It's overwhelming traduction Turc
271 traduction parallèle
It's a little overwhelming.
- Biraz bunaltıcı gibi geldi.
This overwhelming feeling we have for each other - it's as true for you as it is for me, isn't it?
Birbirimiz için duyduğumuz bu yoğun duygu benim için olduğu kadar, senin için de gerçek, değil mi?
It's overwhelming.
Ezici bir kuvvet.
There's nothing wrong in surrendering to overwhelming odds provided we do it in a military fashion.
Unutmayın. Sizden üstün olanlara teslim olmanızda yanlış bir şey yoktur. Yeter ki askeri bir üslupla yapılmış olsun...
It's so overwhelming and God seems so very remote.
Bu çok ezici ve Tanrı çok uzakta duruyor.
For me, who never made it past Picasso's Blue Period, it's a bit overwhelming.
Benim için Picasso'nun Blue Period tablosunu anlamamış olmak birazcık kahrediciydi.
Well, it's kind of overwhelming us. Put it this way.
Eh biraz fazla yoruluyoruz, olan biten bu.
That we hadn't realised at Dieppe how absolutely essential it was to have an absolutely overwhelming weight of firepower both from the air and from the land.
Dieppe saldırısında hem havadan hem de karadan ağır bir şekilde bombardıman etmenin ne denli önemli olduğunun farkına varamadık.
" Would it have been worthwhile To have squeezed the universe into a ball, To roll it towards some overwhelming question,
" Değer miydi evreni bir topun içine sıkıştırıp sonra yuvarlamak, ezici bir soruya doğru,
Most of you have never set foot on the deck of a battlestar before and it's normal to find it a bit overwhelming.
Birçoğunuz daha önce bir savaş yıldızının güvertesine adım atmamıştır. Biraz boğucu bulmanız normal.
Most of you have never set foot on the deck of a battlestar before and it's normal to find it a bit overwhelming.
Birçoğunuz daha önce bir Savaş Yıldızı'nın güvertesine adım atmamıştır ve biraz boğucu bulmanız normal..
Indeed, no tradition does our country more honor then it's overwhelming hospitality.
Bildiğiniz gibi, toplumumuzun en önemli geleneklerinden biri, konukseverliktir.
I know it must be kind of overwhelming, but, uh... we just wanted you guys to know how sorry we were.
Bu sizi şaşırtmış olabilir ama üzgün olduğumuzu bilmelisiniz.
It's overwhelming to have so much of your life missing.
Hayatının büyük bir kısmının kaybolması kahredici olmalı.
I will not be there to see it, Counselor because even with this overwhelming demand to survive that they have built into my soul
Onu görecek kadar buralarda olmayacağım Danışman. Bu hayatta kalma güdüsü içime kazınmış olsa bile,
It's hard to say, not knowing her, but she'd probably experience something along the lines of... an overwhelming need to pinch my cheeks, uh, knit me a sweater.
Ama muhtemelen, yanaktan makas alma,.. ... kazak örme gibi dürtülere kapılır.
He's covering a lie, one so big, it's overwhelming him.
Büyük bir yalanı saklıyor, bu onu yiyip bitiriyor.
It's just, you know, this is... It's just a little overwhelming to be pursued like this.
Sadece böyle peşimden koşulması biraz bunaltıcı.
It's almost overwhelming.
Yoğun bir kokusu var.
It must be overwhelming.
Büyük baskı altında olmalısın.
It's overwhelming!
Bu bunaltıcı!
It's just that the enormity of what we're doing is overwhelming.
- Hayır, haklısın. Sadece yaptığımızın boyutlarını aklım almıyor.
It's kind of overwhelming.
Biraz abartılı.
And I'm afraid it's overwhelming his system.
Ve korkarım vücudunu sarıyor.
I'm sure it's a bit overwhelming for you to meet us like this. We're on a fact-finding mission for the Interstate Commerce Commission.
Bizimle böyle karşılaşmak size pek alışılmış gelmiyor ama eyaletler arası ticari komisyonla ilgili bir araştırma yapmaktayız.
I suppose it's because of my overwhelming charm.
Sanırım karşı konulmaz cazibem yüzünden.
It's an overwhelming honor, isn't it?
Bu çok büyük bir onur, öyle değil mi?
If you detect a hint of skepticism or incredulity in agent scully's voice, It's because of the overwhelming evidence gathered by the f.b.i.... Debunking virtually all claims of ritual abuse by satanic cults.
Eğer Ajan Scully'nin sesinde bir şüphecilik veya inanmazlık hissedersen,... bunun nedeni FBI tarafından toplanmış çoğu kanıtta satanist ayinlere atfedilen tüm ifadelerin kaile alınmamış olmasıdır.
It is her overwhelming amount of work and responsibility... work that she feels will soon wear her out entirely.
Bunaltıcı miktardaki iş ve sorumlulukların baskısı. Yakında onu yiyip bitirecek olan işlerin baskısı.
It's overwhelming.
Göz kamaştırıcı.
It's that same rush, that same overwhelming desire to see them, to hold them, bore other people to tears with every detail about them.
Onu görmek, ona sarılmak için duyulan karşı konulmaz istek. Onunla ilgili diğerlerini bunaltan ayrıntılar.
Well, it appears science has faltered once again... in the face of overwhelming religious evidence.
Görünüşe göre "bilim", olağanüstü dini delillerin karşısında bir kez daha yenik düştü.
It's a little overwhelming.
Birazcık kahredici.
It's like this invasion of tits and ass... overwhelming my own individuality... so there's nothing left except you and tits and ass... and suckin'and fuckin as far as I can see!
Sanki burda meme ve kalça istilası yaşıyoruz. Kendi benliğimi öyle kaplıyor ki, memelerden kalçalardan başka birşey kalmıyor. Tek düşünebildiğim becermek, emmek, basmak gibi şeyler oluyor.
It's just so overwhelming.
Bu çok kahredici.
It's what we ex-English teachers call a classic "Pinter" moment, where everything is said in silence because the emotion behind what we really want to say is just too overwhelming.
Bu, biz eski İngilizce öğretmenlerinin "Pinter" anı olarak adlandırdığı,... her şeyin sessizlik ile söylendiği ; Evet. çünkü derinde yatan duyguların,... aslı söylenmek istenenin karşı konulmaz bir his yarattığı anlardan birisi.
Being in New York. And trying to get my course schedule all figured out. It's overwhelming.
New York'ta olmak ve alacağım bütün derslere karar vermek biraz fazla geldi sanırım.
It's really overwhelming to me.
Ben de burada olduğum için çok mutluyum.
I see... It must be overwhelming.
Anlıyorum, can sıkıcı olmalı.
It's overwhelming.
Bu çok ezici.
It's a little overwhelming. Don't you feel it?
Sen hissetmiyor musun?
It's so overwhelming.
Çok bunaltıcı.
It's just a little overwhelming sitting here and being judged about my life.
Burada oturup, hayatımın yargılanmasını dinlemek biraz bunaltıcı geldi.
The diversity is overwhelming. This is a discovery, it's Captain Cook.
Çeşitlilik çok etkileyiciydi çünkü bir keşif göreviydi bu Güneş Sistem'inde olan yeni şeyleri görmekti.
I find it overwhelming to look inside a volcano and see hot lava oozing out.
Bunun gibi bir volkanın içine bakıp sıcak lavın dışarı püskürdüğünü görmeyi kesinlikle etkileyici buluyorum.
Well, to be honest, it's all a little bit overwhelming.
Dürüst olmak gerekirse bütün bunlar benim için biraz fazla.
- It's a bit overwhelming, you know?
- Biraz fazla sıkıyorlar, bilirsin.
I mean, it's all just so overwhelming.
Sarhoş olup, adını bir daha hatırlamayacağın bir çocukla seks yapmak ve kiralık bir limuzinin kolluğuna kusmak. Bunlar insanı kahreden şeyler.
It's all so overwhelming.
- Çok etkilendim. - Frasier.
Well, if it's any consolation, life can be pretty overwhelming even for people who haven't been... where you have.
Eğer yardımı olacaksa senin olduğun yerde bulunmayanlar için bile yaşamın oldukça ağır olduğunu söyleyebilirim.
It's such an overwhelming concept, I wouldn't know where to begin.
Bu çok heyecan verici bir kavram. Nereden başlayacağımı bilmiyorum.
overwhelming 34
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's ok 4874
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's ok 4874
it's okay 22028
it's me 10254
it's all right 8832
it's not 5855
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's me 10254
it's all right 8832
it's not 5855
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287