Innocuous traduction Turc
153 traduction parallèle
Well, as an alias, it is innocuous enough.
- Bayan? Takma isim gibi duruyor.
What most wives don't seem to realize is that a husband's philandering, even as innocuous as my own has nothing whatever to do with them.
Çoğu eş, her ne kadar zararsız da olsa, kocasının başkalarıyla gönül eğlendirmesinin onlarla ilgisi olmadığını anlamaz.
"The castle appeared innocuous in the warm sun, and all seemed normal..."
" Sıcak güneşin altında şato zararsız görünüyordu...
Rather innocuous, I must say, considering he was a fugitive from justice.
Zararsız şeyler, hele adamın bir kanun kaçağı olduğu düşünülürse.
You put your knife with a fork and a spoon and it looks innocuous.
Yanında çatal ve kaşıkla bıçağın zararsız gözükür.
Your stuff was too innocuous. It was too good to be true.
Senin eşyaların zararsızdı, inanılmayacak kadar masum.
We escalated from innocuous devices of pleasure until we turned to knives to extract our ecstasy.
Zararsız zevk yöntemlerimizi arttırdık kendimizden geçmek için bıçak kullanmaya başlayana dek.
Television noise, innocuous talk.
Televizyon sesi, zararsız konuşmalar.
Unrelated items, and each one innocuous in itself.
Bağlantısız parçalar kendi içinde zararsız.
All I get from you is this boring, tired, innocuous junk.
Şimdi sadece bu sıkıcı, yorgun şeyler. .
So we associate a relatively innocuous drug with one that is extremely dangerous.
Biz de nispeten daha zararsız olan uyuşturucuları çok zararlıymış gibi gösteriyoruz.
With this scenario, even something as innocuous as tickling can be a turn-on.
Bu senaryoda gıdıklamak gibi zararsız tahrikler de olabilir.
Well, we had to disguise it as something innocuous.
Onu gizlemeliyiz.
Messy, but innocuous.
Hoş değil ama zararsız.
- Innocuous?
- Zararsız mı?
"Innocuous!"
"Zararsız!"
I do a number of odd jobs, some fairly innocuous, some fabulously nasty.
Bir çok iş yapıyorum, bazıları hayli zararsız, bazıları ise şaşılacak derecede iğrenç.
Innocuous.
Zararsız.
As you can see, we have a long tradition of making innocuous blue-eyed blondes our queen.
Görebildiğin gibi, zararsız mavi gözlü sarışınları Kraliçe yapma gibi uzun bir geleneğimiz var.
I wish it were that innocuous, but with Adam around I feel he's involved somehow.
Keşke o kadar zararsız olsa. Adam serbest olduğuna göre, onun bir işler karıştırdığını hissdediyorum.
I will never understand the human need to find imagery in something as innocuous as a cloud.
Bulut kadar zararsız bir şeyde insanların bir imge bulmaya çalışmalarını bir türlü anlayamamışımdır.
No, but sometimes they leave a residue when they've been vanquished, something otherwise innocuous.
Hayır ama bazen yok olduklarında zararsız kalıntılar bırakıyorlar.
Sweetheart is kind of innocuous.
"Tatlım", zararsız bir kelime gibi.
Then again, it could be as innocuous as muscular tension.
Kas gerginliği gibi zararsız bir şeyde olabilir.
When you ask an innocuous question, I'II just back off.
İDAMDAN 4 SAAT ÖNCE Tehlikesiz bir soru sorarsan geri çekil.
But all I could get out of Allcom were these innocuous items.
Fakat Allcom'dan dışarıya çıkarabildiğim tüm şey bu zararsız aletler.
Most of it's pretty innocuous. There is one thing.
- Çoğu zararsız, ama bir şey var.
It just sounds so innocuous when, in fact, peeping is the first step in the evolution of a sexual predator.
Ama röntgencilik, tecavüzcünün evriminde ilk adımdır.
A comb, a toothbrush, something innocuous ground to a point.
Bir tarak, diş fırçası, tehlikesiz bir şeyi sivrilterek.
I'll ask him an innocuous question, and his answer will be filled with hate. Filled with it.
Ona küçük bir soru soracağım ve cevabının nefret dolu olduğunu göreceksin.
Ease in with innocuous questions and people forget they`re giving sex histories.
Basit sorularla sakinleştir ve insanlar seks hikayelerini anlatacaklarını unutsunlar.
He was popular and determined, therefore dangerous, which i can't say of our incumbent chairman, the innocuous general dobrinsky.
O popüler ve kararlıydı ; bu yüzden tehlikeliydi, ki bunu şu anda görevde olan zararsız General Dobrinsky için söylemek mümkün değil.
OK, just say something innocuous.
İncitmeyecek bir şeyler söyle.
It seemed so innocuous at the time.
O zaman bana çok zararsız görünmüştü. Beyler.
Gillyweed may be innocuous, but boomslang skin, lacewing flies?
Galsamotu masum sebeplerle alınmış olabilir ama peki ya kanguru derisi ve zarkanatlı sinekler?
What if something explosive happened... during what was supposed to be an innocuous little puff piece?
Peki bu zararsız küçük program sırasında... gerçekten müthiş bir olay patlak verirse ne olur?
And under its innocuous title does it conceal its most revolutionary intent.
Maddelerden zararsız görünenleri bile en büyük devrimcilik gayesini barındırıyor.
He starts with an innocuous object :
Zarasız bir şeyle başlıyor :
So, separately, the sentences could be innocuous, but put together, they sound like a threat.
Belki tek başlarına zararsız cümleler bunlar ama bir araya gelince tehdit gibi algılanıyorlar.
Little did he know that this simple, seemingly innocuous act would result in his imminent death.
Tasavvur edemediği şey, basit olduğunu düşündüğü, önemsiz gibi görünen bu hareketinin, yakın gelecekte ölümüyle sonuçlanacağıydı.
"Little did he know that this simple, seemingly innocuous act would lead to his imminent death."
"Tasavvur edemediği şey, basit olduğunu düşündüğü, önemsiz gibi görünen bu hareketinin, yakın gelecekte ölümüyle sonuçlanacağıydı."
We would like... with your permission, to begin attempting to beam an innocuous canister onto your ship while you are actively jamming.
Sizin de izninizle biz siz aktif hâlde bozucu sinyaller yollarken geminize zararsız kutuyu ışınlamaya teşebbüs etmeye başlıyoruz.
Historically, something innocuous.
Tarihe göre, zararsız görünen bir tipe. Her şey olabilir.
I'll get rid of them with an innocuous compliment.
İyi niyetli bir iltifatla onlardan kurtulayım.
This note's import's more innocuous.
Bu not daha zararsız.
The screwfly... tiny, seemingly innocuous, but a deadly menace to men and cattle alike.
Vida sineği... ufak, zararsız görünen, ama, insanoğlu ve sığır gibiler için ölümcül bir tehdit.
An innocuous low-pressure system was forming that would soon become Hurricane Olive.
Oluşan zararsız bir alçak basınç sistemi, yakında Olive Kasırgası'na dönüşecekti.
The sign is something innocuous but hard to miss.
İşaret zararsız fakat fark etmemesi güçtür.
Automobiles should be outlawed petrol should be banned why ban cigarettes alone because this tiny little innocuous white thing can't speak for itself...
Otomobiller yasaklanmalı.. .. petrol yasaklanmalı.. .. neden yalnızca sigara yasaklanıyor..
We need somebody innocuous someone with whom she can let her guard down.
Bize zararsız biri gerek. Gördüğünde gardını indireceği biri.
Innocuous injury?
Öyle düşünüyorum.