HAÇ İSVİÇRE, 1936 Oğlum, Luis Carlos Prestes hala hapiste, hücre hapsinde.
I am a victim of those who keep him incommunicado.
Ben, oğlumu bir hücrede tutanların kurbanıyım.
- Well, if it isn't Mr. Incommunicado. - Lorelai.
- İşte haberleşmeyen adam.
He is in protective custody, incommunicado.
Koruma amaçlı olarak gözaltında. Kimseyle görüştürülmüyor.
Monica's been incommunicado for 24 hours.
Monica'dan 24 saattir haber alınamıyor.
I am unreachable. I am incommunicado, capisce?
Incommunicado, capisce?
Sort of incommunicado with the rest of the world. Which is why I'm glad you're here.
Dünyanın diğer yerleriyle iletişimi kesilmiş durumda bu yüzden burada olduğuna seviniyorum.
My Lord Hussey, as you well know, the King is incommunicado...
Lord Hussey, bildiğiniz üzere, Kral kimseyle görüşmüyor.
You were incommunicado during this emergency situation?
Acil durum esnasında size ulaşamadık.
You know he's incommunicado?
Telefonlara çıkmadığını bilmiyor musun?
People, we are locked the fuck up and incommunicado.
Millet, kimseyle haberleşemeyecek şekilde hapsedildik.
- You go completely incommunicado.
Sana ulaşamıyoruz.
T.K. never showed up for practice, and now he's incommunicado.
TK antrenmana gelmedi. Şimdi tamamen kayboldu.
Goat Man's been incommunicado.
Keçi Adam kimseyle görüştürülmüyor.
Yes, apart from being incommunicado
İletişim sorunu hariç, evet.
Paul Clark is incommunicado.
Paul Clark hiç kimse ile görüşmüyor.
Incommunicado.
Çekmiyor. Çok güzel.
I think we need to be incommunicado.
Sanırım iletişimin kesik olması gerekiyor.
He's being held incommunicado.
Hücre hapsinde tutuluyor.
When one of my men is incommunicado, I tend to worry.
Adamlarımdan haber alamadığımda,... tedirgin olurum.
Captain, we've got Sherman incommunicado in our visitor's conference center.
Başkomiser, Sherman'ı toplantı odasına aldık kimseyle görüştürmüyoruz.
I was incommunicado for a while.
Bir süre hücre hapsindeydim.
I'm sorry for going... incommunicado. You know,
Kayıplara karıştığım için özür dilerim.
- Yes, but he's incommunicado.
- Evet, ama ulaşamadım.
Are you going to be incommunicado?
Kimseyle görüştürülmeyecek misin?
Sorry I was so incommunicado, but it just felt like the right thing to do while I got settled, and then...
İletişimde kalmadığım için kusura bakma. Ama yerleştiğimde yapması doğru şey gibi gözükmüştü. Sonra da...
I will also speak to an inspector to authorise you being held incommunicado at this time, delaying your right to have anyone told you're here, or to make any calls.
Bu süreçte kimseyle görüştürülmemeniz ve birine burada olduğunuzu söyleme veya arama yapma hakkınızı geciktirmesi için de bir müfettişle konuşacağım.
Goes incommunicado?
Kimseyle görüşmüyor mu?
Captain Danko should remain incommunicado.
Danko, henüz kimseyle konuşmamalı.
She's incommunicado?
- Bu, ulaşılamıyor mu demek?
No, the sea creature from the deep remains incommunicado.
Hayır. Denizden gelen deniz yaratığı hâlâ iletişime geçmedi.
incoming 480
income 17
incomplete 36
incoming call 55
incompetent 23
incomprehensible 16
income housing 17
income 17
incomplete 36
incoming call 55
incompetent 23
incomprehensible 16
income housing 17