Island traduction Turc
18,292 traduction parallèle
even though Haiti is the exact same island.
Haiti ile aynı ada üstünde olmasına rağmen.
You just pop these babies in, lie back in your bunk, and it's... like you're on a desert island.
Sadece bu bebekleri takıp, arkanıza yaslanıyorsunuz ve terkedilmiş adada gibisiniz.
They assumed that they they drove to the other side of the island and eventually would come back.
Oteldekiler adanın diğer ucuna gidip dönerler diye düşünmüş.
So, people from the island, they call him and tell him where the junk is.
Ada halkı onu arayıp hurdaların yerini söylüyormuş.
How do people let you know about junk around the island?
İnsanlar hurda olduğu zaman sana nasıl haber veriyor?
Now, Trish and Colin borrowed Denise's credit card so they could rent a car for the day, to see the island.
Trish ve Colin adayı gezecek araba kiralamak için Denise'in kredi kartını almış.
All right, this next guy coming out, he's a guy from the island across the pond that gave us colonialism, Hugh Grant and the plague.
Pekâlâ, sıradaki adam adanın tam karşı kıyısından geliyor ve orası bize sömürgeciliği, Hugh Grant'i ve vebayı armağan etti.
Chicago Fire Island.
Chicago'nun ateşli çocukları.
Now, if he's been on this island the whole time like he says...
Söylediği gibi bunca zamandır bu adadaysa...
The Chinese use this island as a prison.
Çinliler bu adayı hapishane olarak kullanıyorlarmış.
Mr. Queen is an important piece of my endeavor on this island.
Bay Queen bu adadaki işimin önemli bir parçası.
You had the chance o leave this island, o return to your family.
Bu adayı terk etme şansın vardı, ailene dönme şansın.
You know, no matter how much you love me, there's always gonna be a part of you that defaults to the man who was on the island alone... who came back to save the city alone.
Beni ne kadar seversen sev bir parçan hâlâ o adada yalnız kalan adam maalesef. Yalnız başına şehrini kurtarmak için gelen adam.
I've been in a chamber like this before on an island named Lian Yu.
Lian Yu adındaki bir adada böyle bir oda görmüştüm. Evet.
No matter what I do, I'm always gonna revert back to the person I became on the island.
Ne yaparsam yapayım her zaman o adada dönüştüğüm kişi olacağım.
I came back from that island with another chance.
Elimde bir fırsatla geldim adadan.
You were right how this island changed you.
Haklıydın, bu ada seni değiştirdi.
If I don't make it off this island, you will go to Russia and find my parents and tell them what happened to me and Vlad.
Eğer bu adadan çıkamazsam Rusya'ya git ve ailemi bul bana ve Vlad'e olanları onlara anlat.
If I don't make it off this island, you will go to Russia and find my parents.
Eğer bu adadan kurtulamazsam Rusya'ya gidecek ve ailemi bulacaksın.
Before I kill whoever is left on this island, before I become worse than Reiter, please.
Bu adadakileri öldürmeden, Reiter'dan daha kötü olmadan önce öldür beni.
But there's another way off the island.
Ama bu adadan kaçmanın başka bir yolu da var.
Reiter's men found a way on the island.
Reiter adamları adada bir yol bulundu.
There has to be a way off. There's a plane east end of the island, and it's far.
Kapalı bir yol olmak zorunda.
There's a map of the island in the pack.
Paketi ada bir haritası var.
You did it on the ferry to Block Island!
Çünkü Block Island'daki feribotta yapmıştın!
If they fly anywhere near this island, we'll see it.
Adanın herhangi bir yerinde uçacak olurlarsa, göreceğiz.
I'm gonna do something with you on that island that will take your breath away.
O adada nefesini kesecek bir şey yapacağım sana.
Catrina Island it is.
Catrina Adası'na gidiyoruz.
Think she wants to get off the island?
Adadan gitmek istediğini mi düşünüyorsun?
Weekenders who got caught on the island when the ferries went down.
Vapurlar alabora olunca adada mahsur kalan hafta sonu tatilcileri.
I thought you said the island was safe.
Ada güvenli demiştin hani?
The experts believe that Greenland is not an island, but an archipelago of islands.
Uzmanlar Grönland'ın ada değil takım adalar olduğuna inanıyor.
In October 2008, please see that your daughter is off the coast of an island in the North China Sea... Lian Yu.
2008 yılının Ekim ayında lütfen kızının Kuzey Çin Denizi'ndeki Lian Yu adasının yakınlarında olduğundan emin ol.
We can hide on Kichijiro's island.
Kichijiro'nun adasında saklanabiliriz.
My island?
Benim adamda mı?
No, I'm from Long Island...
- Hayır, Long Island'lıyım.
Sir, we've just received intel on their fortification efforts on Wolmido Island.
Efendim, yeni bilgi aldık. Wolmido Adası'nda tahkim yapmaya çalışıyorlar.
After you hand over the chart, muster at the abandoned school on Youngheung Island.
Haritayı teslim ettikten sonra Youngheung Adası'ndaki terk edilmiş okulda toplanın.
400 km off southern tip of Jeju Island September 13, 1950 ( D-2 )
Jeju Adası'nın güney ucundan 400 km açıkta. 13 Eylül 1950 ( D-2 )
Sir, Hurricane Kezia is currently passing 400 km off the southern tip of Jeju Island. 400 km off southern tip of Jeju Island September 13, 1950 ( D-2 ) Sir, Hurricane Kezia is currently passing 400 km off the southern tip of Jeju Island.
Efendim, şu anda Jeju Adası'ndan 400 km açıkta Kasırga Kezia'nın içinden geçiyoruz.
Wolmido Island
Wolmido Adası
Captain Jang is moving toward Wolmido Island.
Yüzbaşı Jang Wolmido Adası'na doğru hareket etti.
Palmido Island 2341 hours, September 14, 1950
Palmido Adası Saat 23 : 41, 14 Eylül, 1950
No, I told you, nothing on Sakhalin Island.
Dediğim gibi, Sahalin Adası'nda bir şey olmayacak.
Strike now, while the police have his whereabouts narrowed down to the island of Manhattan.
Şimdi saldırmalısın, hazır bulunacak yerin alanını Manhattan'a kadar daralttılar.
Okay, look, there's, uh... an unfinished highway on Long Island that was illegally used as a landing strip in the'90s.
Tamam, bak.... Long Island'da bitmemiş bir otoban var... 90'larda yasadışı iniş pisti olarak kullanıldı.
The National Island Tramway is dangling, leaving passengers stranded and in peril.
Tramvay havada asılı bir şekilde kalmış. İçerideki yolcular çok korkmuş.
I don't know where it comes from. Don't be an island, Nate.
- Onun nereden geldiğini bilmiyorum.
The Long Island Railroad, it's stultifying.
Long Island demir yolları çok boğucu.
- I went to the University of Rhode Island... - ( Thinking ) Don't look down.
- Rhode Island Üniversitesine gittim...
Rhode Island's a mess from top to bottom.
- Rhode Island tamamıyla karışmış.