English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's my dad

It's my dad traduction Turc

2,124 traduction parallèle
My family knew exactly who did it, and I got a phone call from my dad while I was in the hospital, telling me how sorry he was, he apologized, it's gonna be some answers for it.
Ailem bunu kimin yaptigini çok iyi biliyordu ve ben hastanedeyken babamdan bir telefon aldim Bana üzgün oldugunu ve bazi cevaplari oldugunu söylüyordu
If it's any consolation, my dad is similarly deceased.
Hani teselli olacaksa, benim de babam aynen öldü.
It's my dad, actually.
- Babam arıyor.
It's my dad's bookshop.
Burası babamın kitapçı dükkanı.
- it's a wedding present from my dad.
- Babamdan evlilik hediyesi.
My dad had a $ 10 desk and a dream, and he built it into an empire.
Babamın 10 dolarlık bir masası ve bir rüyası varmış ve bunu bir imparatorluğa çevirmiş.
Of course, it was way back, when my dad's firm was in charge of budget review and accounting for NASA.
Babamın şirketi o dönemde NASA'nın muhasebe ve bütçe yönetiminden sorumluydu.
- You know, with my dad, it feels like all the bad stuff happened when he was able to stay home all day and write.
Babamlayken evde kalabildiği ve tüm gün yazdığı zaman hep kötü şeyler olacakmış gibi hissettirirdi.
By the way, tell your dad, it's like my favorite show ever.
Bu arada, babana, en sevdiğim program olduğunu söyle.
It's my dad.
Babam.
But it's what my dad wants, not me.
Ama bu babamın isteği, benim değil.
Oh, it's just me and my dad.
Sadece ben ve babam varız.
I took it from my dad's stash.
Babamın zulasında bulmuştum.
It's my dad's gin.
- Babamın cini.
It's kind of like one of my dad's books.
Babamın kitaplarında geçen yere benziyor
It's my dad's favorite book.
Bu babamın en sevdiği kitap.
This boy in my class, Flabby Robbie, his dad owns a Subway on 23rd and 7th Avenue, and it makes a ton of money.
Sınıfımdaki şu çocuk Flabby Robbie babasının 23. ve 7. Caddede bir dükkânı var ve tonla para kazanıyor.
My dad went and hit it with the mop, but it was one of those sponge mops, so it didn't really hurt the rat that much, and the rat went running down the hallway.
Babam kalktı ve ona paspasla vurdu ama paspas şu sünger olanlardandı bu yüzden sıçanın canını çok fazla acıtmadı ve sıçan tüm koridoru koşarak geçti.
It's my dad's.
Babamın.
Actually, it was one of my dad's TAs.
- Aslında, babamın asistanlarından biriydi.
It's my dad.
Babam gelmiş.
If Dad found me a job in Rome, I'd buy a place, my folks have one here and it's horrible!
Babam bana Roma'da bir iş bulsaydı, yeni bir ev alırdım. Burada bir evim var ama berbat!
It's not my fault you weren't around when Dad died.
Babam öldüğünde yanında olmaman benim hatam değil.
- It wasn't my dad's fault.
- Babamın hatası değildi.
That's how my dad ran it.
Bu babamın yürütme şekliydi.
But it's my formal, Dad.
Ama bu okul dansı baba.
In the past, my father would always kick things off and then turn it over to the vice presidents but as you know, Dad's not with us any more.
Geçmişte babam hep bişeyleri atardı.. ... ve sonra başbakan oldu .. ama bildiğiniz gibi artık babam bizimle değil
The next time your dad and I change a diaper, it'll be each other's. Oh, my God.
Gelecek sefer babanla bez değiştirdiğimizde, kendimizinkiler olacak.
It's about my dad... a man living one life, dreaming another.
Babamın hayalini kurduğu hayatı yaşayamayan adamın hikâyesi.
My story is about a handsome little prince who only ever wanted to live well, so he killed his dad, the king, and he stole all of his gold, and he spent it and he spent it until it was all gone.
Hikayem hep iyi yaşamak isteyen yakışıklı küçük bir prensle ilgili. Bu yüzden babasını, yani kralı öldürmüş, tüm altınlarını çalmış ve harcamış. Son kuruşuna kadar harcamış.
We moved up here from Tennessee, you know,'cause my dad got a great... job offer, and... the economy went to hell, and it's last ones in, first ones out.
Babam çok iyi bir iş teklifi aldığı için Tennessee'den buraya taşındık ve ekonomi bozulunca, son gireni ilk önce çıkartıyorlar.
It's just kind of the way it was with my dad.
Babamın tarzı böyleydi.
And when it comes to love, I think it's like my dad always said about the Army. You only sign up if it's the only thing you can ever imagine doing.
Ve aşka geldiğinde babamın ordu için söylediği gibi bu yapmayı hayal ettiğin tek şey ise imzanı at.
When it comes to love, I think it's like my dad always said about the Army. You only sign up if it's the only thing you can ever imagine doing.
Ve aşka geldiğinde babamın ordu için söylediği gibi bu yapmayı hayal ettiğin tek şey ise imzanı at.
It was my dad's movie, too.
Bu film babamın da filmi.
Oh, no. It's my dad.
Olamaz.
It's my dad.
Babammış.
Everything happening to Lily is because of my dad, and I kinda feel like it's all my fault.
Tüm bu Lily'e olanlar benim babamın yüzünden ve ben bunun biraz da kendi hatam olduğunu hissediyorum.
Uh, well, I deferred for a year, and then when it was time to go back, my dad helped get me into Columbia so I could be close to my friends and family.
İlk sene sınıfta kaldım ve yaz tatili için geldiğimde babam Columbia'ya girmeme yardım etti arkadaşlarıma ve aileme yakın olabilmem için.
Oh, it turns out Chris is my real dad.
Öğrendim ki Chris benim gerçek babammış.
I found out what your dad did, saving my friends from the wolf pack. Well, had I known that's all it took.
- Baban arkadaşlarımı o kurt sürülerinden kurtarmış.
I think that's why my dad had me take karate. He was from Brooklyn, and he thought it would toughen me up.
Brooklyn'dendi ve bu sayede sertleşeceğimi düşündü.
It's, like, four words. My dad works at the mill.
Babam fabrikada çalışıyor.
We can use my dad's camera. - It's got some...
Babamın kamerasını kullanabiliriz.
I heard my dad got it from someone he knows
Babam bunu tanıdığı birinden almış.
It's my dad's.
Babamın saati.
It was my dad's.
Babamındı.
They said it was dad's fault people got sick, and my uncle had it coming.
İnsanların hastalık kapmasında babamın hatası olduğunu... ve sonra da amcamın geldiğini söylediler.
Hm. My dad did it with his dad, too.
Babam da kendi babasıyla yapmış.
It's costing my dad enough. Our dad, Tyler.
babama yeterince maliyet çıktı bizim babamız Tyler.
Listen, it's like your mom said, my dad is always looking for somebody to blame.
Dinle, annenin dediği gibi babam her zaman suçlayacak birilerini arar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]