It's the weekend traduction Turc
428 traduction parallèle
Of course. lf it gets dull, you can always go to Tulsa for the weekend.
Elbette. Eğer sıkıcı olursa hafta sonu Tulsa'ya gidebilirsiniz.
He's only leased it for the weekend.
Hafta sonu için kiralamıştı sadece.
It's Saturday. I'll have a headache thinking about you wrestling with The Anatomy of Melancholy all weekend.
Bugün Cumartesi ve tüm hafta sonunu Melankolinin Anatomisi ile boğuşarak geçirdiğini düşünmek bana ızdırap verecek.
It's the end of the weekend.
Hafta sonunun sonu.
Let's talk about it at the Sanford gala over the weekend... you know, between your catering duties.
Sanford açılışından söz edelim, hani yemeği yaptığın.
Tomorrow morning, it's the weekend.
Yarın sabah, hafta sonu.
I don't think there's anything in it, but I was wondering... as I was going down for the weekend... whether I could have your permission to leave a little earlier.
Bir şey olduğunu sanmıyorum. Ama merak ediyorum da... Haftasonu oraya gideceğim için...
I got angry. It's bothered me the whole weekend.
Bu, tüm hafta sonu kafama takıldı.
All you people leaving the city this weekend should find it hot.
Bu haftasonu şehri terk edenler sıcak bir havayla karşılaşacak.
- It's only for the weekend.
- Sadece bir hafta sonu.
It's almost unwatched, especially during the weekend.
Pek gözetlenmiyor. Özellikle de haftasonu.
It's been quiet over most of the country as people went back to work after the warmest July weekend for nearly a year.
Yaklaşık bir yılın en sıcak temmuz hafta sonundan sonra insanlar işe giderken ülkenin büyük kısmı sakindi.
I'll deliver the rest at the weekend, if it's all right with you and White Buffalo.
Sizin için ve Beyaz Bizon için sakιncasι yoksa kalanιnι haftasonu teslim edeceğim.
Oh, and it's the weekend, isn't it?
Ah, ve hafta sonu değil mi?
It's the first weekend we've had off since Audrey had her hysterectomy.
Audrey'in rahim ameliyatından beri... ilk hafta sonu tatilimiz bu.
ANNOUNCER : It's one minute before the hour of 6 : 00 P.M. News and weather, and then weekend music, stay with us.
6'ya bir dakika var, haberler, hava ve müzik, bizden ayrılmayın.
My husband had that same stupid smirk on his face when he got back from Bally's, where, it turns out, he spent the weekend with Betsy Bennett, his so-called ex-girlfriend.
Bally'nin yerinden döndüğünde kocamın suratında da aynı aptal sırıtış vardı, sonradan öğrendim ki, orada, haftasonunu Betsy Bennett ile geçirmiş, sözde eski kızarkadaşıyla.
Alright, guys and girls it's gonna be one super memorial day, weekend With temperatures in the high 80's
Pekala, erkekler ve kızlar haftasonu, harika bir anma günü olacak sıcaklık 27 derecenin üstüne çıkacak
It's yours for the weekend.
Bu haftasonu senin olabilir.
I know it's the extreme-sports calendar shoot this weekend, but I just can't make it.
Biliyorum bu hafta sonu extreme-sporlar takvimi çekimi var. Ama gelemeyeceğim.
I know you guys are probably going to give me a ticket or something, but I am really glad to see... It's the weekend comet sale. Everything must go.
Bana trafik cezası falan keseceğinizi biliyorum ama sizi gördüğüme öyle sevindim ki kuyruklu yıldız ucuzluğu.
We need a case. Of what? Relax, it's almost the weekend.
Tek kusuru doğuştan yedi kalbi olmasıymış.
It's spring break and she's invited us over there for the weekend.
Bahar tatilindeyiz ve hafta sonu için bizi oraya davet etti.
- It's just the weekend.
- Sadece hafta sonu.
We're doing this credit card search but it's extremely unlikely that anything charged over the weekend would be turned in so soon.
Kredi kartı araştırması yapıyoruz. Ama hafta sonunda çekilen bir makbuzun bu kadar kısa sürede bildirilmesi zayıf bir olasılık.
It's a very busy day for me with the weekend orders.
Hafta sonu siparişleri olduğundan o gün çok yoğunum.
I think he's it. And I think this could be the weekend we decide.
Sanırım o doğru insan ve galiba bu hafta sonu karar verebiliriz.
It's the World series weekend and we're all out of cars.
Dünya kupası haftası ve hiç arabamız kalmamış.
But it's the last weekend for the antique show.
Antika fuarının son hafta sonu ama.
Come on Fiaman, mate, it's the weekend.
Hadi, Fiaman, hafta sonu geldi.
Hey! It's time for the wa-the wa - the wacky Weekend weather!
Zamanı geldi, kaçık hafta sonu havasının zamanı.
Marilyn gave it to me because I'm fixing a corn-and-jalapeno soufflé for the church supper this weekend.
Bana Marilyn verdi, çünkü bu haftasonu kilisedeki yemek için mısırlı ve yeşil biberli kek yapacağım.
That's why it's gonna take all your skill as a physician to make sure he doesn't get back before the weekend.
Sen sadece hafta sonundan önce geri dönmemesi için elinden geleni yap yeter.
For example... most people will never know what it's like to drive a boat at 1 00 miles an hour... or go toJamaica for the weekend or see the Grand Canyon from a hot air balloon.
Hafta sonu Jamaika'ya gitmez ya da sıcak hava balonuna binmez. Anlıyor musunuz?
It's the perfect weekend for the harried, stressed-out executive.
Bu yorgun ve gergin yöneticiler için kusursuz bir haftasonu.
Sir, would you mind...? Hey, it's the weekend.
Efendim, sakıncası yoksa - -
- It's the weekend.
- Hafta sonu.
It's the perfect end to the perfect weekend anyway.
Zaen mükemmel bir haftasonu için mükemmel bir son.
We were guarding it jealously until your birthday on the weekend.
Senin hafta sonundaki doğum gününe kadar özenle bu sırrı saklıyorduk!
Goddamn it. It's only a day away from the weekend.
Lanet olası hafta sonuna bir gün kalmış.
The way he moves, it's like he's borrowed his body for the weekend... and hasn't figured out how it works yet.
Hareket ettiğinde, sanki vücudunu hafta sonu için kiralamış ama nasıl kullanacağını bilmiyor gibi
It's not like you went away for the weekend.
Hafta sonu için gitmemiştin.
It's the weekend.
Ama hafta sonu.
Sherry and I can't make it to the mountains this weekend, and the cabin's already paid for.
Sherry ile bu hafta sonu dağa gidemiyoruz. Kulübenin ücreti ödendi.
You know, if you decide you want to stay at Dylan's till the end of the weekend... or the end of the century, your mom and I have discussed it.
Ama Dylan'ların evinde haftasonuna kadar ya da... yüzyılın sonuna kalmak istiyorsan, annenle bunu konuştuk.
It's been the weekend from hell. Come on. I'll make you some tea.
Hadi, gel sana çay yapayım.
He's not missing. It's the weekend.
Sadece hafta sonu.
It's going to be warm, with temperatures continuing in the high 70s throughout the holiday weekend.
Noel tatili boyunca hava güneşli ve sıcak, ısı 26 derece civarı olacak. Mutlu Noeller.
It's the weekend.
Hafta sonu.
And then, suddenly, it's the weekend, and from break of day hundreds of stalls appear out of nowhere, filling Portobello Road, right up to Notting Hill Gate.
Birdenbire hafta sonu geliyor. Yüzlerce tezgâh Portobello yolundan Notting Hill kapısına kadar her yeri dolduruyor.
Billy's friend has a house in the woods... and he lent it to us for the weekend.
Billy'nin arkadaşının ormanda evi var ve hafta sonu için bize ödünç verdi.
it's the thought that counts 64
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same thing 191
it's the future 44
it's the same 180
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same thing 191
it's the future 44
it's the same 180