It's all clear traduction Turc
569 traduction parallèle
It became clear that these volcanoes were part of a single vast chain of volcanic mountains that runs down the middle of the world's ocean basins, all the way around the planet.
Bu volkanların, tüm gezegenin çevresi boyunca dünya'nın okyanus çanaklarını saran tek bir muazzam volkanik dağ sırasının parçaları olduğu açığa çıktı.
Because after all, i think it's pretty clear and i really don't think it'll be necessary for us to examine all the evidence again in detail.
Çünkü bence gerçekler oldukça belirgin. Tüm delilleri bir kez daha ayrıntılı şekilde gözden geçirmeye gerek olduğunu sanmıyorum.
- Now, that's all perfectly clear, isn't it?
- Şimdi her şey açıkça anlaşıldı, değil mi? - Evet...
- It's all clear.
- Tamamdır.
It's all clear to me now.
- Şimdi her şey çok net.
So... it's all clear now.
Şimdi her şey gayet net.
It's all crystal clear.
Bir kristal kadar berrak.
Napoleon's plan is becoming clear - to break through the Russian left flank, then throw all his forces to the center and push the Russian army into the river to destroy it.
Napoleon'un planı açık hale geliyor.. Rusları soldan bölmek.. sonra bütün kuvvetleri merkeze yığmak..
- It's all clear, you can withdraw now.
- Artık temiz, Şimdi çekilebilirsin.
It's all clear to me, Holmes, except one thing, why did they kill MacGregor?
Bir şey dışında her şey bana açık görünüyor, Holmes. MacGregor'u neden öldürdüler?
Thor, it's all coming back, strong and clear.
Thor, yaşananları gayet açık ve net olarak hatırlıyorum.
It's all clear sailing now.
Şimdi her şey rayına oturdu.
It's clear that there are favourites, while we should all be equal
Favorileri olduğu belli, oysa hepimiz eşit olmalıyız.
- Now it's all too clear.
- Şimdi herşey anlaşıldı.
It's all clear.
Tehlike yok.
It's all clear! It's Boltar!
Bunlar bizinkiler, Boltar.
It's all getting clear.
Her şey açığa kavuşuyor.
It's all clear.
Tehlike geçti.
It's all clear now.
Artık her şey apaçık.
But, if you shoot me down, let's have it clear, in front of all these men. You're not here to get Julie Maragon out.
Ama beni vurursan, tüm bu adamların önünde şunu açıklığa kavuşturalım, siz Julie Maragon'u almak için burada değilsiniz.
Now, it's full daylight, johnny rob and we can all think with clear heads.
Artık güneş doğdu, Johnny Rob ve hepimiz mantıklı düşünebiliyoruz.
It's all clear through here.
Buraya kadar bir şey yok.
The demolition charges have been removed. It's all clear.
Tahrip kalıpları temizlendi.
It's all clear, sir.
Her şey tamam komutanım.
It's all clear now.
Her şey ortada.
It's not clear at all!
Hiç temiz değil.
- It's clear, sir, all the way through to New York.
- New York'a kadar bütün yol boyunca açık, efendim.
It's all right, it's clear.
Tamam, kimsecikler yok.
I think it's all clear now.
Hiç kimse yok.
It's all becoming clear.
Herşey açıklık kazanıyor.
It's all free and clear up here, Heinrich.
Buradakilerin tümü düzgün bir şekilde gevşetilmiş, Heinrich.
- It's all clear to me now.
- Kafamdaki her şey aydınlandı.
Clear out everyone, it's all over, get going.
Herkesi çıkartın, bitti. Kımıldayın.
Says he'll double it by next year if all the yards get out of his way for a clear field to fire.
Dediğine göre gelecek yıl bütün dağlılar temiz bir atış alanı için yolundan çekilirse iki katı olacak.
So for all our sakes make it clear to him he's gotta behave.
Yani hepimizin iyiliği için ona doğru durması gerektiğini anlatın.
And we'll make it clear that it's just for this one night, all right?
Bunun sadece bu gecelik olduğunu açıkça belirtiriz, tamam mı?
He's waiting to see if it's all clear.
Etrafın ıssızlaşmasını bekliyor.
It's all perfectly clear to me.
Her şeyi gayet net anlıyorum.
♪ And this evening it all will be mine ♪ There's a coach comin'in now it's riding in the clear ♪ And the sound of it grows to a din
At arabası geliyor, sesi artık net duyuluyor, ve gürültü büyüyor yaklaştıkça
If we accept the premeditated act of a group aided or simply abetted by the police, it all becomes clear and fits together.
Polis yardımı veya kışkırtması ile bir grubun önceden tasarlanmış eylemini kabul edersek, hepsi açıklığa kavuşuyor ve birbirine uyuyor.
It's all quite clear.
Her şey apaçık.
For you it's all so clear and simple, but I'm confused
Senin için her şey basit ve kolay, ancak benim kafam karışık.
All I can say is, if she consents, and it's up to us to make her consent the encounter should be unqualified pleasure but with two clear exceptions :
Tüm söylediğim, eğer o da izin verirse, ve onun izin vermesini sağlamak da bize bağlı. Bu buluşma tarifsiz bir zevk olabilir. Ama iki istisna dışında :
It's all clear.
İğne açığa kavuştu.
They say from Culp's Hill, you could see it all clear.
Başka bir hatta bizi bekliyorlardı ve bizi o hatta çekmeyi çok iyi başardılar.
It's all very clear now.
Herşey çok berrak şu an.
Suddenly it's all very clear!
Birden herşey berraklaştı!
It's curious. It was all clear this morning.
Ne garip, bu sabah her şey çok belirgindi.
It's all quite clear and simple
Şaşırma. Her şey açık ve basit.
- No, no, it's all very clear, very clear.
- Hayır, tamamen net, çok net.
It's all clear, okay?
Her şey yolunda.
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all the same to me 49
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all the same to me 49