It's only been a week traduction Turc
50 traduction parallèle
It's only been a week.
Daha bir hafta oldu.
It's only been a week.
Daha bir hafta oldu ama.
I hate it already and it's only been a week.
Şimdiden nefret ediyorum ve daha bir hafta oldu.
It's only been a week Since she broke up with l-Loyd.
L-Lyod'dan ayrılalı sadece bir hafta oldu.
{ \ pos ( 192,230 ) } It's only been a week since the battle but a pretty clear pattern is emerging.
Savaştan beri sadece bir hafta geçti, ama düzen çok açık bir şekilde şekilleniyor.
It's been here a week, and it's only grown 17 percent.
Bir hafta oldu, ve sadece yüzde 17 büyüdü.
It's only been a week since we've met.
Daha bir haftadır tanışıyoruz.
Only it's been a week, and the bank are pressuring me.
Bir hafta oldu ve banka sürekli üstüme geliyor.
It's only been a week and a half.
Sadece bir buçuk hafta oldu.
Charlie, it's only been a week. I'm still mad that you peed in my Boy Scout canteen in 1978.
1978'te izci matarama işediğin için ben sana hâlâ kızgınım.
Well, it's only been a week. One day is too much.
- Sadece bir hafta oldu.
This is his fifth sale, and he's only been at it a week.
Daha bir hafta oldu ama beşinci alarmını sattı.
It's only been a week.
Sadece bir hafta oldu.
WELL, I'M SORRY, BUT IT'S ONLY BEEN A WEEK AND LOOK AT ALL OF THESE!
Özür dilerim ama daha sadece bir hafta oldu ve şunlara baksana.
It'll take me a long time to shape, but thanks to Nelle, who's been a gift from heaven and you all we'll probably only need a week more here.
Onu düzenlemem biraz zaman alacak, ama Nelle sağolsun, cennetten bir armağan bana ve tabii sizler muhtemelen burada bir hafta kadar daha kalırız.
Prince Zuko, it's only been a week since your banishment.
Prens Zuko, sürgüne gönderileli sadece bir hafta oldu.
- It's only been a week.
- Sadece bir hafta oldu daha.
Well, it's only been a week since the battle, but a pretty clear pattern is emerging.
Savaştan beri sadece bir hafta geçti, ama düzen çok açık bir şekilde şekilleniyor.
It's only been a week, Nathalie.
Sadece bir hafta oldu, Nathalie.
It's only been a week.
- Başlayalı daha bir hafta oldu.
It's only been a week.
Bir hafta olmuş.
I mean, I've been there almost a year, and I still have only, like, 15 hours a week. It's kind of a joke.
Bir tür şakaydı.
It's only been a week and it ain't getting any better.
Bir hafta geçti ve hiç bir ilerleme yok.
It's only been a week. Now, what about you?
Ona biraz zaman vereceğim, daha bir hafta oldu.
You've been working so hard, and it's only a week.
Çok sıkı çalışıyorsun ve bu sadece bir haftalık.
'Cause, I mean, it's only been a week, and I feel like I'm someone else.
Henüz bir hafta oldu ama kendimi bambaşka biri gibi hissediyorum.
We've only been plugged in a week and every day it's, " Climb the building, then fight bugs.
Sadece bir haftadır ayaktayız! Ve her gün binalara tırmanıp böceklerle mücadele ediyoruz!
If only they could bring some flower and thread, it's been a week since I'm out.
Keşke biraz fidanla iplik getirseler, bir haftadır boştayım.
It's only been on the market a week.
Sadece bir haftadır pazarda. Çabuk elden çıkacak.
Bob, it's only been a week.
Bob, daha bir hafta oldu.
Well, it's only been a week, but yes.
Sadece bir haftadır, evet.
It's only been a week since Mark broke up with you.
Mark'tan ayrılalı daha bir hafta oldu.
It's only been a week.
Henüz bir hafta oldu.
And I know it's only been, like, a week, but I just... I just love him so much.
Sadece bir hafta olduğunu biliyorum ama onu çok... onu çok fazla seviyorum.
- Oh, it's only been a week.
- Daha sadece bir hafta oldu.
It's only been a week, but, uh, no.
Hiç pişman olmuşa benzemiyorsun Sadece 1 hafta oldu fakat, oh hayır.
It's only been a week, but I can't complain.
Sadece bir haftadır buradayım, fakat şikayet edemem.
It's only been a week.
Sadece bir hafta oldu ki
I know it's only been a week and you're under a lot of pressure, but if you could just give us some sort of idea as to...
Sadece bir hafta oldu ve bir ton baskı altındasın ama... Bize biraz fikir versen...
But it's only been a week.
Ama daha bir hafta oldu.
Hm, yeah, it's only been a week.
Daha bir hafta oldu.
- It's only been a week.
- Daha bir hafta oldu.
It's only been a week and a half.
Daha bir buçuk hafta oldu.
I guess it's only been a week.
Bir hafta oldu şunun şurasında gerçi.
It's only been a week, and I've already had two bed wetters.
Bir hafta olmasına rağmen şimdiden 2 kişi yatağını ıslattı.
- What's going on is that the only reason I came back here is that Harvey and I made a deal, and it hasn't even been a week, and he's already going back on it.
Buraya gelmemin tek sebebi, Harvey ile bir anlaşma yapmamızdı ve daha bir hafta olmadan anlaşmayı bozuyor.