Intriguing traduction Turc
884 traduction parallèle
They're so intriguing.
Çok ilgi çekiciler. Bakabilir miyim?
How intriguing.
Ne kadar ilginç.
There's a most intriguing acrostic in the "Needlewoman".
'Needlewoman'da çok ilginç bir akrostiş var.
Muffled footsteps that were hard to ignore. I found it so intriguing I simply had to go up.
Merak ettim... gidip bir bakayım dedim.
- Well, it is intriguing.
- Olabilir.
You know, you're a very intriguing girl.
Merak uyandıran birisin.
Yes, it sounds very intriguing and exciting...
Oldukça çekici ve heyecan verici olduğunu biliyorum...
An intriguing line of thought, Watson, but not essential to the case.
İlginç bir düşünce tarzı, Watson, fakat davayla bir ilgisi yok. Oh, özür dilerim.
Most intriguing feature.
Son derecede ilginç bir özellik.
Gentlemen I've just made a rather intriguing discovery.
Beyler, az önce oldukça ilginç bir keşifte bulundum.
I'll see that you get the more intriguing ones.
İlginç haberleri aldığından emin olurum merak etme.
Sounds like a rather intriguing little problem.
İnsanın aklını oldukça çelen küçük bir sorun var gibi görünüyor.
Might say, intriguing.
Ne diyecekseniz kendinize saklayın.
But here is one highly intriguing fact : That report has not been denied.
Fakat şüphe çekici olan... henüz yalanlanmamış olması.
Let me find you an intriguing way to forget Samarra.
Samarra'yı unut, sana ilginç şeyler bulalım.
The proposition sounds intriguing, albeit a little unorthodox.
Teklif ilginç olsa da biraz ahlaksız gibi.
She also has a rather intriguing strangeness.
Ayrıca onda ilgi çekici bir tuhaflık var.
I can show you an intriguing Arab restaurant where the food is different and the manner of eating exotic.
Size yemeklerin farklı olduğu ve yemek adabının egzotik olduğu bir Arap lokantası gösterebilirim.
Isn't that an intriguing challenge?
Sence de çok heyecan verici değil mi?
I think I'd like it more if it was less of a challenge and less intriguing.
Ben aslında daha az heyecan verici olmasını tercih ederim.
You denied that it was possible, but the thought was intriguing.
Olabileceğine karşı çıktınız ama ilginç bir düşünce bu.
- It's intriguing
- Çok çekici
This was intriguing.
Merak uyandırıcıydı.
I find him very intriguing, in a man-to-man sort of way.
Erkek erkeğe yaptığımız sohbetler son derece ilginçti.
So much more intriguing than the usual places.
Bildik yerlerden çok daha ilgi çekici.
Margarita... it sounds like it was named after you - mysterious, intriguing...
Margarita. Sanki adını senden alıyor gibi. Gizemli, çekici...
As a matter of fact, it might be rather intriguing... particularly if the family resemblance goes deeper than you think.
Aslında, heyecanlı olabilir. Hele benzerlik sandığından fazlaysa.
Stop intriguing, or you will be the one to get hurt
Entrika çevirmeyi kes yoksa canı yanan sen olursun.
Intriguing.
Çok ilgi çekici.
Intriguing, my boy!
Çok ilgi çekici, oğlum.
Talk sense, Thomas, priests are always intriguing but I can crush them anytime I wish.
Mantıklı konuş Thomas. Papazlar daima entrika çevirir durur tamam ama... İstediğim an, onları böcek gibi ezerim.
Oh, yes, it certainly sounds intriguing.
Evet, çok. Gerçekten de ilginç.
I find that rather intriguing.
Bence de enteresan.
Intriguing, don't you think?
Entrikalı, öyle değil mi?
That is a very intriguing question.
Bu çok ilginç bir soru.
The woman with two faces. A double life. How intriguing!
İki yüzlü kadın... ikili yaşam.
Intriguing.
Ne kadar ilginç.
Intriguing.
Çok ilginç.
Well, don't you find that intriguing?
İlginç değil mi?
I found a most intriguing map that marks doors and passages that I never knew existed.
Çok ilginç bir harita buldum. Şimdiye kadar var olduğunu hiç bilmediğim kapıları ve geçitleri gösteriyor.
Unique star cut with five intriguing points.
Beş şaşırtıcı noktasıyla eşsiz yıldız kesim.
What is most noticeable is that Shilla and Baekje remains were also discovered which is very intriguing.
En çok dikkat çeken şey bulunan Shilla ve Baekje kalıntılarının oldukça merak uyandırıcı olması.
Intriguing and delightful from mine.
Benim açımdan ise ilgi çekici ve zevkli.
- Sort of. Ape Management computer's come up with an intriguing error.
Maymun yönetimi bilgisayarları oldukça entrikalı hatalar ortaya çıkarıyor.
Intriguing. I wish I had more time to discuss this matter.
İlgi çekici, bu konuda tartışmak için keşke vaktim olsaydı.
This amazing partnership of the honey guide bird and the badger is an intriguing example of teamwork between different species.
Rehber kuşu ile porsuğun bu inanılmaz ortaklığı farklı türler arasındaki işbirliğinin ilginç bir örneğidir.
You're so strange, so I find you... perplexing and intriguing.
O kadar tuhafsın ki ben seni eşsiz ve harika buluyorum.
Yours is the most intriguing and touching I've heard in weeks.
Sizinki, haftalardır dinlediklerim arasında en ilginç ve dokunaklı olanı.
Sounds intriguing.
İlginç bir fikir!
A most intriguing tale, called "the nick of time,"
TV-Rip :
This does open some intriguing prospects, captain.
Yeni kapılar açıldı.