Is that what i think it is traduction Turc
832 traduction parallèle
Is that what I think it is?
O düşündüğüm şey mi?
Is that what I think it is?
Yoksa bu düşündüğüm şey mi?
Is that what I think it is?
Bu sandığım şey mi?
Is that what I think it is?
Bu düşündüğüm gibi mi?
Is that what I think it is?
Tahmin ettiğim mi?
Is that what I think it is?
Sandığım şey mi?
Hey, Eddie, is that what I think it is?
Hey, Eddie, bu düşündüğüm şey mi?
- Is that what I think it is?
- Bu düşündüğüm şey mi?
The fact alone that I'm still alive and well is a testament that it's not my fault... that's what I'm afraid others will think.
Yaşama şeklimden kendimi suçladığımın sanılmasının düşüncesi bile kötü.
Regardless of what I think of you I believe that anybody who works with you and doesn't get a great deal out of it, is just plain dumb.
Sizin hakkınızda ne düşündüğüme bakılmaksızın sizin yanınızda çalışan ve bundan hiçbir şey öğrenmeyen biri sadece aptaldır.
If that's what I think it is, it's gonna be worth a lot of lettuce one of these days.
Eğer bu olmasını sandığım şeyse, günü birinde iyi mangır getirecek.
Yes, that's what it is, a liqueur. I don't think you'll like it, but try it.
Beğeneceğini sanmıyorum, ama dene bir!
When I'm behind one of my lady guests in jodhpurs I think what a shame it is that elegance has disappeared from the equestrian scene.
Binici kıyafetli bir hanım konuğumu görünce, atçılıkta eski zarafet kalmadı diyorum kendi kendime.
That's not what I want and don't you think it is.
İstediğim bu değil, sakın öyle düşünme.
If that's what I think it is....
Eğer düşündüğüm buysa....
No! What I mean to say is that it seems so commercial to think of money at a time like this.
Yani demek istediğim böyle bir durumda parasal şeyler düşünmek doğru değil.
I think that you know what it is
Sanırım ne olduğunu biliyorsun.
If there's something you know that we don't I think you'd better tell us what it is.
Eğer bilmediğimiz bir şey varsa bence söyleseniz iyi olur.
I think it's the Green Bay Packers, that's what I think it is.
Bence burada bir futbol takımı var.
I hope that's not what I think it is, Hector.
Umarım bu olduğunu düşündüğüm şey değil, Hector.
I don't... I don't think... that I'll ever be able to... excuse what it is that I did, but I had to do it.
... yaptığım şeyden dolayı üzgün olduğumu hiç sanmıyorum,..
However, it has one weight such in our foreign relations e an important effect in everything what I think on this subject, that I find that must know of that it is treated as soon as possible. "
"Ancak konu mevcuttaki ilişkilerimizi yakından ilgilendirmektedir ve bu konudaki düşüncelerimin üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır." "Bu nedenle daha fazla zaman geçirmeden gelişmelerden haberdar olmalısınız."
I mean, when you think about it and consider that your feelings of love begin when you're about 10 and if you live to, say, 70 well, that's pretty limiting, because what chance is there that he'll be alive at the same time you are?
Demek istediğim aşkı düşünüp, onu hissetmeye başladığında 10 yaşında olsan ve diyelim ki, 70'ine kadar yaşasan bile bu çok sınırlı olur, çünkü onun da, seninle aynı zamanda yaşama olasılığı nedir ki?
What I see is that nobody admits to it but you all think that Bimba is Lucrezia's reincarnation.
Benim gördüğüm kimse kabul etmiyor ama sen Bimba'nın, Lucrezia'nın reenkarnasyonu olduğunun farkındasın.
You girls, of course, never got a chance to play football or baseball and I've always felt that's unfortunate, because I think it's the best place to learn what teamwork is about.
Siz kızların şüphesiz hiç futbol veya beyzbol oynama şansı olmadı ve ben her zaman bunun bir talihsizlik olduğunu düşündüm, çünkü bana göre takım çalışmasının öğrenileceği en iyi yer orasıdır herhalde.
Brother, he is rash But for my sake... let that kid's wound heal first I'll teach him one-armed sword techniques... to make up for it, what do you think?
Peki, şu şekilde yapalım ;... lütfen öncelikle... çocuğun yaralarını iyileştirelim... sonra ben ona tek kollu kılıç tekniğini öğreteceğim
- I think that's what it is.
- Sanırım film ondandı.
Yes. That's exactly what I think it is a startling coincidence.
Evet.Kesinlikle ürkütücü bir tesadüf var.
What I mean is that if I stay here with you tonight I don't want you to think anything special about it.
Yani bu gece seninle kalırsam... bunu çok önemsemeni istemem.
If you've heard me, this ledge will remain steady as a rock, and that thing coming at me won't be what I think it is.
Beni duyduysan, bu kapak bir kaya kadar sabit kalsın... ve o bana doğru gelen şey düşündüğüm şey olmasın.
I think that the more you know Julie Cooper the m the-the funnier it is when she does what she does - hello
Bu bir "yoklama" mı?
In fact, you know what I think it is, it's a publicity stunt cooked up by that Martin Luther King fella.
Bence bu bir Martin Luther King aşığı tarafından uydurulan bir reklam kampanyası.
I think it's admirable that you made a connection... but the purpose of this meeting is to determine what is best for Raymond... whether or not he's capable of functioning in the community... and what, in fact, he wants, if that's possible to determine.
Bence onunla bir bağ kurmanız takdire şâyan bir durum ancak bu toplantının sebebi, Raymond için neyin en iyi olduğuna toplum içinde yaşayabilip yaşayamayacağına, mümkün olduğunca kendi arzularını da göz önünde bulundurarak karar vermektir.
Kitten, I think what I'm saying is that sometimes shit happens, someone has to deal with it, and who you gonna call?
Hayatım, şunu demek istiyorum bazen istenmiyen şeyler olur ve birilerinin ilgilenmesi gerekir ve o zaman kimi arayacaksın?
Is that thing what I think it is?
Bu, düşündüğüm şey mi?
I want to know for two reasons... to know if it's what I think it is and that I haven't done something to offend you.
İki nedenle bilmek istiyorum. Düşündüğüm şey mi bilmek istiyorum, ve seni kırmadığıma emin olmak istiyorum, çünkü yapmak istediğim en son şey bu.
And I think what you'll see is that the world moves as you do it, doesn't it?
Ve siz yaptıkça dünya da hareket ediyormuş gibi görünüyor, değil mi?
And I think that is what reactivated in me a desire to get back... get reacquainted with the political scene ater 30 years of alienation from it.
... öncesinde bunlar sadece marjinal bir unsurdu. Bu yanlış bir hikaye. 1975'ten sonra vahşet devam etti ve bu sefer doğru hikayeydi çünkü bu sefer kötü çocuklar yapıyordu. Yani, yeterince kötüydü.
What is it that you think I want?
Ne istersen. Ne istediğimi sanıyorsun?
Now, see, that is a very, very expensive question, boy. And... I don't think you've got what it takes to pay the price.
Şimdi bak, bu çok, çok pahalı bir soru, evlat, ve bunu ödeyebileceğini sanmıyorum.
What matters is that I didn't think it was funny. And as you well know, I've a healthy sense of humor.
Önemli olan, komik olmadığını düşünmem ve bildiğin gibi, espri anlayışım kuvvetlidir.
It is when I think of him... " " that I know what I'm doing must be done. "
Onu düşündükçe yaptığım şeyin yapılması gerektiğini biliyorum. "
I think that it is big and what he had to be careful, Hastings.
- Samson nasıl sence? Bence kocaman. Dikkatli ol, Hastings.
I think, in all fairness... I should explain to you exactly what it is that I do.
Bütün açıklığıyla... ne yapacağımı anlatsam iyi olacak.
You think I don't care about what it is that you do or what you love?
"Sence ben neler yaptığına, neleri sevdiğine aldırmıyor muyum?"
No, what I'm saying is I think it's such baloney and such a cliché that the artist has to be messed up and have a life of deprivation, be an alcoholic or deprived in some way.
Demek istediğim, sanatçının eksantrik olması ve yoksul bir hayat sürmesi gerektiği fikri bence bir palavra, bir klişe.
It's just that, well, you know, I've been in the radio game for some time now, and I think I've learned enough about broadcasting, as they say, to know what it is that makes my show a good show.
Bildiğin üzere bir süredir radyo işindeyim ve yayıncılık hakkında yeterince şey öğrendiğimi düşünüyorum. Dedikleri gibi, bilindiği üzere bu da programımı iyi bir program yapıyor.
What is it you think that I do?
Ne yaptığımı düşünüyorsunuz?
Is that what you think I do? I don't think you do it.
- Sence öyle mi yapıyorum?
More than anything I wanted to believe what he was saying but the truth is I was just as scared in the hospital as I'd been when we went for the generator so scared that all I could think about was doing whatever it took to stay alive.
Söylediklerine inanmayı öyle istedim ki oysa gerçekte olan, hastanede de en az jeneratöre gittiğimdeki kadar korktuğum ve hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalıştığımdı.
No, I think what it means is that I don't have much time left.
Hayır, bence bu fazla vaktimin kalmadığı anlamına geliyor.