It's the best i can do traduction Turc
161 traduction parallèle
Sorry it isn't more, but that's the best I can do.
Kusura bakma, çok fazla değil, ama elimden gelen bu...
Anyway, it's the best I can do.
Neyse, yapabileceğim bu kadar.
That's more than I'd ask for... but it will do no harm for your son to learn the ways of the white man. And you may be sure he'll have the best treatment that we can offer.
Bu benim istediğimden de fazlası Oğluna hiç bir zarar gelmeyecek ve bunun yanında beyazların yaşama biçimini de öğrenecek.Ve emin ol ki bu bizim en iyi anlaşmamız olacak.
Well, I dare say it's the best thing you can do.
Bence yapabildiğin en iyi şey bu.
I know, but it's the best I can do.
Biliyorum, ama elimden bu kadarı gelir.
- It's the best I can do.
- Tek yapabileceğim bu.
- Sorry, it's the best I can do.
- Kusura bakma en fazla elimden gelen bu.
It's the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisi bu.
I'll play it over the phone to D.L. in New York. That's the best I can do.
Telefonda New York'taki D.L.'e dinletirim.
It's the best I can do now, anyway.
Her neyse, şimdilik bu kadarını yapabiliyorum.
- Very big. - It's the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisi bu.
It's the best I can do.
Elimden bu kadarı geliyor.
I'm sorry, sir, that's about the best I can do, and I guarantee it's not good enough.
- Yapabileceğimin en iyisi bu. - Bu yeteli değil.
The best we can do then is send out a search party the long way around, but it's kind of like a needle in a hay stack, if you know what I mean.
Pekâlâ, elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz,.. ... daha sonra uzun yolla bir araştırma grubu yollarız. Eğer ne kastettiğimi anlıyorsan, bu samanlıkta iğne aramaya benziyor,
It's the best I can do.
Elimden gelen bu.
Do what you like, it's the best I can offer.
Yapıp yapmamak sana kalmış, bu sana önerebileceğim en iyi teklif.
- It's the best I can do, Mom.
- Yapabileceğimin en iyisi bu, anne.
It's the best I can do.
Elimden en fazla bu geliyor.
- It's the best I can do.
- Elimden gelenin en iyisi.
It's the best I can do.
Elimden gelenin en iyisi bu.
It's the best I can do around here.
Burada bulabildiğimin en iyisi bu.
Well, it's the best I can do, Jeff.
- Daha çabuk olmaz.
It's the best I can do on short notice.
Bu kadar kısa sürede ancak bunu yapabildim.
I do the best I can as far as that, but star? That's a big word, isn't it? Star.
Elimden geleni yaparım ama..... "yıldız" çok iddialı bir sözcük olur.
I'll do the best I can, but it's very tough.
Peki. Elimden geleni yaparım, ama çok zor bir durum.
I'm standin'there with my pants down and my crotch out for the world to see and three guys are stickin'it to me and other guys are yelling and clapping and you're standing there telling me that that's the best you can do.
Orada külotum inmiş duruyordum ve kıçımı bütün dünyaya gösteriyordum bu üç adam aletini içime sokuyordu, diğerleriyse bağırıp alkışlıyordu ve sen bana bütün yapabileceğinin bu olduğunu söylüyorsun.
Hey... it's the best that I can do.
Hey... elimden gelenin en iyisi bu.
- It's the best I can do.
- Elimden bu kadarı geliyor.
Trying a bypass patch to isolate the backup, but it looks like warp six is about the best I can do.
Yedek kontolleri izole etmek için baypas yaması yapmaya çalışıyorum, ama görünüşe göre size verebileceğim en iyi hız, büküm hızı 6.
I'm afraid the best we can do for you is gonna be... It's gonna be $ 750.
Korkarım sizin için yapabileceğimiz en iyi şey 750 dolar olacaktır.
It's the best I can do.
Yapabileceğimin en iyisi bu.
It's the best I can do for now.
Şimdilik elimden bu kadarı geliyor.
It's the best I can do.
- Elimden ancak bu gelir.
# BUT IT'S THE BEST I CAN DO #
- BUT IT'S THE BEST I CAN DO -
They're getting kind of cranky about where we get our core-op funds but, as it's you I'll certainly do the best I can.
Kaynaklarımız hakkında bilgi edinmek için sabırsızlanıyorlar. Fakat sen söz konuşu olunca elimden gelenin en iyisini yaparım.
It's the best I can do!
Yapabileceğimin en iyisi!
I thought, "Well, it's not that much of a body but I'll do the best I can with it."
Düşündüm ki, "Aslında tam bir vücut gibi de değil ama bununla elimden gelenin en iyisini yapıcam."
It's not the best I admit but it's all we can do right now.
En iyi çözüm olmadığını kabul ediyorum ama bu durumda bundan iyisi yok.
- It's the best I can do.
- Bu yapabileceğimin en iyisi.
The worst part of it is it's the best I can do.,
"En kötüsü de, bu yapabileceğimin en iyisiydi."
The worse part about it is it's the best thing I can do.,
Daha da kötüsü, yapabileceğimin en iyisi buydu " der.
- It's the best I can do.
- Daha çabuk olmaz.
It's the best I can do.
Benden bu kadar.
Maybourne's people can be unscrupulous, but if Teal'c is to have any chance, it is with me, and I will do the best that I can.
Maybourne'un adamları vicdansız olabilirler, ama eğer Teal'c'in en ufak bir şansı varsa, o da benim, ve ben de elimden geleni yapacağım.
I can do anything I want, whenever I want if I feel it's in the people's best interest.
İnsanların çıkarına olacağını düşünürsem, herşeyi yapabileceğimi.
I'll take it down to 95 %, but that's the best I can do.
% 95'e inebilirim ki bu elimden gelenin en iyisi olur.
It's the best I can do.
En iyisini ben veririm.
It's the best I can do.
Bu yapabileceğimin en iyisi.
I'll do the best I can, but it's a slow dance, and I have to follow her lead.
Elimden geleni yaparım ama çok ağır ilerliyoruz ve ona uymak zorundayım.
Anyways, it's the best I can do.
Neyse, elimden gelen bu.
It's the best I can do for all of youse!
Senin için bundan fazlasını yapamam!