English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / Insulin

Insulin traduction Turc

694 traduction parallèle
Someday, somebody will discover a serum that will be to these growths what insulin is to diabetes and antitoxin is to diphtheria.
Belki de haklısın. Birgün, birileri bir serum keşfedecek ve bu büyüyen hastalıklara diabete insülin gibi, difteriye antitoksin gibi şifa olacak.
Insulin shock treatment is an extreme measure, Paul... as Miss Connell pointed out when she suggested it to me, but...
Şok insülin tedavisi, radikal bir yöntemdir. Bayan Connell de tedaviyi önerdiğinde bu konuya dikkat çekmişti.
Insulin produces a state of coma.
İnsülin komaya sebep olur.
Structure of the insulin molecule.
İnsülin molekülün yapısı.
The same thing we use in penicillin, digitalis, insulin, whatever we make.
Penisilin, kalp ilacı, insülin gibi yaptığımız her şeye koyduğumuzun aynısı.
It is the same situation as insulin — as you know, the medicine for diabetics.
Ensülin'le aynı durumda... bildiğiniz gibi diyabet ilacıdır.
Once, I'm told, the inner organs of a thousand animals had to be processed... but now insulin can be made out of simple materials.
Önceleri binlerce hayvanın iç organları işlem görüyordu dediler bana. ... ama şimdi ensülin basit maddelerden elde edilebiliyormuş. - Evet?
Did he take insulin?
İnsülin mi alıyordu?
Insulin. If he missed his treatment, he'd go...
Tedavisini yarım bıraktığı için, ölmüştür...
If the old soldier missed his insulin treatment, he'd go into acidosis.
Eğer eski bir tüfek insülinini almazsa, kanı asidik olmaya başlar.
The only thing that'll do it... is at least 50 units of insulin, probably more.
Bunu yapabilecek tek şey en az 50 ünite insülindir, ya da daha fazla.
We must presume one of the nurses shot 50 units of insulin into his bloodstream... either by injection or IV, although how in God's name a thing like that...
Anladığım kadarıyla o kattaki hemşirelerden biri Schaefer'ın damarına 50 ünite insülin enjekte etti. Ya enjekte etti ya da serumla verdi. Ama böyle bir şeyi nasıl yapar anlamıyorum.
He died yesterday of an overdose of insulin.
Vardı. Dün yüksek dozda insülin yüzünden öldü.
He got ahold of some insulin and put it in Dr. Schaefer's intravenous solution.
Nasıl yaptı bilmem ama insülin bulmuş ve Dr. Schaefer'ın serumunun içine katmış.
- It's my insulin.
- İnsülinim.
What's the insulin for?
İnsülin ne için?
You took the insulin from Dr. Schaefer's pocket and put it in the IV.
Dr. Schaefer'ın cebindeki insülini alıp serumun içine koydun.
They tried insulin shock yesterday.
Dün insülin şoku yapmayı denediler.
How many cubes of sugar does your cousin require when he's had too much insulin?
Bu kadar krize girdiğinde kuzenini kendine getirmek için ne kadar şeker gerekiyor?
"Dustbin, calendar, books, games, paper, pencils, shovel, spade, crowbar, axe, hatchet, saw, whistle and / or gong for alarms, suitcases for furniture or evacuation, string, pliers first-aid kits, safety pins, scissors, flints, aspirins, diarrhoea remedy, tweezers, calamine lotion, war crisis editions, lice-flea powder, rodent poison, insulin, blood-pressure tablets, rubber gloves, sanitary towels, mirror, toilet paper, eyewash."
"Çöp kovası, takvim, kitaplar, oyunlar, kağıt, kalem, kürek, bel, levye, balta, nacak testere, alarm vermek için çan ve / veya düdük eşyalar ve tahliye için valizler iplik, pense ilk yardım kitleri, çengelli iğne, makas, çakmaktaşı, aspirin, ishal ilacı cımbız, kalamin losyonu, savaş krizi yayınları, bit-pire tozu kemirgen zehri, insülin, tansiyon hapları lastik eldiven, kadın peti, ayna, tuvalet kağıdı, göz yıkama ilacı."
- I'll have to get rid of half the insulin.
- İnsulin'in yarısını atmak zorunda kalıcam.
Tea? Insulin? Crack?
Kahve, çay, insülin, kokain?
She just has a little too much insulin, thats all.
Biraz fazla insülin almış, o kadar.
Evidence of... " you about done? I forgot my insulin.
Aman tanrım insülinimi unuttum.
You see this? Insulin. It's the one thing I must do.
Bunu görüyor musun, yapmak zorunda olduğum tek şey bu insülin!
On top of that, the hospital lab reported that my blood insulin on admission was 14 times normal, a level almost surely caused by injection.
Hastane laboratuarları sonuçlarına göre kanımdaki insülin emilimi normal sınırdan 14 kat daha fazlaydı. Böyle bir derece ancak bir iğne yardımıyla ortaya çıkabilirdi.
Insulin injection could readily cause coma... or death.
Insulin iğnesi kolaylıkla komaya yol açabilirdi ya da ölüme
This encrusted needle tested positive for insulin.
Test sonucu, bu kullanılmış iğnenin insülin için olduğunu gösteriyordu.
On the evidence collected by Alex, Ala and their lawyer Brillhoffer, my husband was accused of twice trying to murder me with injections of insulin.
Alex, Ala ve avukatları Brillhoffer'ın topladıkları delillere göre kocam beni iki kere insülin iğnesiyle öldürmek teşebbüsünden suçlandı.
Two injections of insulin, already I'm a doctor.
İki insülin iğnesi ve ben şimdiden doktorum.
A bottle of insulin, a syringe and needles.
Bir şişe insülin, şırınga ve iğne.
Insulin?
İnsülin?
For what, insulin?
Bu insülin ne için?
How about Maria's insulin?
Peki ya Maria'nın insülini?
I will bet my fee that no one remembered seeing insulin until after the lab report came back.
Bahse girerim kimse insülini gördüğünü hatırlamıyordur. Ta ki laboratuvar raporu gelene kadar.
- There's no insulin in this case.
- Bu davada insülin falan yok.
- But people do use insulin.
- Evet, fakat insanlar insülin kullanıyor.
Maybe, but believe me, Alan, there's no insulin here.
Belki olabilir. Ama bana inan ki Alan, bu olayda insülin falan yoktu.
And that I'm a necrophiliac who injected Sunny with insulin so that I could have my way with her.
Ve ayrıca ben bir Sunny'ye insülin iğnesi yapan bir ölü seviciyim. Bu sayede onu istediğim yolla yapabilirdim.
In the kitchen, our insulin-on-the-needle team.
Mutfakta, bizim insülin ve şırınga takımımız.
An injection of insulin.
Bir adet insülin iğnesi.
How can one define a fear of insulin?
İnsülin korkusunu nasıl tarif edersiniz?
amobarbital, Valium, insulin.
amobarbital, Valium, insülin.
One with nothing, two with Valium, amobarbital and insulin, two with just Valium and amobarbital.
Bir tanesi boş, iki tanesi ; valium, amobarbital ve insülin konulmuş, İki tanesi sadece ; Valium ve amobarbital konulmuş.
The needle in the bag, insulin on the needle, insulin in her blood.
Çantadaki iğne, iğnedeki insülin ve kandaki insülin.
If he threw away the insulin, why keep the needle?
Tabii. Eğer insülini boşaltıysa, neden iğneyi saklasın ki?
Our needles that had amobarbital and Valium... But no insulin.
Bizim şırıngalarımızda Amobarbital ve Valium var...
Both came back with false-positive readings for insulin.
Fakat hiç insülin yok. Fakat her ikisinde de insülin için yanlış pozitif sonuçlar çıktı.
Insulin?
İnsülin mi?
For what, insulin?
Neden, insülin?
- So he didn't inject Sunny with insulin.
- Bana göre, o Sunny'ye insülin iğnesi yapmadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]