Ironic traduction Turc
1,979 traduction parallèle
How ironic to meet again only to find we're on opposing sides.
Rakip taraflarda olduğumuzu öğrenmek isterken tekrar karşılaşmak ne kadar ironik.
Ironic words from a man who spends his days running hither and yon, wielding his lightsaber with deadly force as if on a crusade.
Sanki bir seferdeymiş gibi, ölümcül Gücüyle birlikte ışın kılıcını savurarak günlerini oradan oraya koşuşturarak harcayan bir adamdan böyle ironik sözler duymak tuhaf doğrusu.
It's ironic, you know.
İronik bir durum.
So ironic, cyril, especially in light of recent...
İronik mi? Özellikle de son dönemde yaşanan tahriş olaylarından sonra.
The paintings were larger and ironic.
Resimlerinde büyük ve ironik idi.
You do not. Oh, and Archer, how's this for ironic?
Ha bu arada Archer nasıl ironi ama?
Unless it's ironic.
İronik olmadığı sürece.
These ironic tee shirts are all the rage.
Bu ironik tişörtler moda.
You know, sometimes that guy, with the horn-rimmed glasses and a Smurfs T-shirt, is just being ironic.
Bazen, kemik çerçeve gözlük takıp Şirinler tişörtü giyen adamlar ironik olur ya hani.
I will tolerate no reenacting, whether it's ironic or sincere, of the Patrick Swayze-Demi Moore pottery scene in Ghost.
İster ironik ister içten olsun, Patrick Swayze ve Demi Moore'un Hayalet'teki sahnesini canlandırmanıza izin vermem.
It's ironic, huh?
İronik değil mi?
- Yeah, it's ironic.
Evet, ironik.
Ha! Yeah, it's ironic.
Evet, çok ironik.
How ironic.
Ne ironik ama.
Sorry. I bought my mom a new computer and it's opened up a can of worms. Ironic.
Anneme yeni bir bilgisayar aldım ama solucan hızıyla açılıyormuş.
I get the sense that she's very ironic.
ironi yaptigi hissine kapildim.
It's quite ironic.
İronik.
Why do I get the feeling "Tiny" is meant to be ironic?
"Minik" ironik anlamda söylenmiş galiba.
Ironic.
İronik.
Oh, look, it's post-ironic Disco Stu. You still trying to bring it back?
Bakın, bu ironi ötesi Disko Stu.
- Okay, well, look, it's not... - It's ironic.
- Gerçekten de ironik bir durum.
It's a bit ironic, isn't it?
Biraz komik, değil mi?
It's ironic.
İronik işte.
No no, it's ironic.
Yok yok, cidden ironik.
Ironic- - that was the fourth pillar.
Çok ilginç. Bu 4. maddeydi.
How very ironic, sir, since this all began with your concerns over Lodge finances.
- Ne kadar ironik. Her şey sizin Lonca'nın hesaplarından şüphelenmenizle başlamış.
Oh, that's kind of ironic coming from you, agent rice.
Sizden gelmesi biraz ironik oldu Ajan Rice.
Which is ironic, because Leather Jacket Man is so simple.
İronik olan deri ceketli adam çok basit.
I believe he's being ironic.
İroni yaptığına inanıyorum.
It's called "ironic."
"İronik" denir ona.
You know what's ironic?
İronik olan ne biliyor musun?
It's just ironic.
Bu çok ironik.
That is ironic on so many levels.
Bu, pek çok şekilde ironik.
I mean, I've been working out a lot, so I'm not sure that it's obvious anymore that it's supposed to be ironic.
Yani bir süredir vücut geliştiriyorum ama bunun çok belli olduğundan emin değilim, en azından tişörtte yazdığı gibi göründüğümden.
Pretty ironic- - a cross being used to kill someone.
Ne kadar ironik... Birini öldürmek için haç kullanıyorum.
How ironic.
Ne garip!
That's ironic isn't it.
İşte bu ironik, değil mi?
Huh, that's ironic.
1 : 17.
B.T. Dubbs, I gotta leave for my ironic kickball league in about ten.
Kusura bakma geciktim. Ben B.T. Dubbs, 10 dakika içinde ironik kickball ligi maçım için gitmem lazım.
And her father over me, which is ironic. - How so?
Izzy her zaman Tricia ve babasını bana tercih eder, bu ironik bir durum.
Ironic- - his own kids get snatched.
İronik olan şey, kendi çocuklarının kaçırılması.
Yeah, well, not so ironic if one of the guys he's been chasing decided to turn the tables on him.
Evet, ama peşinde olduğu adamlardan biri onun ayağını kaydırmaya karar vermişse, pek de ironik değil.
Let's be ironic.
İstediği kadar ironik olsun.
And ironic.
Kadere bak.
Us trying to push open a truth that governments have suppressed in the 20th century, is really very ironic.
Bize bir gerçeği açık itmeye çalışıyor hükümetlerin bastırmış 20. yüzyılda, gerçekten çok ironik.
- doesn't make it a Ferrari. - I was being ironic.
İroni yapıyordum.
Ironic, isn't it?
İronik, değil mi?
It was supposed to be ironic.
- Anlamadım.
So ironic.
Ne ironik.
You know what's ironic?
Olayın ironik kısmı nedir biliyormusunuz?
That's ironic.
İronik.