English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's like old times

It's like old times traduction Turc

120 traduction parallèle
It's like old times.
Eski günlerdeki gibi.
It's like old times to have you visit us once again, Vronsky.
Eski günlerdeki gibi, yine ziyaretimize geldin Vronsky.
It's gonna be like old times. Let's go to Galba's.
Eskisi gibi, üçümüz bir arada olacağız.
If anybody else says it's like old times, I'll jump out the window!
Bir kişi daha eski günler gibi derse kendimi camdan atarım.
It's like old times seeing you here again putting on your war paint.
Sizi burada, savaş boyanızı sürerken görmek, eski günler gibi.
Father, I've been through this so many times, it's like old home week.
Peder ben bu yollardan çok geçtim, artık alıştım.
It's like old times
Aynı eski günlerdeki gibi.
It's like old times, isn't it?
Eski günler gibi, değil mi?
It's going to be like old times, I know it.
Eski günlerdeki gibi olacak. Biliyorum.
When it's all over, we'll go on a binge, just like old times.
Her şey bittiğinde eski günlerdeki gibi, içki alemlerine devam ederiz.
It's like old times, isn't it?
Eski zamanlardaki gibi, değil mi?
It's like old times!
Eskiden olduğu gibi.
Oh, looking at you, it's like old times, Eiko.
Sana bakıyorum da, aynı eski zamanlardaki gibisin, Eiko.
If they're not here, it's you and me, just like old times.
Gelmemiş olurlarsa eğer, sadece sen ve ben kalırız,... tıpkı eski günlerdeki gibi.
Well, it's just like old times.
Aynı eski günlerdeki gibi.
- It's just like old times.
- Aynen eskisi gibi.
The Foreign Office is terribly pleased, it's just like old times.
Dışişleri Bakanlığı tıpkı eski günlerdeki gibi halinden çok memnundur.
It's like old times, isn't it, Samantha?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi Samantha?
It's like old times, isn't it, Samantha?
Tıpkı eski günler gibi, değil mi Samantha?
It's gonna be just like old times.
Eski zamanlardaki gibi olacak.
It's going to be like old times again.
Sakin ol. Her şey eskisi gibi olacak.
It's like old times.
Eski zamanlar gibi.
It's like I resolved to call you up 1,000 times a day ask you if you'll marry me in some old-fashioned way.
Sanki seni günde bin kez arayıp geleneksel bir teklifle benimle evlenmeni istemeye karar vermişim...
It's like old times.
Eski zamanlardaki gibi.
It's just like old times, isn't it?
Eski zamanlarda ki gibi, öyle değil mi?
I'm telling you, buddy, it's gonna be like old times.
Eski günlerdeki gibi olacak dostum.
It's kinda like old times.
Eski günlerdeki gibi.
It's just like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Let's go over to the den. Plug it in, like the old times.
Eski zamanlardaki gibi arkaya gidip çalıştıralım mı?
It's just like old times.
Tıpkı eskiden olduğu gibi.
It's exactly like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
- It's like the old times.
- Eski zamanlardaki gibi.
It's not like old times.
Durum eskisi gibi değil.
It's just like old times...
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Gosh, it's just like old times.
Tanrım, aynı eski zamanlardaki gibi.
- I'd like to stay and relive old times... but it's the same drill as before.
Kalıp geçmişi yad etmek isterdim ama... aynı hikaye işte.
And soon it's going to be just like old times around here.
Ve yakında işler aynı eskiden olduğu gibi olacak.
IT'S JUST LIKE OLD TIMES, ISN'T IT?
Eski zamanlardaki gibi, değil mi?
Hmm, it's just like old times, huh?
Aynı eski zamanlardaki gibi, değil mi? Sen ve ben.
- Aceveda seems pissed, doesn't he? - It's just like old times.
Aceveda kızgındı, değil mi?
Yes, it's just like old times.
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi.
It's just like old times. Hey, Cleveland. Hello...
- Hey, Cleveland.
Once you get on the stage, it's gonna be like old times.
Sahneye çıkar çıkmaz, eski günlerdeki gibi olacak
Once you get out on stage, it's gonna be like old times.
Sahneye çıkar çıkmaz her şey eskisi gibi olacak
It's like old times.
Aynı eski günlerdeki gibiydi.
It's just like old times, Kara.
Eski zamanlardaki gibi, Kara.
it's just like old times having you here, liz.
- Burada olduğun zaman, herşey eskisi gibi, Liz.
It's just like old times.
Vay canına! Tıpkı eski zamanlardaki gibi.
It's starting to feel like old times.
Aynı eski zamanlar gibi olmaya başladı.
It's like old times, isn't it?
Eski günlerdeki gibi, değil mi?
It's just like old times.
Tıpkı eski günlerde olduğu gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]