English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's always a pleasure

It's always a pleasure traduction Turc

110 traduction parallèle
It's always a pleasure to see the young enjoy themselves.
Gençlerin eğlendiğini görmek her zaman mutluluk verici.
It's always a pleasure, Mr. Charles.
Büyük bir zevkle Bay Charles.
It's always a pleasure meeting you, Madame.
Sizinle karşılaşmak daima bir zevk, Madam.
Reynolds, it's always a real pleasure to do business with a gentleman.
Reynolds, onun gibi bir beyefendiyle iş yapmak her zaman gerçek bir onurdur.
It's always a pleasure to watch a cop four-flush.
Bir aynasızın blöf yapmasını izlemekten... daima zevk almışımdır.
It's always a pleasure to see you.
Seni görmek her zaman memnuniyet verir.
It's always a pleasure to welcome a new student body to the summer school of St. Anthony's.
St Anthony yaz okuluna gelen her yeni öğrenciyi karşılamak büyük bir zevk olmuştur.
It's always a pleasure to have you with us.
- Bizimle olman çok hoş.
It's always a pleasure... to meet an insurance agent who enjoys paying off expensive claims.
Zarar ziyan ödemeyi seven bir sigortacıyla tanışmak bir zevkti.
It's always a pleasure to see you here, madame.
- Sizi burada görmek her zaman bir zevk.
It's always a pleasure to play for two beautiful people in love.
Âşıklara çalmak her zaman bir zevktir.
It's always a pleasure to watch the rich enjoying the comforts of the poor.
Zenginlerin fakir hayatından keyif aldığını görmek daima bir zevk.
It's always a pleasure to hear the views of my good friend Sotero.
İyi dostum Sotero'nun fikirlerini dinlemek her zaman bir zevktir.
Mr Mocata. ( Mocata ) It's always a pleasure to meet Simon's friends.
Simon'un arkadaşlarıyla tanışmak büyük bir zevk.
She knows it's always a pleasure to have her here...
Onu burada ağırlamanın bir zevk olduğunu da bilir.
It's always a pleasure to meet someone who appreciates the boudoir of the grape.
Üzümlerin yatak odasını... takdir eden biriyle tanışmak hep hoştur.
It's always a pleasure to welcome someone with a mutual interest.
Ortak ilgileriniz olan birini ağırlamak zevktir.
It's always a pleasure to see you.
Sizi görmek gerçek bir zevk.
It's always a pleasure doing business with you.
Sizinle iş yapmak büyük bir zevkti.
It's always a pleasure doing business with you, Emile.
Seninle iş yapmak her zaman bir zevk, Emile.
It's always a pleasure to see you.
Sizi görmek her seferinde başka bir keyif.
It's always a pleasure to get a drink for an attractive woman.
Çekici bir kadına içki getirmek her zaman için bir zevktir.
It's always a pleasure to take a brave man's life.
Cesur bir adamın yaşamına son vermek, benim için her zaman büyük bir zevk olmuştur.
It's always a pleasure to have you back.
- Harika. Senin aramızda olman daima bir zevk.
Otherwise we'll have to vote you out. It's always a pleasure to see citizens avail themselves of the democratic process.
Vatandaşların demokratik süreçlerden kendilerine fayda sağladıklarını görmek büyük zevk!
It's always a pleasure meeting one of Edward's girls.
Edward'ın kızlarından biriyle tanışmak hep bir zevk olmuştur.
It's always a pleasure to watch machinery in operation.
Makinelerin çalışmasını izlemek benim için bir zevktir.
Giving them that, that's always a pleasure, isn't it?
İdrar örneği vermek benim için hep bir eğlence olmuştur, değil mi?
- Well, it's always a pleasure to see...
Siz görmek büyük bir zevk.
It's always such a pleasure to come here and be with the Advanced Products Group.
Burada olmak ve İleri Ürünler Grubuyla birlikte olmak beni her zaman mutlu etmiştir.
And now, it's always a pleasure to announce to you our next dancer.
Ve şimdi, sıradaki dansçımızı anons etmek her zaman bir zevk.
It's always a pleasure working with you.
Seninle çalışmak her zaman bir zevk.
It is always a pleasure to come in on one's friends before the lookout begins.
İnsanın dostlarının yanına beklendiğinden önce gitmesi daha iyidir.
It's always a pleasure to meet one of David's friends.
Her zaman David arkadaşlarından biri karşılamak için bir zevk.
It's always a pleasure to see you Mr. Zesty
- Bay Zesty sizi ziyaret etmek benim için daima bir zevk.
Hey, man, it's always a pleasure taking care of business with you.
Hey, adamım, seninle iş yapmak hep bir zevktir.
Not at all. It's always a pleasure to see you sing.
Hiç de değil, sizi şarkı söylerken dinlemek her zaman büyük bir zevktir.
How you doing, sir? It's always a pleasure.
Sizi görmek büyük mutluluk.
It's a pleasure, as always.
Memnuniyetle, her zamanki gibi.
it's always a pleasure to see you.
Antonio, seni görmek her zaman için bir zevk.
It's always a pleasure.
Benim için zevkti.
It's always a pleasure, Ms. Pearlman.
Her zaman zevktir, Bayan Pearlman.
- Ma'am, it's always a pleasure.
Sizinle tanışmak büyük bir zevkti. - Bayan, o zevk bana ait.
Gentlemen, it's always a pleasure to do business with you.
Baylar, sizinle iş yapmak her zaman zevkli oldu.
- It's always a pleasure.
- Benim için her zaman bir zevktir.
Well, it's always a pleasure to help with that.
Şey, her zaman zevkle. som3rs3t... Capture :
Nell, it's always a pleasure to see you.
Nell, seni görmek her zaman bir zevk olmuştur.
It's always a pleasure meeting new people.
Yeni insanlarla tanışmak her zaman bir zevk.
On the contrary, it's always a pleasure.
Aksine, her zaman bir zevktir.
It's always a pleasure to cook for you both.
Sizler için yemek hazırlamak benim için her zaman zevktir.
- It's always a pleasure.
- Her zaman keyif almışımdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]