English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / Insecurity

Insecurity traduction Turc

283 traduction parallèle
A state of complete insecurity and anarchy, founded upon the tainted ideals of a world doomed to annihilation.
Kokuşmuş idealler üzerine kurulu ve yok oluşa mahkum bir dünya üzerinde yükselen mutlak bir emniyetsizlik ve kargaşa devleti.
No, often they're the result of an insecurity.
Hayır. Çoğunlukla bir güvensizlik alametidir.
To intimate anything else spells a paranoiac insecurity that you should be ashamed of.
Bunların dışında başka birşey ima etmek, utanç duyman gereken paranoyak bir güvensizlik anlamına gelir.
The rest of your letter, however, I found filled with... puerility, guilt, and insecurity... revealing you, psychologically speaking... a complete mess.
Ama mektubunun geri kalanı bence... ahmaklık, suçluluk ve güvensizlik dolu. Bunlar, psikolojik açıdan berbat bir durumda... olduğunu gösteriyor.
It's a symbol of bourgeois insecurity.
Bu burjuva kokuşmuşluğunun ve güvensizliğinin bir sembolü.
I found I had, in a moment of insecurity,..... underestimated the brilliance of the man.
Gördüm ki bir güvensizlik anında,..... zekasını az göstermişim.
A manifestation of latent insecurity.
Gizli güvensizlik belirtileri.
- That might mean archaic insecurity...
- Bu güvensizliğin geri gelmesidir...
Insecurity.
Özgüven yok.
you're quite clearly suffering from a repressive libido complex probably the result of a product of an unhappy childhood coupled with acute insecurity in adolescence which has resulted in an attenuation of the libido complex.
Belli ki baskı altında libido kompleksi çekiyorsunuz. Olasılıkla mutsuz çocukluk ve güvensizlik duyguları libido kompleksini hafifletmiş.
Nationalism has alwa ys been a sign of fear and insecurity.
Milliyetçilik kendine güvenmeyen bir halkın işaretidir.
Troubles create insecurity.
Sorunlar güvensizlik yaratır.
I'm experiencing a wave of insecurity.
Güvensizlik dalgası yaşıyorum.
- It's insecurity. He's insecure.
- Kendine güveni yok, o yüzden.
- Insecurity?
- Kendine güvensizlik mi?
- Insecurity.
- Kendine güvensizlik.
He tells me stories of the talk - the small talk, the little things... - the insecurity.
Bana bazı hikayeler anlatıyor - küçük konuşmalar, küçük şeyler... güvensizlik.
It's a sign of insecurity, like when you knock down trees.
Ağaçların kesilmesi gibi.
Poetry is born of insecurity :
siir güvensizlikten dogar :
He will be exhibiting his own insecurity and lack of taste.
Kendine güveni olmadığını ve zevkinin berbat olduğunu göstermiş olur.
I admit that in the past I've been shy around women, but I've been thinking about it and I don't think there's been any real reason for my insecurity.
Geçmişte kadınların yanında utangaç olduğumu biliyorum ama bu konuyu düşünüyorum ve kendime güvenmeme konusunda gerçek bir neden olduğunu sanmıyorum.
Wouldn't this be a great world if insecurity and desperation made us more attractive?
Güvensizlik ve umutsuzluk bizi daha çekici yapsa, harika olmaz mıydı?
Don't live in insecurity.
Risk altında yaşamayın.
I can see the future, don't live in insecurity.
Geleceğinizi söylüyorum, risk altında yaşamayın.
If I didn't know better, I'd say he was showing signs of insecurity.
Onu tanımasaydım, onun endişe belirtileri gösterdiğini söyleyebilirdim.
- He's insecurity incarnate.
- O, güvensizliğin somutlaşmış hali.
Naked male-insecurity really leaves me cold.
... Erkeklerin kendine güveni olmaması beni soğutuyor.
It's just... you try to stave off insecurity.
Sadece... güvensizliği geciktirmeye çalışmaktan başka bir şey değil.
You see, me brother's working as an "insecurity" guard... in that fucking monstrosity round the back, and we can see straight into your room.
İşte benim kardeşim şu arkadaki binada... bir "güvensizlik" elemanı olarak çalışıyor, ve oradan odan görülebiliyor.
Insecurity is a terrible thing.
Güvensizlik çok kötü bir şeydir.
- It's not vanity, it's insecurity.
- Kibirlilik değil, güvensizlik.
He said, "When spectators are sitting in a darkened theater... and recognize their own insecurity and that of the protagonist on the screen, then they will accept the most unbelievable situations... and follow the director wherever he wants to take them."
"Seyirciler karanlık bir salonda oturup kendi güvensizliklerini fark edip ekrandaki kahramanı tanırsa,.. ... akıldışı olayları kabullenip yönetmenin istediği yere doğru giderler." diyordu.
It may have gone unnoticed at fiirst, but a strange darkness crept into American fiilms, a feeling of insecurity, disorientation and foreboding, as though the ground could suddenly give way under your feet.
Başta fark edilmemiş olabilir ama Amerikan filmlerinin üstüne tuhaf bir karanlık çökmüştü. Sanki sektör bir anda çökecekmiş gibi güvensizliğe, ne yapacağını bilememeye ve kötü bir hisse teslim olmuştu.
When I was younger, I was healthier but I was wracked with insecurity, you know?
Bilmiyorum. Gençken daha sağlıklıydım.. .. ama güvensizlik yüzünden çok çektim.
Sid, your insecurity lies in your fear of making a mistake.
Sid, dinliyorsan içindeki güvensizlik hata yapma korkuna yerleşmiş.
Okay, I see a man of great intelligence... dedication, cute little kind of insecurity.
Tamam, çok zeki bir adam görüyorum. Kendisini bazı şeylere adamış, pek güven vermeyen bir adam.
- Where do you get this insecurity from?
- Bu güvensizlik duygusuna nerden kapıIdın ki?
- seek to remove those conditions of poverty, insecurity and injustice... which are the fertile soil in which... the seed of communism grows and develops.
Pozitif hareketle yola çıkarak komünizmin tohumlarının yeşermesini sağlayan fakirlik, emniyetsizlik ve adaletsizlik toprağını ortadan kaldırmalıyız.
- So? - That might come from insecurity.
- Bunun sebebi güvensizlik olabilir.
Your libido sometimes goes lock-step with your insecurity. I am not complaining.
Libidon, kendine güvensizliğinle eş güdümlü hareket ediyor.
There's nothing to justify her insecurity.
Güvensiz bir kadın. Yani, ne diyebilirim ki? Onun bu kadar güvensiz olmasının herhangi bir sebebi yok.
I once dated a man who had gone out with several of the top British actresses but got sick of their vanity and insecurity.
Hayır, bir seferinde ünlü İngiliz aktrislerle çıkmış bir erkekle oldum. Kibirlerinden ve kendine güvensizliklerinden bıkmıştı.
Their ambition is based on personal insecurity.
Kişisel güvensizlikleri sayesinde azimli oluyorlar.
Look, it's just insecurity. I don't know.
Bak, bu güvensiz olduğunu gösterir.
It's insecurity, nut-gnawing gut-splitters.
Çok baskıcı olmaya başladı. Güvensizlik.
You have to get under the fingernails... of any authority figure that crosses your path... as a way of dealing with some insecurity.
Ve güvensizliğinle başa çıkabilmek için karşılaştığın her otorite figürünü kızdırıyorsun. Anti sosyal kişilik.
The insecurity becomes neurosis.
Farklısınızdır. Güvensizlik nevroza dönüşür.
I mean, it's probably just my own pathetic insecurity but I wanted a quick postmortem on last night, make sure you're okay on what we talked about.
Demek istediğim bu muhtemelen benim dokunaklı güvensizliğim ama dün gece olanlar hakkında bir sey ögrenmeliyim, dün konustuklarımız konusunda iyimisin.
Are you having another insecurity attack?
Başka bir rahatsızlık mı yaşıyorsun?
You know why I ride the fine line between insecurity and self-confidence?
Neden özgüven ile güvensizlik arasında mekik dokuduğumdan haberin var mı?
but at the same time exactly what we were looking for your a Cohen now, welcome to a life of insecurity and... paralysing self doubt our first day was actually our read through an um none of the cast had met each other
Ama tam istediğimiz gibi oldu. Artık sen de bir Cohen'sin. Güvensizlik ve kendinden şüphe ortamına hoş geldin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]