English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's an antique

It's an antique traduction Turc

119 traduction parallèle
Can't do that, it's an genuine antique.
Yapamazsınız, o tam bir antika.
From other evidences the blanket supplies I deduced that it's been used in an antique shop and whoever controls those antiques murdered Grayson and kidnapped the girl.
Battaniyeden elde ettiğim öteki kanıtlardan çıkarabildiğim kadarıyla battaniye bir antika dükkanında kullanılmış ve antika dükkanını kim işletiyorsa
It isn't just an antique shop where you pick up the pitiful remnants of other people's failures.
Burası sadece insanların yitik, acıklı hatıralarının alındığı bir antika dükkanı değil.
It's an antique, right?
Antika, değil mi?
If it's worth what you said, rather... you'd sell it to an antique shop and be back to gamble.
Eğer o kadar değerliyse... Onu antikacıya sat, öyle gel buraya
It's an antique.
Bu bir antika.
- It's an antique scale.
- Antik bir terazi Koç.
It's just an old antique anyway.
Nasılsa antika bir masaydı.
It's an antique.
Bir antika.
Man buying car in an antique shop. That's it.
Antikacıdan araba alan adam işte.
Look. it's an antique.
Bu araba antika!
Don't you know it's an antique plate?
Bu tabağın antika olduğunu bilmiyor musun?
It's an antique.
- Çok sevindim. - Kararımı verdim.
Meanwhile, we're in week three ofthis thing... and by the time we get it, it's gonna be an antique.
Bu arada, 3 haftadır bu şey için düşünüyoruz... almaya karar verdiğimizde, artık bir antika sayılacak.
It's an antique, you know.
Çok eski. Antika.
Well, it's an Earth antique. Mint condition.
Dünya'ya ait bir antika.
Of course, it's an antique.
- Elbette, o bir klasik.
It says the bullet you claim you removed from Cole's thigh... is, in fact, an antique.
Buna göre Cole " un bacağından çıkardığınızı iddia ettiğiniz kurşun... aslında antikaymış.
- It's an antique.
- Antika bu.
It's an antique.
Antika o şey.
It's not a bed, Dad. It's an antique fainting couch.
O yatak değil baba, antika bir "bayılma koltuğu".
It's an antique.
Antika.
It's practically an antique.
Antika sayılır.
- No, it isn't, it's an antique.
- Hayır, değil, bir antikadır.
It's an antique polygraph machine.
Bu antika bir yalan makinesidir.
Careful with that joke-it's an antique.
Dikkat et o espriye. Neyse bir antika.
Aeryn, it's an antique locket.
Aeryn, bu antika bir madalyon.
Okay fine! I'll - I'll just tell her it's an antique apothecary table, she doesn't have to know where it came from.
Tamam, ona bunun sadece antik bir ecza masası olduğunu söylerim, nereden aldığımı bilmez.
You said it's an antique, Earth-based flight module.
Antika demiştin, Dünya'da kullanılan uçuş modülü.
It's an antique television.
Eski bir televizyon.
Because it's an antique and I don't want people to- -
Çünkü bu antika birşey ve insanların onu kurcalamalarını istemiyorum - Radyatörün.
It's an antique, not something you'd find in the house.
O bir antika, evlerde bulunan cinsten bir şey değil.
If you're interested in really good glasswork, it's cheap, but it's an antique.
Ucuzlar ama hepsi antika.
It's an antique, but one of the finest weapons the Germans made.
Antikadır. Ama Almanların yaptığı en iyi silahlardan biri.
It's an antique, but it'll have to do.
Antika bir şey, ama ne yapalım.
- It's an antique.
- O antika.
It's an antique stuffed and mounted trout, and I think it's manly.
İçi doldurulmuş antika bir alabalık. Bence çok erkeksi.
Thanks. I've had it since I was 6. It's practically an antique.
- 6 yaşımdan beri bende, antika sayılır.
Who brought you this junk? It's not junk, it's an antique.
Hurda değil bu, antika.
It's an antique.
O şey bir antika.
It's an antique ottoman, and it's hideous.
O antik bir divan ve iğrenç!
It's an antique Lindsey bought for her.
Lindsay'in aldığı antika bir battaniye.
I mean, it's an antique.
Antika.
- It's a good name for an antique shop.
- Antika dükkanı için güzel isim.
- -It's an antique.
- Bu bir antika
From the'40s.It's an antique.
Antika.
Lovely font choice, lovely use of bullet points, but give me a break it's not like you made them on an antique printing press or something.
Noktaları çok iyi kullanmışsın. Ama yapma. Bunları antika baskı makinesinde basmadın ya.
Now, it's an antique.
Şimdi ise bir antika.
- Of course not, it's an antique.
- Tabii çalışmıyor, antika bu.
It's... Even though it's an antique. It doesn't tilt back yet.
Bu tıkırdayacak kadar eski de olsa geriye yatmıyor, henüz.
I think it was smuggled in, like drug-dealer style because basically, all you have to do is take an antique vase, and you wrap it up in a bunch of cellophane, right?
Buraya yasadışı yollardan aynı uyuşturucu sokar gibi kaçak sokulmuş. Antika bir vazo aldığında tek yapman gereken... onu alıp bir parça şeffaf kağıda sarmaktır değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]