It's all the same traduction Turc
1,574 traduction parallèle
Here, there - it's all the same.
Burada, orada - hepsi aynı şey.
It's all the same. " Why do I always believe her when she says this is different?
- Bunun farklı olduğunu söylediğinde neden hep ona inanıyorum ki?
The instruments, it's all the same as your computer program, exactly.
Aletler senin bilgisayardakilerin aynısı.
It's all the same.
Herşey aynı.
He looks exactly the same, so the potion is worthless, and Yzma's a crook, and it's all my fault because I helped her do it.
Tıpatıp aynı görünüyor. Yani iksir bir işe yaramıyor. Yzma bir dolandırıcı.
It's all the same.
İstediğini seç, hepsi aynı.
It's not the same thing at all. This doll is unused.
Bu öyle bir durum değil ki, aynı durum değil ki, hiç aynı durum değil, bu şişme bebek daha hiç yapılmamış.
For those that survived and for those that didn't, it's all the same.
Hayatta kalanlar için de kalmayanlar için de her şey aynı.
Yeah, if it's all the same to you, Nightingale I'd rather you not refer to Tom as a footnote.
Şanslıysak, zombi sorunu, tarih kitaplarına bir dipnot olarak geçer. AIDS ya da vebadan farksız olarak.
It's the same pile of shit we're all sinking in.
Hepimizin battığı aynı bok.
Your attention gets on my nerves. I know it's sincere but it's irritating all the same.
İyiliğim için yapıyorsun, biliyorum ama yine de canımı sıkıyor.
It's all the same shit.
Bütün hepsi aynı bok.
Let it be. We are all surrounded by the same light.
Etrafımızı yine aynı ışık sardı.
It's all the same system.
Aynı sistem.
By the way, it's the same big club that used to beat you over the head with all day long and they tell you what to believe...
Yeri gelmişken, Bu aynı zamanda kafana hergün zorla sokup neye inanman gerektiğini söyleyenle aynı klüp...
Dr.Hodler, if it's all the same to you. I'd prefer to work anonymously.
Doktor Hodler, eğer sizin için de uygunsa, kimsenin haberi olmadan çalışmayı tercih ederim.
Look, it's all the same sideshow to me.
Bak, hepsi de benim için aynı şov.
if it's all the same, i'll find shawn myself.
Eğer hâlâ aynı durum geçerliyse, Shawn'ı kendim bulurum.
It's too bad all of the women that you screw don't share the same benefits.
Düzüştüğün bütün kadınların aynı yararları sağlamamaları çok kötü.
If it's all the same, I'd prefer you two didn't bond in any way.
Eğer mevzu aynı ise, ikinizin birbirinize pek bağlanmamasnı tercih ederim.
It's all the same thing.
Hepsi de aynı şeydir.
If it's all the same to you, I think I'll resign. Bye, then.
Efendim, sizin için de aynı şekildeyse istifa etmeyi düşünüyorum.
It's all the same.
Hep aynı.
Of course, my per-shelf rate's gone up since we last talked, so it all comes out to the same money.
Tabii raf başı fiyatım konuştuğumuzdan beri arttı. Yani aynı paraya geliyor.
- It's all the same to me.
Benim için hepsi aynı.
Look, I'm not being funny, but if it's all the same to you I'd kind of like to get this over with and be on my way.
Bakın, espri falan yapmıyorum ama sizin için mahsuru yoksa, ben ufaktan ufaktan bu işi atlatıp, yola düşmek niyetindeyim.
- Hey, you guys. They're pretty sure it's the same guy who's been hittin'all the bars around here.
- Beyler, hırsızın bu civardaki bütün barları soyan adam olduğundan eminler.
It's remarkable how these college hangouts all smell the same.
Hayret, üniversitelilerin alem yaptığı yerler hep aynı kokar.
That's just it They're all on the same frequency every remote has a numerical code that links it to just one car No.
Hayır, olay da bu işte.
All right, run it down. If it's the same people who stole the truck, they got nuclear material, high explosive, and that is a dirty bomb.
Eğer kamyonu çalanlarla aynı kişilerse, nükleer madde ellerinde, patlayıcılar, ve işte kirli bomba.
But once a year it all falls on the same Friday. That's today.
Bunların hepsi senede bir gün Cumaya denk gelir ve bugün o Cuma.
So, it's not the same thing at all.
Yani bu biraz saçma bir örnek oldu sonuçta.
You turn the lights out, it's all the same darkness, right?
Işığı söndürdüğünde, karanlık aynı karanlık değil mi?
Oh, you know, if you girls refer to each other that way, the boys are gonna think it's all right to do the same.
Siz birbinizden böyle bahsederseniz, oğlanlar da böyle kelimeler kullanmaktan çekinmez.
They're all paying 10 bucks a pop for the same reason. And trust me, Ms Dixon, it's not to rekindle the flame.
Hepsi bir kutu ilaca 10 papeli aynı sebepten dolayı verecekler.
♪ Said it doesn't matter'cause ♪ ♪ he said that it's all the same. ♪ Yeah Lois!
Evet, Lois.
It's the same story all along the street.
Cadde boyunca hep aynı hikaye.
If it's all the same to you, I'd rather not do the hand-on-the-head thing.
Senin için farketmezse, ellerini kafama sokmamanı tercih ederim.
On appeal they'll be convicted, but it's all the same to me.
Temyiz için baş vurabilirler ama umurumda değil.
It's all the same to me.
Benim için hepsi aynı.
Ginger or not, it's all the same.
Kızıl veya değil, hepimiz biriz.
But if it's all the same to you, I'd rather have the food.
Ama senin için sakıncası yoksa tat almayı tercih ederim.
All living things have different life spans, but it's said the number of heartbeats in their lifetimes are about the same.
Her türün kendine göre uzun bir ömrü vardır, ama kabaca kalp atışlarıyla aynı süre kadar yaşadıkları söylenebilir.
It's the same gang all over France.
Bütün Fransa'da aynı ekip.
What's really remarkable about this is that over the next 20,000 years whenever one person made an image of another it showed the same exaggerated features and they cropped up in all sorts of places.
Enteresan olan şu ki ; sonraki 20,000 yıl boyunca bir vücut çalışması yapıldığında aynı abartılı özellikleri taşıyordu ve heryerde bulunuyorlardı.
And all of a sudden, it hit them that they had they had come to the time where they were the same or maybe lower because they cannot live in the conditions we did.
"Bir anda... "... bizimle eşit duruma, hatta daha da aşağıya düşmüş olduklarını dehşetle... " "... farketmişlerdi, çünkü bizim alışık olduğumuz bu şartlar onlara yabancıydı. "
Now there's no way, even if we all had it, that they would be exactly in the same place.
Hepimizde olsa bile aynı... yerde olmasının mümkünü yok.
It's all the same, and nobody gets it.
Bir şeyleri çözmem, en baştan başlamam gerek.
It's just that when you put all these ideas and theories and facts together and think about them all at the same time, interconnected, your brain kind of orgasms.
Ne kadar sapkın bir aile çocuklarına Bickford Shmeckler adını verir? Ona sorarım.
It's the same with sound, taste, smell, touch, everything. We exist in this narrow band of perception. All right?
Sen de bazı erkeklerin diğerlerinden çok daha yakışıklı göründüklerini hiç fark etmedin mi?
And think how it's the same o'er here in the hood, only it's all dirty and shit.
Ve bak mahallede de her şer aynı sadece her şey kirli ve boktan.
it's all the same to me 49
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67