English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It's nothing important

It's nothing important traduction Turc

112 traduction parallèle
It's nothing important.
Önemli bir şey değil.
It's nothing very binding or important, really just a confession of murder.
Aslında çok bağlayıcı ya da önemli bir şey değil. Sadece bir cinayet itirafı.
- I hope it's nothing important.
- Umarım önemli değildir.
It's nothing important.
Önemli değil.
Well, it's probably nothing important at all.
- Muhtemelen önemli değildir.
Oh, no, it's true that we don't know anything - oh, the ground rules for tennis or a recipe for shrimp curry... a - a little charity nursing - but nothing very important.
Hayır, hayır bu doğru. Hiçbir şeyi bilmediğimiz. Mesela tenisin temel kurallarını bilmeyiz, veya acılı karides yapmayı bilmeyiz.
Tell him it's nothing important but be sure and bring him, understand?
Ona önemli bir şey olmadığını söyle fakat onu mutlaka getir, anlıyor musun?
- It's nothing important, really.
- Aslında çok önemli bir şey değil.
Nothing's important. - It's about an object. - What object?
- Bir eşya hakkında.
No, it's nothing, it's not important.
Yok, bir şey yok, önemli değil.
It's nothing important.
- Önemli bir şey değil.
Well, it's probably nothing important.
- Büyük ihtimalle önemsizdir.
No It's nothing important It's, uh...
Hiç. Önemli bir şey değil.
Oh, no It's nothing important There is one detail that bothers me
Önemli bir şey yok. Beni rahatsız eden bir tek ayrıntı var.
Oh, it's nothing important It's just that, uh, I'm a terrific bug on fishing
Önemli bir şey değil. Ben balık avında çok iyiyim de.
It's nothing very important, a story about the crops in the Ukraine, and this and that.
Ukrayna'daki mahsüllerin durumu, o kadar önemli değil, bu da öyle, bu da...
- It's nothing important.
Önemli birşey değil.
It's allright. Nothing important.
Kartı, Hong-Kong'dan mı yolladı?
He's just some stripper named Zorro, and I'm sure it was nothing- - you know, no affair that was important or anything like that.
Zorro isminde bir striptiz dansçısıydı sadece. Ve bir şey olmadığına eminim - Bilirsin, önemli bir hadise veya öyle öyle bir şey söz konusu değil.
Nothing. It's not important.
.Hiç. Önemli bir şey değil.
Listen... there's nothing harder than knowing that the person you love is unhappy. And I know how important it is to do something about it.
Dinle, sevdiğin insanın mutsuz olduğunu bilmekten daha kötü bir şey yoktur, bununla ilgili bir şeyler yapmanın ne kadar önemli olduğunu da biliyorum.
It's nothing important.
Daha önce duymamıştım.
Oh, it's nothing really important.
Oh, gerçekten de çok önemli bir şey değil.
It's important they believe that nothing ever goes wrong inside these walls.
Bu duvarların arasında her şeyin yolunda olduğunu düşünmesi gerekiyor.
- Nothing. It's not important.
Önemli bir şey değil.
Oh, no, it's nothing important.
Hayır, önemli bir şey değil.
It's nothing important.
Önemli birşey değil.
And it's important to me that you know nothing happened between me and Eddie until last night.
Bilmelisin ki dün geceye kadar Eddie ile aramızda birşey olmamıştı.
It's really nothing important!
Asla hiçbir şey önemsiz değildir!
For you it's nothing, but for us... you know how important it is?
Belki sizin için bir şey ifade etmiyor olabilir ama bizim için bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz?
It's nothing important.
Önemli bir şey değildi.
It's very important that nothing happens to this ring.
Bu yüzüğe hiçbir şey olmaması çok önemli.
It's nothing important It's just...
Önemli birşey değil. Sadece- -
No, it's nothing important.
Hayır, önemli bir şey değil.
It's not important. I'm sure it's nothing.
Ki aslında bu o kadar önemli değil.
It's nothing really important or anything...
Hayır....
Kollorak, it's nothing important, I hope, seeing as you're late.
Kollorak, umarım bu kadar gecikmenin sebebi önemli bir şey değildir.
This is an all or nothing game... because you're dealing with something that's so exquisitely expensive... and so incredibly important, if it were real... that you don't have much option, there's no middle ground.
Ya hep ya hiç. Arası yok.
It's always really important, but there's nothing I can do.
Hep öyledir zaten. Ama elimden bir şey gelmez.
Sorry, it's nothing really important.
Üzgünüm, önemli dğeil.
It's nothing important, just family stuff.
Önemli bir şey değil, ailevi konular.
To me, nothing has been more important to the history of our planet than the heat trapped inside it.
Bana göre hiçbir şey gezegenimizin tarihi için, içinde sıkışmış olan sıcaklıktan daha önemli değildir.
Oh, and it's very, very important... that you give absolutely nothing to Lindsey to drink... before she goes to sleep.
Eğer birisi, mesela siz, paranız var fakat gereken teknolojiniz yoksa o zaman hiç bir gaz salınımını düşüremezsiniz.
Well, look, it's nothing hugely important.
Bakın bunlar o kadar da önemli değil.
Well, if nothing else, it's important to me.
Hiç bir şey için olmasa bile benim için önemi var.
The sun in the sky is nothing unusual. But it's important that it be there.
Gökyüzündeki güneşin orda olması sıradan ama onun, orada olması önemli.
It's nothing important at all, just a girl laughing stupidly
Bunun hiçbir önemi yok sadece aptalca güldüğünüzü belirtmek istemiştim.
It's, it's nothing important. I just thought
Sadece görüsmeye girmeden önce yakalarim belki dedim.
You do it so people can live their lives. And there's nothing more important than that.
Bunu yapıyorsun böylece insanlar hayatlarına devam edebiliyor ve bundan daha önemlisi yok.
- It's very important to realize that Dr. Saroyan has done nothing to merit your anger.
- Şunu anlamanız çok önemli Dr. Saroyan öfkenizi kazanacak hiçbir şey yapmadı.
Nothing happens, and it's really important.
Filmde hiçbir şey olmuyor. Önemli olan da bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]