Independent traduction Turc
2,791 traduction parallèle
The press conference must be timely, but independent of any progress on the case.
Basın toplantısının zamanı iyi olmalı, ama davadaki gelişmelerden bağımsız olmalı.
We have two independent witnesses that corroborate.
İki bağımsız tanığın teşhisi söz konusu.
And I will demand tests, independent assessments that you're mentally sound and can be trusted.
Hatta testler yapılmasını talep edeceğim zihnen sağlam olduğunu ve güvenilirliğini sınayacak bağımsız değerlendirmeler.
Well, obviously what this proves is that we're parents who raised a confident and independent young man who thinks for himself and trusts his own instincts.
Açıkça görünüyor ki genç birinin bağımsızlığını ve özgüvenini onun yerine düşünen ve içgüdülerine inanan bir aile olduğumuzu kanıtlıyor.
I'm an independent person, trying to shop independently.
Ben özgür bir insanım, alışverişimi özgürce yaparım.
As a last resort, Prime Minister Tseng of South Rhelasia and North Rhelasia's General Singh Mann Li have agreed to bring in an independent arbitrator.
Son çare olarak Güney Rhelasia Başbakanı Tseng ve Güney Rhelasia'dan General Singh Mann Li masaya bağımsız bir arabulucu getirmek üzere anlaştılar.
It's believed he's independent.
Bağımsız çalıştığına inanılıyor.
Yeah, that's really independent- - wash, rinse and repeat.
Evet, bu çok özgürce- - Yıka, durula ve tekrar yap.
I'm her independent-study adviser.
Ben onun bağımsız çalışma danışmanıyım.
She is generous, free-thinking, and independent.
Cömert, özgürlüğe düşkün, bağımsız bir kadındır Claudia.
A nice, independent man.
Hoş, bağımsız bir adam.
Well, without a body, the defense can't perform an independent examination, and given the recent misconduct at the coroner's office, I have no choice but to request to the judge tomorrow morning that the Ramsey Lawton case be dismissed.
Malum, ceset olmadan, savunma tarafına karşı bağımsız bir yargılama yapılamaz Adli Tıbbın da görevi kötüye kullanmadan sorumlu tutulduğu düşünülürse, Ramsey Lawton'ın davasının düşmesi için yarın sabah müracaat edeceğim.
And maybe it's the hormones, but I don't want my daughter to know me as crazy, independent, drinks-rum-with-omelets Rebecca.
Hormonlardan mıdır bilmiyorum ama kızımın beni çatlak, hür, omletle rom içen bir Rebecca olarak tanımasını istemiyorum.
He thinks of himself as an independent but he votes with Ross on almost every issue.
Kendini bağımsız biri olarak görüyor... ancak hemen her şeyde Ross'a oy verir.
Strengthen the health system, make it independent of private insurance.
3. Sağlık sistemini kuvvetlendir, özel sigortadan bağımsız yap.
I'm a close business associate of Crohne's, but I'm independent.
Crohne'la yakın bir iş ortaklığımız var ama ben bağımsız çalışırım.
And remember, you'll still be an independent country. Your freedom will only be limited in relation to who you sell your oil to.
Unutmayın, bağımsız bir ülke olacaksınız bağımsızlığınızın tek sınırı da petrolünüzü sattığınız ülke olacak.
I'm an independent contractor.
Serbest bir müteahhidim.
I've always been an independent thinker.
Her zaman tarafsız oldum.
I'm an independent woman.
Özgür bir kadınım.
All independent and in touch with your feelings.
Duygularının farkında olan özgür kız.
No, more like, "It's 2011, " and I'm an independent woman.
Daha çok şöyle ; "Yıl 2011..." "... ben bağımsız bir kadınım... "
Well, technically, I'm an independent consultant.
Teknik olarak, ben bağımsız bir danışmanım.
Yeah, well, ever since I published that article about staying independent from my family, people are paying attention.
Evet, ailemden bağımsız kalmakla alakalı o baş makaleyi yayımladığımdan beri insanlar ilgi gösteriyorlar.
I thought we were talking about turning this into an important independent film.
Bunu önemli bir bağımsız filme dönüştürmek için konuştuğumuzu sanıyordum.
Yeah, we hired Stan to do a little independent consulting on our behalf and he's come with some very interesting connections.
Evet, bizim tarafımızda küçük bir araştırma yapması için onu tuttuk ve çok ilginç bağlantılar buldu.
You're not even financially independent.
Ekonomik özgürlüğün bile yok.
Since Magnus went independent, we have to do things differently.
Magnus bağımsızlığını ilan ettiğinden beri işleri farklı şekilde yapar olduk.
This was done, they claim, in order to show that Muhammad was born in a rich and important city with its own religious history, independent of any Jewish and Christian influences.
Bunun, Hz. Muhammed'in kendi dini tarihi olan, Yahudi ve Hristiyan etkisinden uzak, zengin ve önemli bir şehirde doğduğunu göstermek için yapıldığını iddia etmektedirler.
And by all accounts, Muhammad never stopped Khadija from carrying on her business, an independent status most Muslim societies still struggle to offer to women today.
Ve tüm kaynaklara göre, Hz. Muhammed Hz. Hatice'yi işinden hiçbir zaman alıkoymamış, bugün çoğu Müslüman toplumun hâlâ tartıştığı bağımsız statüye dokunmamıştır.
I helped Fred Bartley's father and grandfather build good share cards off from a store front on Grand Avenue in Montvale, Mass., to be the best independent brand in the region.
Ben Fred Bartley'nin babasına da dedesine de küçücük bir dükkandan bu şirketi doğurmalarında, bölgenin en iyi markası olmalarında yardım ettim.
I need to make a life here, and maybe it needs to be a life by myself right now, so I'm gonna take myself on a date as an independent, self-reliant woman.
Burada bir hayat kurmalıyım. Belki de şu anda kendi kendime kurmalıyım. Özgür, kendine yetebilen bir kadın olarak kendimi randevuya çıkarıyorum.
We need to be properly funded, and we need to be independent from the rest of your shammery.
Fonumuzun doğru şekilde idare edilmesi ve düzenbazlıklarınızdan bağımsız olmamız gerekiyor.
I thought we were supposed to use the independent valuations.
Bağımsız değerlendirme kullanmak zorundayız sanıyordum.
We both agree to use the independent valuations.
İkimiz de bağımsız değerlendirmeler kullanmakta hemfikiriz.
It's interesting that we don't really have any reliable independent contemporary Jewish sources for this so you can take the view that they entered into a treaty and broke it, or you can take the view that the treaty was a Muslim chronicler's invention,
İlginçtir ki, elimizde hiç buna dair bağımsız ve güvenilir bir Yahudi kaynağı yok. İsterseniz bir antlaşmaya girdiler ve bozdu derseniz ya da isterseniz pakt Müslüman vakanüvislerin olanları meşru kılmak için sonradan oluşturulduğu bir şeydi dersiniz.
Rather than make the decision himself, Muhammad agreed that an independent arbiter be appointed.
Kararı kendi almak yerine, bağımsız bir hakem atanmasını kararlaştırdı.
I know she works for you as an independent contractor.
Bağımsız olarak senin için çalıştığını biliyorum.
It gives me an independent confirmation that your hands are free of drug money.
Bu, bana ellerinizin uyuşturucu parasından uzak olduğunu bağımsız bir şekilde doğrulayacak.
What if we offer to open up our books to an independent accounting firm?
Ya hesaplarımızı bağımsız bir muhasebe firmasına açarsak?
Anyway, I-I suggested to the state's attorney that we use an independent auditor, but he insisted on a departmental audit.
Her neyse, Bölge Savcısı'na bağımsız bir teftişçi tavsiyesinde bulundum ama bakanlık teftişi konusunda ısrarcı oldu.
She grew up in the Prophet's household to become a really feisty, independent, intelligent, politically aware woman.
Peygamber'in hanesinde oldukça cesur, bağımsız, zeki, siyasi bir kadın olarak büyümüş ve Hz.
I'm more like an independent contractor.
- Ben daha çok bağımsız çalışıyorum.
The wolf lets himself be tamed, but he remains wild, independent
Kurt birilerinin onu evcilleştirmesine izin veriyor ama vahşi ve bağımsız kalmayı başarıyor.
Don't act strong and independent around him, OK?
Öyle söyleme. Bunu tek başıma beceremem.
Cam is encouraging her to be more independent.
- Cam bağımsız olmasını istiyor.
But if there's an independent corroboration of what those accomplices allege, even by inference, it could be enough to convict you.
Fakat suç ortaklarının iddialarına bağımsız bir teyit gelirse, çıkarım olarak dahi olsa seni mahkûm etmeye yetebilir.
Our man's independent.
Sana önerdiğimiz adam bağımsız çalışıyor.
But he's an independent contractor, so once it's set in motion, it can't be stopped.
Bağımsız bir tetikçi, o yüzden bir kez harekete geçti mi kimse durduramaz.
Before Phoebe can become more independent, her brain has to learn about the world she lives in.
Ronnie ve Donnie ayrılmaya başladığı halde kopamayan tek bir embriyodan meydana gelmişler. İki kardeş o günden beri yapışık.
Why would such a strong and independent woman...
Baksana...