It's something else traduction Turc
1,148 traduction parallèle
It's something else. Be patient. It will all come out soon enough.
Başka bir şey.Sabırlı olun.Her şey yakında ortaya çıkar.
I don't care if it's candles or something else, give me more light!
Mum yada onun gibi bir şey fark etmez, bana daha fazla ışık getir!
It's chamomile, but I can make something else if you like.
Papatya çayı. Ama isterseniz başka bir şey de yapabilirim.
If it's something else, get over that.
Başka bir şeyse, onu da çözümle.
No, it's not her arm. There's something else.
Hayır kolu değil, başka bir şey daha var.
- No, it's something else.
- Hayır, bu başka birşeydi.
- Maybe. I think it's something else.
Sanırım başka bir şey.
It's something else.
Başka bir şey var.
No, it's something else.
Hayır, oldukça farklı.
Listen, Carl, there's something else I need and Professor Wells doesn't have to know about it.
Bak Carl, bir şeye daha ihtiyacım var. Ama Profesör Wells'in bundan haberi olmasın.
- Fletcher's something else. - Tell me about it!
- Fletcher bir tuhaf.
I think it's some kind of transport unit for something else.
Galiba başka birşeyin bir tür nakil ünitesi.
It's something else.
Başka birşey daha var.
It's about something else, and he won't tell me what.
Ortada başka bir şeyler var ve bana ne olduğunu asla söylemeyecek.
It's just something else that's very difficult to describe.
Tarifi çok zor olan bambaşka bir şeydi işte.
It's not being used by something else.
Başka bir şeyin onu kullandığı da yok. "
I thought this vampire was on a random kill, but it may be something else.
Bunun vampir için sıradan bir av olduğunu sanıyordum ama başka birşey olabilir.
It's a good job, but I wanted something else.
İyi bir işti, ama hep başka bir şey istemiştim.
Could it have been something he did for somebody else?
Başka biri için yapmış olduğu bir şey olabilir mi peki?
It's something else.
Bu başka bir şey.
No, it's something else.
Hayır, başka bir şey var.
No, it's something else, isn't it?
Ama sorun başka değil mi?
It's something else.
Başka bir şey.
Oh, well, if it's going to make you feel uncomfortable, perhaps we can find something else for you to wear.
Pekâlâ, madem rahat edemeyeceksiniz size giyecek başka bir şey bulalım.
It's as long as my arm, not like something else.
Kolum kadar uzun, baska bir sey kadar degil.
Maybe it's something else.
Belki başka bir şeydir.
It's something else.
Başka birşey olmalı.
But other people's ideals forced on someone else... even if it is something like freedom, is still a rule.
Özgürlük gibi bir şey olmasına rağmen, hala bir kuraldır. Anarşi değil.
It's been hard to get in touch with him... so we'll try something else.
Onunla iletişime geçmek zor oluyor... bu yüzden başka bir şey deneyelim.
It's not coldness, not detachment, it's something else.
Soğuk yapısından ötürü değil, kopup gitmekten de değil bu başka bir şey.
But perhaps it's something else entirely.
Ya da başka bir canavardır.
This is the early edition of tomorrow's Newsday... and I wanted to show you something before anybody else knows about it.
Bu yarınki Newsday'in bir kopyası ve sana, henüz kimsenin görmediği bir şey göstermek istiyorum.
No, it's gotta be something else.
Hayır, başka bir şey olmalı.
IT'S NOTHING LIKE REAL LIFE WHERE PEOPLE THINK ONE THING BUT THEY SAY SOMETHING ELSE.
Gerçek yaşamda olduğu gibi, insanların düşündüklerinden farklı şeyler söylemesine benzemiyor.
It won't be easy But there's something else Another part of Caesar's plan.
Bu kolay olmayacak. Ama başka birşey var... Sezar'ın planın başka bir parçası.
It's about something else.
Bu başka birşeyle ilgili.
It's about something else.
- Bu başka birşeyle ilgili.
I just think it's great. Psychology doesn't address the soul. That's something else.
Düğün gününden itibaren kızın orasına değen her şey yasak.
I like that, but it's something else.
Onu da seviyorum, ama bu başka birşey.
That's what they've reduced you to. I mean, you've obviously elevated it to something else with Lesra.
- Size böyle davransalar bile Lesra'ya bunu çok farklı şekilde yansıttığınız ortada.
Raj, it's something else.
Raj, baska birsey daha var.
Oh no, no, it's something... else.
Başka bir şey.
It's something else.
Bu mucize değil.
You look at something and think you know exactly what you're seeing, and... and then you find out it's something else. It's weird.
Tuhaf.
It's something else.
Ben de duyuyorum.
I'm certain it's a spell of some kind, because, well, it seems something else is going wrong.
Bunun bir tür büyü olduğundan eminim çünkü bir sorun daha var.
It must be attracted to something else.
Başka bir şey yüzünden sana saldırmış olmalı.
It's just that, recently, whenever I crack a book to study it's like I automatically want to be doing something else.
Son günlerde ne zaman çalışmak için bir kitabı açsam otomatik olarak başka bir şey yapmak istiyorum sanki.
- It's something else.
- Başka bir şey hakkında.
And I'll tell you something else, honey, it's not gonna be too long before they bump you up again. I'm glad.
Sevindim.
Don't you think it's time you drew something else?
Başka birşey çizmenin zamanının geldiğini düşünmüyor musun?
it's something 135
something else 372
something else is going on 19
else 102
elsewhere 63
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
something else 372
something else is going on 19
else 102
elsewhere 63
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
it's just 7387
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's like a fairy tale 19
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
it's just 7387
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's like a fairy tale 19
it's not that difficult 19
it's not bad 367