Insisted traduction Turc
2,824 traduction parallèle
I said it was meddling and manipulative, but Kevin insisted we butt in.
Burun sokup akıl çelmek olur deyip durdum herkese ama Kevin maydanoz olalım diye ısrar etti.
And he insisted on paying.
Ödemeyi yapmakta da ısrar etti.
The Supreme Court has even insisted on their personhood.
Temyiz mahkemesi bireysellik konusunda ısrar eder.
The boys insisted I do my surgery somewhere else, after what happened here with Harold and... and Georgie.
Harold ve Georgie'ye olanlardan sonra çocuklar ameliyatı başka yerde ol diye tutturdu.
You're the one who insisted we go to Atlantic City.
Atlantic City'ye gidelim diye tutturan sensin.
She'd insisted on going.
Gitmekte ısrar etmiş.
No, I've come up to see your Uncle Donald, and your mother insisted that I say hello.
Donald amcanı görmeye geldim. Annen de sana bir merhaba demem için ısrar etti.
Yeah, Jimmy insisted that he do it that way because he was worried that his real identity would get out.
Jimmy böyle olması için ısrar etmiş çünkü gerçek kimliğinin açığa çıkmasından endişe ediyordu.
And, uh, you're such a good friend you insisted that I come here and get my eyes checked.
Sen de çok iyi bir arkadaşsın ki buraya gelip gözlerimi kontrol ettirmem için ısrar ettin.
Anyway, he insisted that I march right in here and get an eye exam.
Her neyse, buraya gelip gözlerimi kontrol ettirmem için ısrar etti.
But they never existed. But he insisted they did.
Aslında hiç var olmamışlar ama o, olduklarını iddia etmiş.
I told her we can't have any contact until the trial is concluded, but she insisted on meeting.
Dava bitene kadar hiç bir kontak kuramayacağımızı söylemiştim ama buluşmakta ısrar etti!
Dave insisted he was sick.
Dave hasta olduğunda ısrar ediyordu.
He insisted on it.
Israr etti.
This crazy husband of yours insisted, Mrs. Nadire.
Ay ol tutturdu bu sizin deli kocanız Nadir'e Hanımcığım...
Steve McQueen insisted that there should be no music over it, just the engine noise.
Steve McQueen bu sahnede müzik degil sadece motor sesi kullanılmasında ısrar etmiş.
James insisted it would work and soon he was ready for a demonstration.
James çalışması konusunda ısrar etti ve yakında bir gösteri için hazırdı.
He told me to get you take half a month off, and I insisted that we let you guys figure it out.
Sana bir ay izin aldırmamı söyledi ben de çocukların halletmesine izin vermemizde direttim.
Allah made it so when she stubbornly insisted on a boy.
Erkek doğuracağım inadı ile Rabb'im böyle gösterdi yolu.
I offered to stay at the Best Western, but he insisted on putting me up at the Omni.
Best Western'de kalırım dedim Omni Otel'de ısrar etti.
Gabe insisted.
Gabe ısrar etti.
.. insisted that the crisis in Afghanistan will not divert the attention of the United States from the plight of the hostages.
Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan'da devam eden krize rağmen dikkatini İran'daki rehinelerin durumuna verecek.
Beethoven insisted it be played attacca, without pause.
Beethoven eserin aralıksız çalınmasına ısrar etmiştir.
Daniel insisted and my wife said, "Do it!"
Daniel ısrar etti ve eşim "Yap!" dedi.
- His Majesty insisted.
- Majesteleri ısrar etti..
You should have insisted. Mmm-hmm.
Israr etmeliydin.
She said she tried to remove them, but her son insisted.
Onları kaldırmaya çalışmış, ama oğlu ısrar etmiş.
He always insisted he was innocent.
Her zaman ısrarla suçsuz olduğunu söyledi.
- A month ago you slipped in the tub and you insisted that we have a CAT scan done even though you never hit your head.
- Bir ay önce küvette kaymış ve kafanı bir yere çarpmamana rağmen bilgisayarlı tomografi konusunda ısrar etmiştin.
And your father insisted that you stay in law school.
Ve baban da hukuk fakültesinde kalman konusunda diretmiş.
I insisted, my little girl Gina.
Ben de ısrar ettim. Küçük kızım Gina...
The trouble with a Nazi criminal like Eichmann... was that he insisted on renouncing all personal qualities... as if there was nobody left to be either punished or forgiven.
Eichmann gibi bir Nazi suçlusuyla alakalı sorun cezalandırılacak veya affedilecek hiç kimse kalmamışçasına tüm özlük haklarından feragat etme konusunda ısrar etmesiydi.
We were leaving the doctor and suddenly he insisted we come to your house.
Tam hastaneden çıkıyorduk, birden tutturdu senin eve gidelim diye.
You said yes after I insisted three times!
- Üç kez ısrarla sorunca ama.
Which must be insisted upon.
Bunun üzerine vurgulanmalıdır.
Hal insisted no limousines, so you gotta...
Hal limuzin olmaması konusunda ısrar etti. Bu yüzden...
She was the one that insisted I show it to you.
Size göstermem için o ısrar etti.
Christine insisted but I had no reason to be there.
Christine ısrar etti ama gitmek için sebebim yoktu.
She insisted on meeting us to apologize... and when she finally came, she was just crying.
Patrick ve benimle buluşup, özür dilemek için çok ısrar etti. Sonunda bizimle bir araya gelince de odaya girince yaptığı tek şey oturup ağlamak oldu.
You insisted that you open a bottle of wine, then this is for you, Girl Scout honor.
Kesinlikle sorun yok keyfini çıkar
When you announced your plans, we were all sad to see you go, but you insisted that it was time.
Planlarını duyurduğunda hepimiz senin ayrılacağını duyduğumuza üzüldük ama sen vaktin geldiğine ısrar ettin.
He insisted.
O ısrar etti.
Kristin insisted on this destination wedding.
Kristin düğünün burada olması için ısrar etti.
SARAH INSISTED ON THE NEW HOUSE,
Sarah ev konusunda dayattı,
Last spring, when we were drinking... And playing cards with my friends, The reason why I insisted that we left...
Geçen bahar, arkadaşlarımla içip... kağıt oynarken, gitmek için ısrar edişimin sebebi... soyunmalı poker oynamaya başladıklarında kendimi iyi hissetmediğim için değildi.
Akshat insisted to see you... that's why I asked you to come over.
Akshat seni görmek için ısrar etti. O yüzden seni çağırdım.
The only weird thing was that she insisted that...
- Herşeyi yapalım Tek tuhaf şey
God, why you two insisted on doing it on the couch is beyond me. Well, she said you guys always did it on the bed, so I just didn't want to overstep my boundaries.
Tanrım.. nasıl bi adamsın sen ya
He insisted.
Hatta.Israr ediyor.
Hey, listen, they insisted, okay?
Hey, dinle, onlar ısrar etti, tamam mı?
I didn't want to, but she insisted.
Ben istemedim, ama ısrar etti.