Isn't that what you said traduction Turc
194 traduction parallèle
That is what you said, isn't it, Miss Powers?
Böyle dediniz bayan Powers, değil mi?
Isn't that what you said, George?
Sen de öyle demedin mi George?
Isn't that what you said?
Böyle dememiş miydin?
Is that what you said, or isn't it?
Söylediğin bu muydu? Yoksa değil miydi?
I feel too good to fight with you, but that isn't what I said.
Benim için bir zevk olurdu ama söylediğim bu değil. Neden sürekli beni izlediğini soruyorum.
Isn't that what you said?
Bunu söylememiş miydin?
That's what you said to her, isn't it?
Ona böyle demiştin, değil mi?
Isn't that what you said to her?
Ona böyle dememiş miydin?
Isn't that what you've always said?
Sen hep böyle söylemezmiydin, Morgan.
Isn't that what you said?
- Böyle söylemiştin ya?
Isn't that what you said, Corie?
- Böyle söylemiştin bana, Corie.
Isn't that what you said, Strabliggi?
Böyle demiştiniz Strabliggi.
That's what you yourself said this morning, isn't it?
Daha bu sabah kendin öyle demedin mi?
Isn't that what you said?
Böyle demiştiniz, değil mi?
Isn't that what you said?
Dediğin, bu değil miydi?
Isn't that what you said?
Söylediğiniz bu değil mi?
I mean, isn't that what you said?
Öyle dememiş miydin?
Isn't that what you said?
Öyle demedin mi?
That's what you said, isn't it?
Öyle dedin, değil mi?
It bites. Isn't that what you said?
Böyle dememiş miydin?
Isn't that what you said?
Öyle dememiş miydin?
Isn't that what you said?
Böyle bir şey demiştin?
One thing you learn about people when you work here, iris, It's usually what isn't said that's the real story.
Burada çalışırken, insanlarla ilgili öğrendiğimiz tek şey Iris dile getirilmeyen şeylerin genelde asıl doğrular olduğudur.
I understand, Krusty. Isn't that what you said before the recall of Krusty-Brand Mayonnaise?
anlıyorum Krusty bu söylediğin, daha önceki Krusty mayonez hattındaki söylediklerin değil miydi?
Isn't that what you said?
Böyle demedin mi?
take no prisoners, isn't that what you said?
Esir yok demiştin.
Isn't that what you said?
Bunu dedin dimi?
Isn't that what you said?
Öyle dememiş miydiniz?
Isn't that what you said, Misato?
Sen öyle dememiş miydin Misato?
Anyway, what I said isn't true, you know that as well as I.
Zaten doğru değil. Siz de benim kadar iyi biliyorsunuz.
Isn't That What You Said Happened To Dottie Walsh? !
Bu Dottie Walsh'un başına geldiğini söylediğin şey değil mi?
Isn't that what you said was your favorite food?
Sen de en sevdiğin yemeğin bu olduğunu söylemiyor muydun?
You'd experienced these vibes... between you and Darlene, isn't that what you said?
Darlene ile aranda titreşimler... hissettiğini söyledin. Söylediğin bu değil miydi?
You wanted me to pick sides, isn't that what you said?
Benden taraf seçmemi istemiştin. İstediğin bu değil miydi?
- Isn't that what you said?
- Tam olarak böyleydi, değil mi?
It's lose - lose, isn't that what you said?
Karşılıklı kaybederiz. Bunu mu söylüyorsun?
Isn't that what you said?
Çok yaşlıydı.
Isn't that what you said?
- Herpes mi? - Öyle demediniz mi?
At the restaurant, when I showed it to you, isn't that what it said?
- Restoranda, sana gösterdiğimde... böyle yazmıyor muydu?
You lost the taste of power, isn't that what you said?
İktidar hırsını yitirdiğini söylememiş miydin?
Isn't that what you said you were going to tell me?
Bana anlatacağın şeyler olduğunu söylememiş miydin?
Isn't that what you said?
Ne demiştin?
isn't that what you said one
Sen de bir seferinde böyle dememiş miydin?
Isn't that what you said we should be looking for?
Hem keskin, hem de ağır efendim.
He said that Billy Miles isn't what you think he is.
Billy Miles'in sandığımız şey olmadığını.
Isn't that what you said?
SOKAKLARDA 30 MİLYON İNSAN OLACAK
That's what you said, isn't it?
Böyle söylemiştin değil mi?
Isn't that what you said?
Söylediğin bu değil miydi?
and since you said what you said, i've had a lot of time to think, but obviously that isn't always possible.
Bu tabii ki mümkün değil.
Isn't that what you said when Daddy left?
Babam gittiğinde böyle demedin mi?
And isn't that what you said was the most important thing, survival of the human race?
Zaten en önemli şeyin bu olduğunu söylememiş miydiniz? İnsan ırkının hayatta kalması.