It's time for traduction Turc
12,337 traduction parallèle
It's time for your first weekly student interface.
İlk haftalık öğrenci arayüzü vakti geldi.
It's an awkward time for me to just be, like, creeping around in the background.
- Arka planda öylece sessiz sedasız dikilmek için garip bir an.
I know it's hard for you to understand, but some people actually enjoy spending time with their family.
Bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum ama bazı insanlar aileleriyle zaman geçirmekten hoşlanır.
It's time for a change of management.
Yönetim değişikliğinin zamanı geldi.
And when it came time for the big number, I couldn't remember a step. Not one.
Ve büyük dansı yapmaya sıra geldiğinde figürleri hatırlayamadım, birini bile.
Thank you very much for paying your respects, - but it's time to go home.
Baş sağlığı dilekleriniz için teşekkürler.
It's time for our dance!
Dans zamanımız!
It's time for me to go home. ♪ Falling in love ♪ ♪ When you come undone ♪
Şimdi eve gitme vakti.
But it's almost time... for my son's funeral.
Ama şimdi oğlumun... cenaze töreni zamanı.
It's time for your'sis.
Şok vaktin geldi. Gidelim.
Now that your friend has shown up, maybe it's time for you two to just mosey along.
Arkadaşın da ortaya çıktığına göre artık belki de ikinizin ayrılıp gitme zamanı gelmiştir.
And it's really time for you to go.
Ve cidden senin gitme zamanın geldi.
That's what time it is for us.
Bizim için vakit budur.
- Yes it's time for "How are we?".
- Evet, nasılsınız deme vakti.
How does it feel to be out of control, perhaps for the first time?
Belki de ilk kez kontrolü sağlayamamak nasılmış?
I think that probably means it's about time for me to stop talking, because I've said enough- -
Muhtemelen bunun zamanı olduğu anlamına geldiğini düşünüyorum Konuşmamayı bırakmam için Çünkü ben yeterince dedim- -
It's a full-time gig, and plus, I'm trying to find inspiration for my story.
Bu tam zamanlı bir konser, Ayrıca, hikayem için ilham bulmaya çalışıyorum.
I think it's time for the round two.
İkinci tur zamanı geldi.
It's getting us ready for the greatest adventure of all time.
Bütük hayatımızın en büyük.. macerasına bizi götürüyor.
It's time to settle the score for what you did to me and my partner.
Bana ve ortağıma yaptıklarınız için ödeşme vakti.
It's time for you to go.
Artık gitme vakti.
It's gonna be remembered for a very long time.
Çok uzun süre hatırlanacaksın.
It's time for you to go.
Gitmeniz zamanı.
I had a husband... but it's hard to do this job and make it home in time for dinner.
Vardı ama böyle bir iş yapıp... evde akşama yemek yetiştirmek çok zor.
But now it's time for me to head on home.
Ama şimdi eve gitme zamanım geldi.
It's time for the third tale.
Üçüncü hikayenin zamanı geldi.
- It is time for your nightmare.
- Ş imdi senin kabusunun zamanı.
It's time for us to embrace it again.
Bizim için onu yeniden benimseme vakti.
Now it's time for Jesse Owens of the USA.
Sıra, ABD'den katılan Jesse Owens'da.
You will die, die, die Now it's time for me to take apart
# Öleceksin, ölecek, ölecek Artık acıyan kalbini #
It's time you paid for that.
Cezasını çekme zamanı gelmişti.
Donny, it's time for bed.
Donny, yatma vakti.
It's time for you to join us.
Senin de bize katılma zamanın geldi.
Okay, that was good, but now it's time for some live music.
Tamam, güzeldi bu ama şimdi canlı müzik zamanı.
Well, I had it to get funnel cake, and now it's not in the car, and between that time a weirdo in a clown mask who was paid minimum wage to scare children for a living came into our lives.
Huni pastasını almak için elimde bir şey vardı. Ve şimdi arabada değil, Ve o zamanlar arasında bir palyaço maskesinde garip
It's time for another round of irresponsible drinking.
Bir tur daha sorumsuzca içmek için zamanı.
It's time for that favor.
Bu iyiliğin zamanı geldi.
It's just we're meeting Leonard's parents for the first time, and-and they're academics and-and intellectuals, and I don't want them thinking we're white trash.
İlk kez Leonard'ın ailesiyle tanışacağız ve ikisi de akademisyen ve entelektüel. Bizim beyaz çulsuzlardan olduğumuzu düşünsünler istemiyorum.
It's time for praying.
Dua etme vakti.
Mr Lee : Maybe it's time for someone like me... To come over there and wipe that smug grin off your face.
Belki artık oraya birinin gelip... o yılışık suratındaki gülümemeyi silmesi gerekiyordur.
Maybe it's time for you to meet some Catholics.
Belki de bazı Katoliklerle tanışma zamanın geldi.
It'll be okay, just for a short time, while we try and find a way out.
Her şey düzelecek, sadece kısa bir süre için, Biz de bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz.
I's hungry. It's time for eats.
Açlıktan ölüyorum.
It's time for bed, sweet girl.
Hadi yat artık, güzel kızım.
It's time for you to leave.
Gitme vakti geldi.
Wake up, it's time for school.
Uyanın, okul zamanı.
I realize it's an awkward time. It's an opportunity for you...
Zor zamandasınız farkındayım ama isterseniz...
Okay, I think it's time for you to go.
Bence gitmenizin vakti geldi.
It's been going on for quite some time.
Bir süredir devam ediyor.
Oh boy, it's about time for that.
Hadi ya, zamanı gelmişti ama.
It's not time for your medicine.
İlacınızın zamanı değil.
it's time for a change 25
it's time for bed 75
it's time for me to go 30
it's time for dinner 30
it's time for you to go 53
it's time for you to leave 27
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's time to eat 31
it's time to wake up 34
it's time for bed 75
it's time for me to go 30
it's time for dinner 30
it's time for you to go 53
it's time for you to leave 27
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's time to eat 31
it's time to wake up 34