English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's my daughter

It's my daughter traduction Turc

977 traduction parallèle
Well, as we're speaking out, ma'am, it's your behavior to my daughter-in-law, who's as good as you and better to my way of thinking, that's more than half the reason why i bought this property.
Hazır konuşuyorken bayan en az sizin kadar iyi olan gelinime karşı olan davranışınız benim düşünme sistemime göre bu mülkü almamda en büyük nedenlerden birini oluşturdu.
It's My Other Daughter.
Diğer kızım. Saklanın. Bundan hoşlanmayacaktır.
It's my daughter.
Kızım.
Keep my daughter's name out of it, Inspector.
Kızımın adını bunun dışında tutun müfettiş
I'm making it only to my daughter whom I loved dearly... and before whom I feel a little ashamed.
Bunu sadece delicesine sevdiğim ve karşısında utanç duyduğum kızım için yapıyorum.
Fellow townsmen, it's two weeks since my little daughter disappeared.
Can dostlarım! Kızım kaybolalı iki hafta oldu.
It's nice having a visit from my daughter.
Kızımın yanımda olması çok güzel.
It is not usual for young ladies in my daughter's situation to receive gifts from gentlemen.
Kızım durumundaki genç bir hanımın, bir beyefendiden hediye alması geleneklere pek uygun değil.
It's my daughter's happiness that's at stake.
Tehlikede olan kızımın mutluluğu.
Besides, it's my daughter that's getting married.
Ayrıca evlenecek olan benim kızım.
What is money for if it isn't to give my daughter the finest wedding that's ever been...?
Kızıma güzel bir düğün veremedikten sonra para ne işe...
It's my daughter's turn
Sıra benim kızımda.
It's my daughter's screen test
Bu kızımın deneme filmi.
It's my daughter.
O benim kızım.
It's my younger daughter, poor thing.
Kendisi küçük kızım, zavallı kız.
You spoil my daughter and I get the blame for it
Kızımı sen şımartıyorsun ve bunun için suçlanan ben oluyorum.
Because my daughter got fat, and she's gotta give it to me today.
Çünkü kızım kilo aldı. Elbiseyi bugün vermek zorunda.
I want that my daughter's bedroom to be changed again... where it was before.
Çocuk odasının derhal eski yerine konulmasında ısrar ediyorum! Çocuğumu da hemen götüreceğim!
Outside of the range of my daughter's influence, it's still a deadly wild beast.
Kızımın etki alanının dışında yine öldürücü bir vahşi hayvan.
School isn't what upsets him. It's my daughter-in-law.
Onu üzen şey okul değil, üvey kızım.
General Webster arranges it for you to marry his daughter, my congressman arranges it for me to marry my girl.
Evet. General Webster seni kızıyla evlendirmeye çalışıyor. Benim milletvekili de beni benim kızla evlendirmeye çalışıyor.
I'm not here to speak for my son. It's my daughter.
Oğlum adına konuşmaya gelmedim.
It's my daughter's room, her name was llse.
Burası kızımın odası, adı Ilsa'ydı.
It's for my daughter's sake.
Kızımın hatırına.
It's my daughter's horse.
Kızımın atı.
I just want my letter, that's all. It's from my daughter, see.
O mektup İspanya'daki kızımdan geliyor.
Later I was blamed by my daughter, it's really sorry, thank you.
Yaptığım terbiyesizlik için özür dilerim. Kızım da epey bir azarladı zaten. Özrümü kabul edin, lütfen.
It's about the future of my daughter.
- Kızımın geleceği konusunda.
It's not up to you, to take command. It's my daughter....
- O kadar kolay değil, talimatları ben vereceğim, çünkü o benim kızım....
My niece's daughter would adore it.
Yeğenimin kızı bayılır buna.
It's my... daughter.
Benim... kızım.
If your son takes my daughter's hand, it would be an honor.
Eğer oğlunuz kızımın elini tutarsa bu bir onur olur.
I'll accept it then, provided I can add another two million, and give it all to your son, along with my daughter's hand.
İki milyon daha eklemek ve kızımla birlikte hepsini oğlunuza vermek şartıyla bu parayı kabul ediyorum.
If it wasn't for my daughter's persuasiveness... and my native sporting instinct, you'd be out of this race.
Kızımın inatçılığı ve ve benim sportmenlik anlayışım... olmasaydı, yarış dışı kalmıştınız.
You know, it's for my daughter.
Yani, kızım için.
You think it's right to take my daughter out and get her drunk?
Kızımı dışarı çıkarıp sarhoş etmek doğru bir davranış mı sizce?
I did it because I don't want anybody to know that my daughter is married to a murdering violator! Now, there's only one left.
Yaptım, çünkü kimse kızımın tecavüzcü bir katille evli olduğunu bilmemeli.
And while I was still being flabbergasted I was informed by my daughter, a very determined young woman much like her mother, that the marriage was on no matter what her mother and I might feel about it.
Böyle afallamış bir durumdayken kızım bana, kendisi çok kararlı bir genç kızdır aynı annesi gibi, bana annesi ve ben ne dersek diyelim, evleneceğini söyledi.
Mrs. Prentice says that, like her husband I'm a burned-out shell of a man who cannot remember what it's like to love a woman the way her son loves my daughter.
Bayan Prentice, aynı kocası gibi oğlunun kızımı nasıl sevdiğini hatırlayamayacak kadar yaşlanmış, geçkin bir adam olduğumu söyledi.
Marry my daughter, it's yours.
Kızımla evlenin ve bu para sizin olsun!
What's my daughter got to do with it?
Ofisinizde öldürülen adamla kızımın ne ilgisi var?
It's not only an honour but also a great joy to me to announce, on the occasion of this modest inauguration the engagement plans of Evelyne, the daughter of Mr. Crépin-Jaujard and my little Didier.
Bu mütevazi açılış törenini fırsat bilerek, Bay Crépin-Jaujard'ın kızı Evelyne'le oğlum Didier'nin nişanlanacaklarını açıklamaktan sadece onur değil, aynı zamanda büyük mutluluk duyuyorum.
It's for fear of what you could do to my daughter.
Bu, kızıma neler yapabileceğine dair içimde duyduğum korkunun sonucudur.
It was always my late husband's wish that you, the son of his dearest friend, should one day meet our daughter.
Kocamın her zamanki dileği sizin, en yakın arkadaşının oğlunun bir gün kızımızla tanışmasıydı.
- Well, it's about my daughter, sir.
- Konu kızım efendim.
You knew who grabbed your daughter, and that it wasn't Ben or his people when you laid all that jive on me in my office.
Ofisime gelip o palavraları sıkarken kızını kimlerin kaçırdığını biliyordun. Ben'in kaçırmadığını da biliyordun.
- It will be my daughter's death sentence today.
- Kızımın idam hükmü verilecek.
You see, I'm suppose to meet my daughter here at 1 o'clock. It's half past now, and she's still not here.
Bakin, Kizimla saat 13 de burda bulsmamiz gerekiyordu.
It was my daughter's life.
Kızımın hayatı içindi.
It made me very emotional to hear that two good families were asking for my daughter's hand.
Böyle iki dost ailenin kızımı istemesi beni çok duygulandırdı.
It's a letter from my daughter who writes to me once a month.
Bu kızımdan gelen bir mektup, ayda iki kere yazar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]