Isolated traduction Turc
2,243 traduction parallèle
We think the same person killed your father and then tried to stage it as if they were two isolated incidents.
Babanızı da aynı kişinin öldürdüğünü ve sonra bunları iki ayrı vakaymış gibi göstermeye çalıştığını düşünüyoruz.
We've isolated the fungus and figured out a way to kill it.
Mantarı izole ettik ve onu öldürmenin bir yolunu bulduk.
NARRATOR : in Russia's far east lies a forbidden and isolated land of shadowy forests.
Rusya'nın uzak doğusunda yasak ve izole olmuş karanlık ormanların ülkesi uzanır.
in russia's remote far east, the region of primorye remains isolated and pristine.
Rusya'nın uzak doğusunda Primorye bölgesi yalnız ve el değmemiş bekliyor.
As far as we know this is an isolated incident!
Bunun istisna bir durum teşkil ettiğini biliyoruz.
Isolated my ass!
Kıçımın istisnası!
UNIT have isolated the spacecraft crash site.
BİÖT uzay gemisinin çarptığı alanı izole etti.
I've logged into police dispatch for the area you've isolated.
Seçili bölge için polis telsizine girdim.
Well, it's definitely isolated.
- Evet, tamamen dış dünyaya kapalı.
We've isolated the needle in the haystack- - an anomaly, one specific characteristic.
Saman yığınında iğne aramak gibiydi... Sıra dışı, belirgin bir özelliği olan bir şey.
I can't... protocol says you can't give kids morphine unless it's an isolated extremity injury, and he is just banged up all over the place.
Veremem, protokol ancak, ağır kol-bacak yaralanmalarında çocuklara morfin verilebilir diyor. Her tarafını sarmışlar sadece.
Isolated Anti-Ro Antibody could cause complete heart block.
İzole edilmiş anti-Ro antikoru kalp engeline yol açabilir.
I didn't feel isolated or lonely. That's where I met my wife.
Kendimi eskisi kadar dışlanmış ve yalnız hissetmiyordum karımla orada tanıştım.
You know, I thought, "Well, jeez, this must be " an isolated incident of corruption.
Düşündüm ki " Yani, bu sadece ufak, münferit bir bozukluk,
- I have to just keep him isolated.
- Onu her şeyden soyutlamam lazım.
- it's nice and isolated back there.
Arka taraf hoş ve ıssız bir yer.
It's quiet, isolated.
Oldukça ıssız.
After three years at sea Odysseus has lost all his men and ships. He is alone, isolated and still no closer to home.
Denizde geçen 3 yılın ardından, Odesa tüm adamlarını ve gemilerini kaybetmiş, yalnız, mahsur ve evinden uzak kalmıştır.
It isolated a print. John Simmons.
Diğerlerinden farklı bir iz mi?
SOMEBODY THIS SOCIALLY ISOLATED NO DOUBT HAS MENTAL ISSUES.
Sosyal açıdan bu kadar yalnız birinin akıl hastası olduğu kesin.
We're seeking to confirm initial reports a series of global terror attacks by isolated groups of Muslims and Hindus in both the US and continental Europe, attacks that appear to have already provoked...
"Amerika ve Kıta Avrupa'sında bulunan münferit Müslüman ve Hindu grupları tarafından gerçekleştirilen bir dizi global terör saldırılarının ilk raporlarını doğrulatmaya çalışıyoruz." "Saldırılar zaten provoke edilmiş..."
Isolated on islands with limited food, large mammals sometimes shrink over time.
Sınırlı miktarda yiyeceğin bulunduğu adalarda izole olduklarında büyük memeliler zaman içerisinde bazen küçülür.
But finally, taking great care not to contaminate it with their own, they isolated the first piece of Neanderthal DNA.
Sonunda, kendi DNA'lari ile kirletmemek için büyük gayret gösterdikten sonra Neandertal DNA'sinin ilk parçasini izole ettiler.
Was the case at Malibu Canyon an isolated incident, or an indication of a larger, yet uncovered problem plaguing the Los Angeles school system?
Malibu Canyon daki bu olay, Ya da işaret mi demeliyiz, Los Angeles eğitim sisteminde
It feels like we're completely isolated.
Sanki mahsur bırakılmış gibiyiz.
Yeah, for Monk. They isolated the poison.
- Evet, zehri ayrıştırmışlar.
I mean, this place is not exactly isolated.
Yani, burası çok da ıssız bir yer değil.
That was an isolated incident.
O bir kerelik bir olaydı.
If they succeed, our England in the Pacific will be isolated, ripe for Japanese invasion.
Eğere başarırlarsa, Pasifik, İngilteremiz izole olacak ve Japon işgaline uygun hale gelecekti.
The marines on shore are alone, isolated and abandoned.
Kıyıdaki denizciler yalnız, izole edilmiş ve terk edilmiş haldeydi.
In the dry season, the water is reduced to isolated pools and then they contain the greatest concentration of crocodiles on Earth.
Kuraklık zamanlarında, etrafta çok ufak su havzaları kalır. Bu da evrendeki en büyük timsah kolonisinin oluşumuna sebep olur.
Is that route isolated during the morning commute?
Bu yol sabah boş mu oluyor?
For the first few days, the kids were kept safe, isolated on the cliff-tops.
İlk birkaç gün yavrular bu ıssız tepelerde güvendeler.
Isolated here, on the roof of Africa, is one of the rarest hunters in the world,
Burada, yalıtılmış bir şekilde Afrika'nın çatısında,... en nadir avcılardan biri yaşar,
All of these isolated fragments of crust were on the move.
Bu özel problemin çözümü, kertenkeleyi saklandığı yerden çıkarmak için en uygun aracı bulmayı ve onu şekillendirmeyi gerektiriyor.
New eruptions happen all the time, adding new territory to this isolated European outpost.
Annesini izleyerek nelerin yeneceğini öğrenmesi gerek. Yapraklar güzel, ama en iyi parça kökler.
An article written in the 1950s states that studies showed that individuals who had been isolated from their familiar social and cultural environment, became neurotic.
1950lerde yazılmış bir makalede şöyle deniyor : çalışmaların gösterdiğine göre, yakın sosyal ve kültürel çevresinden soyutlanan bireyler nevrotik oluyorlar
She was picking a place isolated and without Germans.
Issız ve Almanların olmadığı bir yer seçti.
Since Father Emmanuel isolated the virus, there's not been one African among the 600 victims.
Peder Emmanuel virüsü tecrit ettiğinden beri 600 kurban içinde bir tane Afrikalıya bile rastlanmadı.
As far as I'm concerned, this is an isolated incident.
Bana kalırsa bu farklı bir olay.
Natural resources dried up, the global financial markets collapsed, And the crisis has united human destiny - Left-isolated individuals in its decay.
Doğal kaynaklar kurudu, küresel finans marketleri çöktü ve insan kaderini birleştiren kriz ardında başlıbaşına yalıtılmış bir şey bıraktı.
You feel so isolated.
Kendini çok yalnız hissediyorsun.
Without record, parents despãrþiþi, childhood isolated failed sentimental... 50 % of the population is of and a. What escape?
Kötü bir çocukluk, sorunlu aile.. vs.
What they did is they isolated it down to the amount of tile and grout it would take to cover the floor.
Zemin yalıtımında kullanmak üzere, karo ve harç almışlar. Ama bu yüzey kaplaması için olmalıydı.
The village was really isolated.
Tabir yerindeyse, tümüyle yok oldu.
All on the same train. Alone and isolated.
Hepimiz aynı trendeyiz, yalnız, tek başına.
But most of all we are afraid of human intrusion because if Onkalo is opened, the waste will no longer be isolated from all living organisms and we will have failed.
ama en çok ta - - Onkalo bulunup açıldığında meydana gelcek insani saldırıdan korkuyoruz - - Atklar artıl canlılardan uzak tutulamayacak -
" So isolated had they become from the outside world,
"Dış dünyadan o denli soyut hale gelmişlerdi ki..."
This would be an isolated incident.
Epey farklı bir olay olurdu.
We've isolated a voice on Kitty Galore's threat recording.
Kedicik Galore'nin sesini o kayıttan ayırdık.
Isolated.
İzole halde.