Irritable traduction Turc
300 traduction parallèle
I'm irritable today.
Bugün sinirliyim.
If we wake him up, he'll be irritable.
Onu gecenin bir yarısı uyandırırsak kızacaktır.
And you're irritable because your nerves are all on edge.
Asabisiniz çünkü sinirleriniz çok gergin.
Joe's pretty irritable lately.
Joe son zamanlarda cok sinirli.
And you've been very irritable.
Çok hırçınsın.
But who made me so tired and irritable?
Beni yorgun ve hırçın yapan kim acaba?
'I noticed that Peter seemed preoccupied and a bit jumpy and irritable.
Peter'ın biraz dalgın, gergin ve asabi olduğunu farkettim.
Tired, hungry, and just a little bit irritable.
Yorgun, aç ve az da gergin.
- That always makes you irritable.
- Bu seni hep aksi yapar.
Well, Mr Byrne became so irritable
Bay Bryne çok asabileşti.
Stephen, why are you so irritable?
Stephen, niye bu kadar asabisin?
But just 92! People get irritable!
İnsanlar anlayışsız oluyorlarmış!
She's been so moody of late, almost irritable once or twice.
Bu aralar o kadar huysuz ki, hatta bir iki kere sinirlendi bile.
Always so irritable.
Çok çabuk kızmaya başladın.
I'm sorry I was irritable, honey, but you gave me a start.
Biraz hırçın davrandığım için üzgünüm tatlım, ama sen başlattın.
IRRITABLE, CAN'T SLEEP AT NIGHT, STARING OUT INTO SPACE. AND YOU WON'T TALK ABOUT IT, GEORGE.
Sinirli oluyorsun, uykun kaçıyor, dalgınlaşıyorsun daha kötüsü, bu konuda konuşmak istemiyorsun.
I know I've been irritable and moody and I haven't acted like I should.
Son zamanlarda itici davrandığımı ve yapmam gerekenleri yapmadığımı biliyorum.
Under 90 men's tempers stay cool... but right at 92 degrees... we all turn irritable... itchy... out of sorts.
32 derecede insanlar sakin olabiliyor ama 33 dereceden sonra hepimiz sinirli oluyoruz uyuzlaşıyoruz keyfimiz kaçıyor.
The least thing... word, look, or sound... and irritable murder.
En ufak bir şey bir söz, bir bakış, veya bir ses cinayete sebep oluyor.
You're always so irritable, always criticizing.
Hep çok sinirlisin, hep kusur buluyorsun.
He becomes so irritable
Çok asabileşiyor.
It's made him irritable.
Bu da onu sinirlendirmiş.
When couples have been together as long as me and Big Daddy they get irritable with each other from too much devotion.
Koca Baba'yla benim gibi çok uzun süre birlikte olan çiftlerde... bazen biri diğerinin üstüne fazla düşerse onu sinirlendirebilir.
If you didn't smoke, you wouldn't be so irritable.
Sürekli sigara içmeseydin, böyle sinirli olmazdın.
I've been getting very irritable myself, as you can see.
Sizin de gördüğünüz gibi ben de çok tedirgin durumdayım.
Captain, I hope you do not mind a little professional advice but... when a person is nervous and irritable... you can be assured that something is missing in their life.
Kaptan, umarım küçük profesyonel tavsiyeme kızmazsınız. Bir insan gergin ve tedirginse kesinlikle bir şeyler eksik demektir.
- I'll be exhausted, irritable and hateful.
Yorgunluktan canı çıkmış, asabi ve çekilmez olacağım.
We busied ourselves with daisies and cornflowers, or whatever they were and I was feeling irritable.
Papatyalar ve mısır çiçekleriyle kendimizi meşgul etmiştik ve kendimi sinirli hissediyordum.
He's long been irritable, surly...
Bir süredir çok hırçın ve somurtkan.
No wonder he gets irritable.
- Sinirlenmesine şaşmamak gerek.
Well, then stop getting irritable!
Peki, o zaman asabileşmeyi bırak!
I am not irritable!
Asabi değilim!
Of course I'm irritable.
Tabiki asabiyim.
Do you find you get quickly irritable of late?
Son zamanlarda çabuk sinirleniyor musunuz?
Irritable.
Asabi.
- He's irritable and quarrelsome yet he refuses to take rest.
- Zaten çekilmez ve kavgacı yine de izne ayrılmaya karşı.
But my man Hanar is getting more irritable by the minute.
Ama Hanar rahatsız olmaya başladı.
They all seem to be nervous, weak and irritable.
Hepsi sinirli, güçsüz ve alıngan.
Are you nervy, irritable, depressed, tired of life?
Asabi, sinirli, bunalmış, hayat yorgunu musunuz?
I guess I must be a little irritable.
Biraz asabiyim galiba.
Ever since they lost our luggage you have been sourcastic with me, and irritable, and insensitive and intolerant!
Bavulları kaybettiklerinden beri bana karşı alaycı, asabi, duyarsız ve toleranssızsın!
Maybe it was Connie's marital problems... that made her so irritable.
Belki Connie'nin evlilik ile ilgili problemiydi... onu çok sinirli yapan.
The governor's very irritable lately.
Yönetiçi son zamanlarda çok sinirli.
So you understand how lucky you are to bleed every month even if it makes you irritable.
Ne kadar şanslı olduğunu anla diye her ay kanadığın için seni alıngan yapsa bile.
He became morose and irritable.
Huysuz ve sinirli biri oldu.
Now he's become irritable and seems to blame me for all that happened.
Şimdi çok sinirli ve anlaşılan olanlardan ötürü beni suçluyor.
But my husband's become irritable and fussy.
Ama kocam huysuz ve sinirli oldu.
That's why you get so irritable.
Bu yüzden bu kadar sinirleniyorsun.
But since you are still recovering from your ordeal, and I detect are in a slightly irritable mood caused by fatigue, may I suggest you put the car in the auto cruise mode for safety's sake?
Nasıl isterseniz Bay Knight. Fakat hala iyileşme süreciniz devam ettiği için, yorgunluk yüzünden biraz rahatsız bir durumda olduğunuzu algılıyorum.
Ladies, does your husband come home tired and irritable?
Hanımlar, kocanız eve yorgun ve sinirli mi geliyor?
It's not surprising you're a little irritable.
Bugün biraz asabi olman normal.