It's like a traduction Turc
38,501 traduction parallèle
Albert, that sound you just made of your feet on the concrete, it's like a knife in my brain.
Albert, az önce ayağınla betonda çıkardığın o ses beynime saplanmış bir bıçak gibi.
It's like talking to a dog.
Bir köpekle konuşmaktan farksız.
It's like looking in a Bat-mirror.
Bat-Ayna'ya bakar gibiyim.
Look, everyone here knows what it's like to be hurt by a hero, don't they?
Buradaki herkes bir kahramandan darbe yemenin nasıl olduğunu bilir, değil mi?
Can you hold it in like a big boy?
Koca bir adam gibi tutamaz mısın?
Well, the cage dive is, like, it's a surface cage dive.
Kafes dalışı, bir yüzey kafesi dalışı gibi.
- It's like a little white one.
- Sanki beyaz gibi.
It's like a fucking bouncy castle.
Bu lanet bir canlanma kale gibidir.
When you're a ten-year-old boy and you watch your mother die... it feels like this!
10 yaşında bir çocukken annen gözünün önünde ölürse ve sırada babanla sen varsan işte böyle hissedersin!
Yes. Yes, I know that I just had a refill, but like I already explained, my housekeeper accidently threw the bag away with the pills in it.
Yeni bir kutu verdiğinizi biliyorum ama dediğim gibi temizlikçim tüm ilaçları yanlışlıkla atmış.
It's like a second language to him. It's... it's...
Çok doğal yapıyor.
It's a lot... having to keep a secret like this.
Böyle bir sırrı saklamak, çok büyük bir yük.
It was like when I was a kid... coming home from school through the snow, and... and then I'd be standing on the porch, freezing, and on the other side was comfort.
Çocukluğumdaki gibiydi. Sanki, kar yağarken okuldan eve gelmişim ve üşüyerek verandada duruyorum, kapının diğer tarafıysa huzurlu. Huzurlu ve sıcacık.
I know what it's like to have a troubled son.
Sorunlu bir oğlunun olması nasıldır, bilirim.
It's like a... a fire burning inside of me.
İçimde yanan bir ateş gibi.
Ever since he... came back from the dead, it's like a... It's like a piece of his soul got left in the grave.
Ölümden döndüğünden beri sanki ruhunun bir parçası mezarda kalmış gibi.
Well it's looking like a beautiful day here in the city of bend after last night's crazy downpour.
Burası güzel bir güne benziyor Viraj kentinde Dün geceki delicesine sağanak yağmurdan sonra.
It's times like these we ask ourselves, are we dudes who give a fuck or are we men?
Kendimize sorduğumuz zamanlar böyle, Biz kim lanet sevgililer Yoksa biz erkekler miyiz?
- Does it look like I got a kit crap bar on me, boy?
- Üzerimde bir alet çerezi var mımış gibi görünüyor, evlat?
But now it looks like someone's a little hoes before bros on this trip.
Ama şimdi birisi biraz küçük gibi Bu gezide Bros'tan önceki hoes.
It's like when the subject of sex with a female comes up,
Sanki bir kadınla seks konusu çıkınca,
I know I don't have a super cool name like cashtag, or an even cooler necklace to back it up.
Nakit para yazısı gibi süper güzel bir adım olmadığını biliyorum Veya yedeklemek için daha serin bir kolye.
But your ability to get through it... as this gets harder... that is a hundred times more powerful than slapping a smile on your face and pretending like everything's just fine.
Ama işler zorlaştıkça sorunlarla başa çıkma yeteneğin gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranmaktan 100 kat daha güçlüdür.
It feels like a chapter of my life that's closed.
Hayatımda bir sayfaydı ve kapandı.
I mean, it's not like you have a career.
Yani, kariyer gibi bir şeyin yok.
It's like, I didn't think about the whole, like, having a baby thing, you know?
Bütün bu bebek sahibi olma olayını düzgün düşünmemişim meğerse.
It's like one thing to trap a person with a baby, but then when you actually have a baby, then you become trapped.
Birini bebekle kapana kıstırmak ayrı ama gerçekten bebeğin olunca kendin kapana kısılmış oluyorsun.
And plus, it's totally turning her into, like, a different person.
- Ayrıca onu başka bir insana dönüştürdü.
Is it such a big deal for you to come down off your throne for, like, one day and stop being such an uptight bitch?
Tahtınızdan aşağıya gelmeniz sizin için büyük bir şey mi? Bir gün, bu kadar gergin bir sürtük olmayı bırakır mısın?
What, like it's any weirder than a Christian wedding if you really think about it?
Ne yani, Hıristiyan bir düğünden daha garip biri gibi Gerçekten düşünüyorsun?
I mean, it was a class size of, like, 40 people, so I didn't have to impress too many folks, but... yeah, I was homecoming king.
Bir sınıf dolusu insan vardı, 40 kişi kadar, yani çok insanı etkilemem gerekmedi ama evet, mezuniyet balosu kralıydım.
God, it's nights like this I wish I had a remote-control drone.
Tanrım, böyle gecelerde keşke bir dronum olsa diyorum.
It's like a hot dog with a belt on it.
Kemeri olan bir sosisli gibi.
It's like a fucking cocktail party in here, and nobody stepped on this?
Kokteyl partisi gibi mekânda bir kişi basmadı mı bu sikik şeye?
It's like a spider web.
Örümcek ağı gibi.
You know, where you're just like, you're like, it's like a "Why, I oughta," but, you know, it's no big deal.
- Hani olur ya "elime bi'geçirirsem" gibi ama abartılacak bir şey değil.
Yeah, well it certainly looks like you're trying to make a show, and I think it's a good idea, and I think you should put me in.
Bir şov yapmaya çalışıyormuşsunuz gibi duruyor ve bence bu iyi bir fikir ve beni de koymalısınız.
You know, now-now that everybody knows they're being filmed, it's more like a reality TV show, and I just can't enjoy it when the people who are being filmed Nah, nah. - know they're being filmed.
Herkes filme çekildiğini bilince, realite şovuna dönüştü daha çok ve filme çekilen insanlar filme çekildiğini bilince zevk alamıyorum.
It's sort of like eating a bag of chips, you know?
Bir paket cips yemek gibi.
Like, if Jerry jumped off a bridge would you jump off it, too?
Jerry köprüden atlasa sen de atlayacak mısın?
- just seems, like, totally out of the blue, and, like... - It's, like, a bullshit thing, right?
- Bu bir düzmece, değil mi?
It's a work trip with my boss, who I would like to impress.
Etkilemek istediğim patronumla yapacağım bir iş gezisi.
It's not like we crossed a whole desert and almost died, like, 26 times in horrifying ways to get here.
Bütün bir çölü geçtiğimiz gibi değil Ve neredeyse 26 kez buraya gelmek için korkunç yollarla öldü.
Violent attack, ligature traces, possible use of a condom. Starts to look like it was premeditated.
Kaba güç kullanımı, bağlanma izleri kondom kullanılmış olma ihtimali önceden planlanmış gibi duruyor.
It seems like it's a mixture of two languages but as if they failed to determine which two languages.
İki lisanın karışımı gibi görünüyor ama hangi iki lisan olduğu belirlenememiş.
It's got redundant systems, fly-by-wire controls, built like a tank.
Yedek ve kontrol sistemleri var, tank gibi yapılmışlar.
Yeah, that's a bit more like I remember it.
Evet, hatırladığımdan daha sertti bu.
And every time I pass by that empty construction site, it's like a great big sign saying, "Francisco Fuerte... can't do nothing for his people."
O boş inşaat alanının yanından her geçişimde sanki koca bir tabela şöyle diyor : " Francisco Fuerte halkı için bir şey yapamıyor.
Because it sounds like she's running away with a lover.
Çünkü sevgilisiyle evden kaçıyormuş gibi anlaşılıyor.
Oh, it's a shame it's for religious shit, because, like, I would sing here for real.
Dini şeyler için kullanılması yazık çünkü burada çok güzel şarkı söylerdim.
It's a little bit too, like- - axe body spray?
Burası biraz fazla... axe body spreyi mi?
it's like a fairy tale 19
it's like a dream come true 17
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like a miracle 21
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like you said 124
it's like that 152
it's like a dream come true 17
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like a miracle 21
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like you said 124
it's like that 152